Teknik yöneticilik mesleğinde İzmirspor, Manisaspor, Kayserispor, Adana Demirspor, Samsunspor üzere grupları çalıştıran 60 yaşındaki tecrübeli teknik yönetici, Manisa FK’nın Muhteşem Lig uğraşı, genç yıldız Ayberk Karapo’ya gelen transfer teklifleri ve gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“CİDDİ SAYILARA OYUNCU ALAN VE ÜRETMEYEN KULÜP OLMAK İSTEMİYORUZ”
Daha evvel Manisaspor’ la Muhteşem Lig’de misyon yapmıştınız. Artık bir diğer Manisa takımıyla Üstün Lig’e yükselme uğraşı veriyorsunuz. Amaçlarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
2001-2002 yılında Manisaspor’u, 2.Lig’den 1.Lig’e çıkardık. Daha sonra 2005-2006 ve 2008-2009 yıllarında Harika Lig’e çıkardık. Manisaspor’un birinci kez Muhteşem Lig oynayacağı 2005 yılında tarih yazılmıştı. O başarıyı fevkalade bir takım halinde yakalamıştık. Artık de Manisa FK kulübü üzere 7 yıllık geçmişi olan ve profesyonel liglerde uğraş eden bir gruptan bahsediyoruz. 2.ve 3.Liglerde şampiyon olmak çok hoş bir his. Lakin 1.Lig’den Üstün Lig’e çıkmak ekip olarak başlı başına çok önemli bir birikim gerektiren bir olay. Dönem başında hedeflediğimiz bir proje vardı. Birazda kendi yağımızda kavrulmayı ve önemli sayılarla oyuncu almak yerine kendi içimizden çıkardığımız, yetiştirdiğimiz gençlerimizi biraz daha oynatarak kulübümüzün geleceğini yapılandırmak istedik. Bunda kısmen başarılı olduk. Kısmen diyorum zira daha oynanmamış 17 maç var. Grup ve kulüp olarak bir ihtilal yaptığımızı düşünüyoruz. Manisa FK’nın bu manada amacı hem yetiştirici hem de yarıştırıcı bir pozisyonda olması. Biz birinci devreyi çok başarılı bitirdik. Bu manada daha fazla puan kazanabilirdik. Onu saha içindeki acemiliğe ve şahsî yanlışlara bağlıyorum. Bu hususta oyuncularımın suçlanmasından yana değilim. Zira birçoğu bu hususta yeni oyuncular. Manisa FK’nın geleceğini kurtarmak için savaşıyorum. Biz, dışarıdan her sene oyuncu alan, üretmeyen ve kulübün kasasına ekonomik manada gelir sağlamayan bir kulüp olmak istemiyoruz açıkçası. Bunu yaparken tabi ki zorlanıyoruz. Neden? Zira daima bir amaç tahtası halindesiniz. Bu değişimi yaparken rastgele bir berbat sonuçta birinci suçlanan siz oluyorsunuz. Grubun geçen yılki haliyle şimdiki durumu ortasında fark var. Kulüp manasında hiçbir fizikî koşulların berbat olmadığı Türkiye’nin en âlâ kulübünde çalıştığımızı söyleyebilirim. Bu kadar kaliteli bir ortamda misyon almak benim için de çok gurur verici. İstediklerimizi çok rahat oyuncularımıza enjekte edebilecek kurallara sahibiz. Bunları da ortaya koyabilmek için bize yalnızca çalışmak düşüyor. Gençlerimizin gelişmelerine şahit olmak beni çok keyifli ediyor.
Geçmişte Harika Lig’de oynayan Adem Büyük, Batuhan Kor, Junior Fernandes, Nizamettin Çalışkan, Anıl Koç üzere isimlere sahipsiniz. Hem takım hem de potansiyel manasında grubu kıymetlendirir misiniz?
