Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık eski askerler Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Nuri Gökhan Bozkır, eski istihbaratçı Enver Altaylı, Aydın Köstem ve tutuksuz sanık Mehmet Narin katıldı.
Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu ve kızları da mahkeme salonunda hazır bulundu.
Duruşmaya, dünkü celsede savunmasına başlanan tutuklu sanık Emek’in çapraz sorgusuyla devam edildi.
Sanık Göktaş’ın “Birlikte çalıştığımız periyotta size kanunsuz rastgele bir buyruk verdim mi?” sorusuna Emek, “Hayır, bu türlü bir şey kelam konusu bile olamaz.” cevabını verdi.
Emek, sanık Altaylı’nın kendisini tanıyıp tanımadığına ait sorusunu da “Hayır” diye cevapladı.
Bir sanık avukatının özel harp kurslarının içeriğiyle ilgili sorduğu soru üzerine Fikret Emek, “Hedef, mesken, köprü, tren istasyonuyla ilgili keşif yapılır. Bunların ayrıntılarını subay-astsubaylar yapar. Daha fazla içeriğine giremem, burada kabahat işlemiş oluruz.” karşılığını verdi.
Sanık Enver Altaylı’nın avukatının “Dün Ergenekon davalarında FETÖ’cü hakim ve savcıların yaptığı usulsüzlükten bahsettiniz. Buradaki yargılamaların adil olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna Emek, “Şu anda adil yargılanıyoruz. Rastgele bir telaşım yok. Devletin kimi kurumlarında kripto FETÖ’cüler olduğuna inanıyorum lakin yargılanmamda bu türlü bir durum yok.” karşılığını verdi.
Beyanların akabinde, sanık emekli albay Levent Göktaş’ın savunmasına geçildi.
İDDİANAMENİN SOMUT KANITLARA DAYANMADIĞINI ÖNE SÜRDÜ
Göktaş, uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) erdemli bir subay olarak vazife yaptığını, 180 takdirname ile 23 şerit rozet brövenin kendisine takdim edildiğini anlattı.
Hakkındaki tezlerin kesin, inandırıcı ve somut kanıtlara dayanmadığını savunan Göktaş, “İddianamede, ‘düşünülmektedir, sanılmaktadır, ‘buluşmaya gittiği zannedilmektedir’, ‘görüşmüş olabilecekleri lakin anılanlar ortasında bir irtibat bulunmadığı’, ‘ancak bu mevzuda net bir tespit yapılamadığı…’ üzere iddia tabir eden cümleler kullanılmıştır.” diye konuştu.
Dosya kapsamında yer alan görüşme trafiklerine eklemeler yapılarak abartıldığını ileri süren Göktaş, sanıkları tıpkı yerde göstermek için baz bilgileriyle oynandığını argüman etti.
Göktaş, savunmasına şöyle devam etti:
“Birçok data MİT tarafından verildiği için üzerinde ‘delil olarak kullanılamaz’ ibaresi olan ve MİT Kanunu gereği aslında isimli mercilerce istenmesi bile mümkün olmayan, yanılgılı, uydurma ve nereden, nasıl elde edildiği asla muhakkak olmayan datalarla suçlanmaya çalışılıyorum. Kendilerini hiç tanımadığım, ortamızda bir sefer dahi telefon irtibatı olmayan, yan yana gelmediğim şahıslarca beni hiç ilgilendirmeyen, hatta hayatım boyunca bana en çok ziyan veren ve beni 5,5 yıl mahpus yatıran FETÖ lehine bir hedef için azmettirdiğim argüman ediliyor.
Mayıs 2003 sonuna kadar hiç tanımadığım, birliğime hiç katılmamış, üstelik olay vakti yurt dışında vazifede olduğu kesin olan, hayatım boyunca bir sefer dahi telefon görüşmem olmayan bir subayla ilişkilendiriliyorum. İsmini bile söylemekten büyük hüzün duyduğum bir cürüm için azmettirdiğimin düşünülmesi bile kahrediyor.”
“BOZKIR’IN SÖZLERİ KURGU VE YALANDIR”
Göktaş, askerliğinin yanı sıra birebir vakitte hukukçu da olduğunu, 2006’da avukatlık ofisi açtığını, 7 Ocak 2009’da ofisinin polislerce hukuksuzca arandığını ve FETÖ’cü eski savcı Zekeriya Öz tarafından sorgulanıp FETÖ’cü eski hakim Ömer Diken tarafından tutuklandığını anlattı.
Ergenekon davasında 5 yıl 3 ay haksız yere mahpus yattığını belirten Göktaş, Hablemitoğlu cinayetiyle kendisi ortasında bağ kurmanın mümkün olmadığını tez etti.