Nizamettin Çalışkan, maalesef bizim için çok önemli bir kayıp oldu. Şayet şu an sakatlanmamış olsaydı bizim puan durumumuz çok daha farklı olabilirdi. Birtakım şeyler vakit zaman bir oyuncuya bağlı olabiliyor. Nizamettin, şu an hala ligde atak bölgesine en âlâ final paslarını atan 4 oyuncudan birisi. 35 yaşındaki Nizamettin, 20’li yaşlarına dönmüştü. Evet, onun yerini doldurmaya çalışan oyuncularımız olmadı değil. O bölgeye oyuncu tercihimiz olması için büyük gayret veriyoruz. Adem Büyük, soyadı üzere sahiden büyük bir futbol geçmişine sahip bedelli bir oyuncu. Grubun en tecrübeli oyuncularından birisi. Biz Nizamettin ve Adem’i buraya alırken rol model olarak aldık. Dönem başında 8-9 ay maç oynamamış bir Adem’i hazırlayarak istediğimiz düzeye getirmeye çalıştık. Fernandes, Anıl üzere oyuncular şimdi katkı vermedi. Batuhan Kor, daha yolun çok başında. Burası onun için en hoş fırsat. İkinci devrede çok daha farklı bir Batuhan izleyeceğimizi düşünüyorum. Biz onu Türk futboluna sunmak istiyoruz. Fernandes çalışmalara yeni başladı. Marka bedeli çok yüksek bir oyuncu. Bu mevzuda çok sıcak davranarak geldi.
“3 BÜYÜKLER, BUNDESLİGA GRUPLARI VE PORTO AYBERK’İ TAKİP EDİYOR”
Bu dönem 21 maçta forma talihi verdiğiniz genç futbolcu Ayberk Karapo’yu Muhteşem Lig ve Avrupa kulüplerinin takibe aldığı söyleniyor. Hem oyuncunuzun potansiyeli hem de izleyen kulüplerle ilgili neler söylemek istersiniz?
Sadece Porto değil birçok Avrupa kulübü de var, 3 büyükleri saymıyorum bile. 3 büyüklerin bu manadaki taleplerini biliyorum. Ayrıyeten Bundesliga gruplarının çok önemli biçimde takip ettiğini söyleyebilirim. Ayberk’in oynaması gereken liglere, biz kendi ismimize ve kulüp ismine kıymetlendirme yapıp gitmesini isteyeceğiz. Yani oyuncumuzu oraya satmak yahut vermek için hazırlamıyoruz. Onun gelişimine katkı koyabilecek hangi ülke yahut grup varsa bu mevzuda kulübümüz, ince detaylarla hesaplayarak onu en hoş yere sunacağımızı düşünüyoruz. Gayemiz Ayberk ve Ayberk üzere birkaç oyuncumuza Avrupa deneyimini yaşatmak. Avrupa’ya bu çocuklarımızın gönderilmesini ve bu mevzudaki çalışmalarımızı ince bir ayrıntı üzerinde yürüttüğümüzü kulüp ismine söyleyebilirim. 18 yaşında olmasına karşın bu halde yeterli ilerleyen oyuncumuzun olması bizim için son derece memnunluk verici. En son içeride oynadığımız bir Tuzlaspor maçı vardı. Bu maçta Mehmet Uysal, Arda Çolak ve Ayberk Karapo olmak üzere 3 altyapı oyuncumuz oynamıştı. 3 oyuncumuzun bir anda birinci 11’de oynaması ne kadar hoş bir imaj. Sonrasında yeniden bir Pendikspor maçı oynadık. Bu maçta da 7 oyuncumuz 18-21 yaş ortasındaydı. Bu tahminen de birçok kulübün özeneceği bir durumdu. Bunu bugüne kadar rol model olarak görülen Altınordu bile yapamadı. Kimseden bir takdir beklemiyoruz, biz yalnızca gerçek bildiğimiz yolda ilerliyoruz. Bu genç oyuncularımızı kazanmak için daha çok efor sarf edip, daha çok forma talihi vereceğiz. Biz oyuncu yetiştiren bir kulüp olup, model olmak istiyoruz. Yalnızca al-oynat değil, al-sat da olmalı. Kulübe gelir getirecek oyuncular da olmalı. Kulüp yalnızca kendi yağıyla kavrulmayı da öğrenebilmeli. Bu manada üretici bir kulüp olmayı hedefliyoruz.
“ARDA GÜLER’İ OYNATMIYORSANIZ YILDIZ OYUNCU YETİŞTİRİYORUZ DEMEYİN”
Fenerbahçe’nin 17 yaşındaki genç yıldızı Arda Güler’e fazla forma talihi verilmemesi tartışma konusu olmuştu. Gençlere forma talihi veren birisi olarak Jorge Jesus’un bu yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arda Güler konusunda neyi koruduklarını bilmiyorum. Bunu bir teknik adam olarak anlamıyorum.25 sene teknik yöneticilik yapmış, Türk futboluna birçok genç oyuncu kazandırmış ve binlerce oyuncuyla gayret etmiş bir teknik adam olarak bunu söylüyorum. Genç oyuncuyu oynatmaktan hiç çekinmeyen bir teknik adamım. Arda Güler üzere bir yeteneğin yaşının ne olduğu çok değerli değil. Ben o yaşta bir oyuncuyu bulsam yeniden oynatırım, forma talihi veririm. Elbette ki Jorge Jesus’un futbol geçmişine ve teknik adamlığına hürmet duyuyoruz. Şunu kimse yanlış anlamasın. Futbolu Jorge Jesus keşfetmedi. Bir de bu olay var. Biz kimi şeyleri fazla abartıyoruz. Fazla abarttığımız için güya Türkiye’de daha evvel bunlar yaşanmamış ve Tugay, Arda, Burak üzere isimler çıkmamış üzere davranıyoruz. Biz yıldızlar çıkaran bir ülkeydik. Sergen üzere dayanılmaz oyuncular çıkardı bu ülke. Arda Güler bunlardan bir tanesi. Bana nazaran de oynamaya hazır. En son kendisini Gaziantep maçında seyrettik. Oyuna girdikten sonraki katkısını görmemezlikten gelemeyiz. Neyi koruyoruz? Bu oyuncular oynayarak yetişir. Benim daima hudut olduğum şey “oyuncu pişsin” tabiridir. Yemek mi ki bu pişecek? Bizim bu tip oyuncularımızı oynatarak ve eksikliklerini görerek geliştirmemiz lazım. O vakit yüreğiniz yetiyorsa Arda Güler üzere oyuncuları oynatacaksınız. Yüreğiniz yetmiyorsa şayet bana hiç yıldız oyuncu yetiştiriyoruz demeyeceksiniz. Messi 16 yaşında Barcelona’da oynadı. Arda Güler Fenerbahçe’de neden oynamasın? Madem bu kadar kaliteli ve fark yaratan bir oyuncu neyin korumasındayız?
Ben o müdafaayı anlamıyorum bir türlü. Koruduğunuz şey kırılmasını istemediğiniz bir vazo mu? Bu çocuk yaşayarak gelişecek, yaşamayarak bir şeyin gelişmesini bekleyemezsiniz ki. Oyunun başında çocuğu bir görelim ve değerlendirelim. Türk futbolunu tekrar yaratmaya çalışan Jesus hayranlığını da anlamış değilim. Türkiye futbol manasında çok gerilerden gelen bir ülke değil. Bu ülkede futbolu çok yeterli bilen Türk teknik adamlar da var. Jesus’un bugün söyledikleri güya hiç bilinmeyen bir denklem üzere anlatılıyor. Jesus’un dediklerini ve yaptıklarını 15-20 sene evvel yaptığımızı görünce ben açıkçası gülüyorum. Güya futbol tekrar keşfedilmiş üzere bu mevzuda sahiden keder duyuyorum. Jesus’un bugün yaptıklarını güya inanılmazmış üzere söylemek kabul ettiğim bir davranış değil.
“DÜN TÜRK FUTBOLUNA ZİYAN VERENLER BUGÜN VAR’DA VAZİFE YAPIYOR”
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Lideri Mehmet Büyükekşi, “Şu anda kimi ülkelerle irtibat halindeyiz. Tahminen VAR için yabancı hakem getirebiliriz” biçiminde açıklamalarda bulunmuştu. Geçtiğimiz hafta açıklanan VAR kayıtlarındaki konuşmalar gündemde yer alırken, sizce bu formül problemlere tahlil olacak mı?