Nuri Gökhan Bozkır’ın beyanlarının büsbütün palavra ve iftara olduğunu öne süren Göktaş, Bozkır’ın argümanlarına tek tek karşılık vereceğini kaydetti.
Göktaş, Bozkır’ın tezlerine ait şunları anlattı:
“Bozkır sözünde cinayetin işlendiği periyot Kirazlıdere Kışlası’nda olduğumu söylüyor. Fakat biz 11 Kasım-2 Aralık 2002 ortasında Oğulbey/Gölbaşı tesislerine taşındık. Taşınmamızın bittiği 2 Aralık’tan sonra da Kirazlıdere Kışlası’na EDOK birlikleri taşındı. Yani 20 yıl evvelki her şeyi, kendi üzerine giydiği kıyafetleri, Tarkan’ın giydiği kıyafetleri, otomobilin patinaj yaptığını, trafik lambasının kırmızı yandığını, durakta iki kişiyi gördüğünü bile bugün olmuş üzere hatırlayan Nuri Gökhan Bozkır’ın, Kirazlıdere’de olmadığımızı, Oğulbey’de olduğumuzu hatırlamaması tabirinin kurgu ve palavra olduğunun ispatıdır. Esasen kendisi de 19 Ekim 2022’de savcılığa verdiği dilekçede 18 Aralık 2002’de Mumcuoğlu’nu otomobille olay yerine götürdüğünü, beklediğini ve sonrasında meskenine bıraktığına ait tüm anlatımlarını yalanlamıştır.
Bozkır, ‘Subay ve astsubaylar örtülü misyonlara gitti. Bu amaçla Mersin, Ankara, İstanbul, İzmir bölgelerinde faaliyetler yürütüldü. Birlik içerisindeki konuşmalar ve müşahedelerim beni kuşkulandırdı.’ demiştir. Özel Kuvvetler Komutanlığı içinde ‘örtülü görev’ diye bir tabir yoktur. Subay, astsubaylarımız tüm misyonlara resmi elbise ve subay-astsubay kimlikleri ile sarfiyat. Yapılan ve kabulü mümkün olmayan yakıştırmaların tersine Özel Kuvvetler Komutanlığının bilinmeyen hiçbir faaliyeti bulunmamaktadır. Her faaliyet açıktır. Özel Kuvvetler Komutanlığının olağan TSK birliklerinden tek farkı yalnızca subay ve astsubaylardan oluşmasıdır.”
Sanıkların hiçbirine yasa dışı buyruk vermediğini, bu türlü bir durumun askeri kanunlar çerçevesinde mümkün olmadığını belirten Göktaş, “Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak bizim misyon konseptlerimiz aşikardır; eğitim, atış, tatbikatlar ve terörle gayrettir. Bunun dışında hiçbir hal ve kuralda öteki bir misyonumuz yoktur.” dedi.
Duruşmaya verilen öğlen ortasının akabinde Göktaş sözüne devam edecek.
İDDİANAME
İddianameye nazaran, FETÖ, örgüt aleyhinde çalışmalar yapan Necip Hablemitoğlu ile ilgili periyodun kelamda “Türkiye imamı” Mustafa Özcan’ı görevlendirdi.
Özcan da Hablemitoğlu’nun önünün kesilmesi için FETÖ mahkumu eski istihbaratçı Enver Altaylı’ya durumu anlattı.
Altaylı, Mustafa Özcan’ı, Hablemitoğlu ile görüştürmesi için devrin sıhhat bakanına ulaştı, lakin her seferinde Hablemitoğlu, bu talebi geri çevirdi.
Bir vakit sonra Hablemitoğlu’nun MİT müsteşarı olacağına dair duyumlar üzerine yine devreye giren örgüt, onu öldürmesi için o devir müsteşar olmak isteyen bir başka isim Levent Göktaş’a ulaştı.
FETÖ’nün teklifini kabul eden Göktaş, bunun için buyruğunda misyon yapan eski askerler Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır’a suikast talimatını verdi.
Bozkır, Hablemitoğlu’nun meskeninin olduğu sokakta keşif yaptı, akabinde yurt dışı vazifesi kapsamında Kazakistan’da bulunan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için KKTC üzerinden Türkiye’ye gelerek 18 Aralık 2002’de Hablemitoğlu’nu konutunun önünde başından vurarak öldürdü.
Emekli albay Levent Göktaş hakkında, “tasarlayarak öldürme” ve “suç örgütü kurma” kabahatlerinden ağırlaştırılmış müebbet ile 8 yıla kadar mahpus cezası isteniyor.