Ben kesinlikle bir değişimin olması tarafındayım. VAR neden var? Ayrıyeten VAR’ı kimler yönetiyor? VAR’daki görevlilerin geçtiğimiz haftalarda söylediği sözlerin ve yaptıkları yorumların kurallara dayanmadığına şahit olduk. Bir futbol adamı olarak bunlardan rahatsızlık duyuyorum. Alanda yönetenler, bugün VAR’ın başında misyon yapıyor. Alanda yönettikleri maçlardaki kusurları VAR’da da birebir formda devam ettiriyorlar. Ekranın başında oturup, dakikalarca izleyip, karar vermek ismine çok önemli yanlışlıkları yaptıklarını hala görmek çok üzücü. Özgüç Türkalp’i görmekten ben de sıkıldım. Türk futboluna hakemlik ismine ziyan veren insanların VAR’da da olmasını istemiyorum. Hakikaten VAR’da bile yanılgı yapabilen insanların bir daha denenmesinden hiç hoşnut değilim. Gerekirse yurt dışından getirilmeli. Bu mevzuda federasyon yetkililerini destekliyorum. Yanılgı bile yapsalar genç hakemlerimizin ardındayım. Fakat VAR’ı yönetenlerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Dün Türk futboluna ziyan verenler bugün VAR’da misyon yapıyor. Yani Türk futbolunun gelişmesine mani olanlar bugün hala VAR’da devam ediyorlar. Ve ben VAR’ın bu manada değişmesini istiyorum. Zira hala başlarında muhafaza içgüdüsüyle hareket ediyorlar. Yani kurallar bunu gerektiriyor dememize karşın, o kuralların dışında takdir haklarını kullanarak orta hakeme baskı kurmaları beni son derece rahatsız ediyor. Bırakın orta hakemler, yanılgı da yapsalar istedikleri kararları versinler. Onlar gencecik ve pırıl pırıl beşerler. Fakat o VAR’daki hakemlerin, maçı yöneten çocukları yanlışlar içine sürmelerine çok karşıyım. Bu mevzuda kederim inanılmaz.
“ANTRENÖR OLARAK GÖKTEN ZEMBİLLE İNENLER OLDU, BİR ANDA TÜREDİLER”
Teknik Yönetici İlhan Palut, “Süper Lig’de oynayan, ulusal grupta 1-2 maç oynayan oyuncuları bile Pro Lisans kursuna alırken, çok dehşetli iltimaslar var. Herkese eşit baht verilsin. Kimse, üst seviye futbol oynadı diye önden bu yarışa girmesin. Avrupa’da, antrenörlük kabiliyeti olan şahıslara öncelik tanınıyor” halinde tenkitlerde bulunmuştu. Palut’un bu kanısıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlhan Palut’un söylediklerini ben 15 sene evvel lisana getirmiştim. O vakit toplumsal medya filan bu kadar aktif ve ağır değildi tabi ki. Bizler Muhteşem Lig’de oynamamış futbolcu olarak tıpkı İlhan Palut’un söylediği üzere antrenörlüğe daima 2-0 mağlup başladık. İlhan’ın kelamlarına gönülden katılıyorum. Daha dün futbolu bırakmışsın, bugün gelip Türk futbolunda damga vuracak kulüplerde vazife yapıyorsun. Bu türlü bir şey yok. Dünyanın en büyük teknik adamları olmaya aday olan dünyanın en büyük futbolcuları bile belirli eğitimlerden geçerek, gidip Real Madrid ve Chelsea’ de vazife alıyorlar. Evet, onların o vazifesi almaları en doğal hakları. Zira futbol geçmişleri çok yüksek. Ben 25 yıllık teknik adamım. Pro-lisans alasıya kadar biz harikulade bir çaba içinden geçtik. 3 ayda size gelip Üstün Lig’in en âlâ ekiplerini teslim ediyorlar. Yok bu türlü adaletsiz bir duruş. Lakin futbol geçmişleri yüksek diye onlara bu hakkı 3 ayda veremezsiniz. Bu türlü bir talihiniz yok. Bu türlü bir adaletsizliği kabul etmiyorum.
“İLHAN PALUT’UN KELAMLARININ ALTINA İMZA ATARIM”
İlhan Palut’u bu mevzuda inanılmaz destekliyorum. İlhan Palut üzere söyleyenlerin çok olduğunu biliyorum. Türkiye’nin yüzde 90’ı benim ve İlhan Palut’un kelamlarının altına imza atar. Ben asla onların harcanması tarafında değilim. Emre Belözoğlu, Arda Turan, Nuri Şahin üzere oyuncuların futbol geçmişlerini tartışmak mümkün mü? İlhan Palut’ta tartışmadı zati. Yalnızca antrenörlükle ilgili bu kadar kolay olmaması gerektiğini söyledi. 3 günde size lisans verilip de 3 günde siz çıkıp Muhteşem Lig kadrosu çalıştıramazsınız. Futbol oynadın diye futbolu biliyor musun yani? Her oynayan futbolu biliyor diye kural mı var? Futbolu yönetmek, tahlil etmek ve tertibi sağlamak bu kadar kolay mı? Biz gökten zembille antrenör olarak mı indik? Fakat maalesef bir anda antrenör olarak gökten zembille inenler oldu, bir anda türediler. Antalya ile kupa maçı oynadık. O gün televizyona çıkıp, “Biz bir model istiyorduk. Hani Avrupa modelini getirecekti birtakım arkadaşlar?” dedim. Bunu Nuri Şahin için söylüyorum. Maç bitsin diye kenardan ıslık çalan teknik yönetici olur mu? Nerede kaldı Avrupa modeli? Ne oldu? Hani üstlendiğiniz misyon, nerede? Onların kendilerini geliştirerek bu işe başlamaları gerekiyor. Onlara bu misyonu verenlere kabahat buluyorum. Bu misyonu veriyorsanız şayet neden verdiğinizi bir sorgulayın. Grupta yaşanabilecek kaosu yönetebilecekler mi sanki? Antalyaspor’un durumu ortada. Kaos yönetilemiyor şu anda. Antalyaspor, alınan o kaliteli oyunculara karşın aşağıya hakikat gitgide gidiyor. Başakşehir, Türkiye’nin en büyük tertibi olan bir kulüp. Orada çalışmak sanırım bir teknik adam için çok önemli bir hayal olsa gerek. Fakat 3 günlük futbol antrenörlüğü geçmişi olan bir kardeşimiz, orada şu an vazife yapıyor. Vazife yapmasından ötürü asla rahatsızlık duymuyoruz. Fakat bunu yapması için birtakım eğitimlerden geçmesi gerekiyorlar. Benim çalışmadığım kent kalmadı. Elâzığ, Mardin, Diyarbakır’a gidin. Hiç gittiniz mi Mardin’in soyunma odasına? Oralardan başlayın demiyorum lakin oraları da bir görün bakalım futbol nasıl gelişiyor. Oradaki insanların da yaşadıklarını bir görün.
Emre Belözoğlu, Nuri Şahin, İlhan Palut, Volkan Demirel, Okan Buruk üzere antrenörler için “yeni jenerasyon teknik direktörler” diye bahsediliyor. Yeni nesil antrenörler için niyetleriniz nelerdir?
Kapılarının herkese açık olması gerektiğine inanıyorum. Hak edenin hak ettiği yerlerde olmasını canı gönülden istiyorum. Türk antrenörlerinin yetişmesini ve bu mevzuda eğitim görmelerini istiyorum. Emre Belözoğlu’nu dayanılmaz buluyorum. Önemli bir liderlik vasfı olduğunu ve o marifete sahip olduğunu düşünüyorum. Zati teknik adamlık bir tertip işidir. Bunu yapan kişi bence düzgün bir teknik adamdır. Öteki antrenörler hakkında şimdi bir kanıya varmadım.
“KONYASPOR İÇİN ÖNEMLİ KAYIP, İLHAN PALUT’UN HARCANMASINA ÇOK ÜZÜLDÜM”
Konyaspor, geçtiğimiz günlerde Teknik Yönetici İlhan Palut’la yollarını ayırmıştı. Palut’un yerine Sırp teknik adam Aleksandar Stanojevic getirilse de Arda Turan’ın ismi gündemde yer almıştı. Arda Turan’ın teknik yöneticilik için hazır olduğunu düşünüyor musunuz?
Aslında az evvel söylediklerimin tam karşılığı olsa gerek diye düşünüyorum. Bu kadar kolay olmamalı derken işte Arda Turan’da bu bahiste kolay olmaması gereken bir süreçten geçiyor. Emre Belözoğlu ve Arda Turan’ı eleştirmek manasında söylemiyorum bunu. Ancak Arda Turan’ın şimdi bu pozisyona hazır olmasına daha var. Birazda bunu ben açıkçası berbat buluyorum yani. İlhan Palut; Emre Belözoğlu, Nuri Şahin, Volkan Demirel üzere görülüyor. İlhan Palut, Konyaspor’a 2 sene şahane futbol oynattı ve kulübü inanılmaz yerlere getirdi. Ayrıyeten çok başarılı buluyorum. Tırnaklarıyla kazıyarak geldiği için ayrıyeten kendisini çok takdir ediyorum. İlhan Palut’un o kulüpten gitmesinin gerisinde neler yatıyor? İlhan Palut’un harcanmasına çok üzüldüm. Konyaspor için bence çok önemli bir kayıp. İlhan Palut, her kadroya gittiğinde kendi oyun stilini yerleştirebilecek bir teknik adam. İlhan Palut’un bir tertibin içinde gittiğini düşünüyorum açıkçası.