Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun evsahipliğinde dün gerçekleştirilen görüşmede, iki bakan Rusya ve Ukrayna arasında tarafların rafa kaldırdıkları müzakereler kadar önemli iki konuyu daha görüştü; tahıl krizi ve Suriye. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ziyareti öncesinde Kremlin tarafından yapılan açıklamada görüşme masasında Suriye krizinin olacağı dile getirilmiş, toplantıdan birgün önce ise Rus bakanın geniş bir askeri heyetle Türkiye’ye gelmesi dikkat çekmişti.
Çavuşoğlu ve Lavrov toplantısına dair değerlendirmelerini öğrenmek istediğimiz Moskova Üniversitesi’nden Doç. Dr. İkbal Dürre de Rus Bakanın geniş bir askeri heyetle Türkiye’ye gelmesine dikkat çekerek bu ayrıntının çok şey anlattığını ifade etti. Dürre, “Lavrov’un geniş bir askeri heyetle bir gün önceden Türkiye’ye gelmesi çok şey anlatıyor. Bunun anlamı bana sorarsanız şudur: Suriye konusunun görüşmeleri harita üzerinde yapıldı.Hatta harita üzerinde yapılan bu görüşmeler henüz neticelenmemiş bile olabilir çünkü yapılan basın açıklamasında temmuz ayında gerçekleştirilecek Astana Formatı’na atıfta bulunuldu. Demek ki o zamana kadar bazı şeyler daha da netleşecek” ifadelerini kullandı.
Harita üzerinde yapılan görüşmelerde üç konunun değerlendirilmiş olabileceği analizini yapan Dürre, bahsettiği “üç konuyu” şöyle sıraladı:
- Haritalar üzerinde Rusyanın Türkiye’nin eline geçmesine kategorik olarak karşı olduğu bölgeler,
- Türkiyenin eline geçmesine pek sıcak bakmadığı ama üzerinde konuşulabilir olarak gördüğü noktalar,
- Rusya’nın Türkiye’nin şu aşamada operasyon yapmasının sakıncalı görmediği bölgeler.
“Bana sorarsanız harita üzerinde bu bahsettiğim üç madde çerçevesinde bir takım çalışmalar yapıldı” diyen Dürre, “Türkiye’nin Suriye’deki etki alanını artırması normal şartlarda Rusya’nın istemediği bir şey. Rusya, buna elinden geldiği kadarıyla izin vermemeye de devam edecek. Ama şu anki şartlar göz önünde bulundurulduğunda Ankara’nın eli Rusya’ya karşı savaş ortamındaki dengeler nedeniyle belki de hiç olmadığı kadar güçlü” diye konuştu.
‘Rusya Türkiye’nin sineğinin bile uçmasını istemez’
Savaş ortamında Ukrayna ve Rusya arasında uyguladığı denge politikası sayesinde Ankara’nın Suriye konusunda Rusya’ya karşı avantajlı bir konuma geçtiğini aktaran Dürre, “Bu, Ankara’nın avantajı. Ama diğer taraftan Ankara’nın avantajı var diye Rusya’dan Suriye anlamında her istediğini alabilir şeklinde okunmaması gerekiyor bu durumun. Rusya Suriye’den belli ölçüde asker geri çekmiş olsa da Suriye’nin Rusya için stratejik ve jeopolitik önemi ortandan kalmış değil. Rusya ve Türkiye her ne kadar taktiksel ve konjönktürel bir takım (Astana formatı gibi) ortamlarda ortaklıklar yapıyorlarsa da normalde ayrı cephelerdeler. Dolayısıyla Rusya elinde olsa Türkiye’nin orada bir sineğinin bile uçmasını istemez. Ama var olan şartlarda Türkiye’yi dikkate almamak ya da Türkiye’nin taleplerini direkt görmezden gelmek gibi bir lüksü yok” dedi.
‘Rusya mecbur kaldı’
Harita üzerinde konuşulmuş olma ihtimalini dile getirdiği maddeleri hatırlatan Dürre, “Suriye konusunda Rusya için önemli olan şey, M4 hattının kontrolünün hiçbir şekilde Türkiye eline geçmemesi, onun dışında yukarıda söylediğin formül üzerinden birtakım anlaşmalara gidebilirler. Ama bu Rusya için çok tehlikeli bir adım. Rusya bunu mecburiyetten yapıyor” diye konuştu.
Rusya için tehlikeli olan şeyin Donbas benzetmesi ihtimali olduğunu ifade eden Dürre şöyle konuştu: “Neden tehlikeli diye soracak olursanız şöyle cevaplayayım. İleride Türkiye’nin oradaki etki alanı arttığında (ABD’nin etki alanına zaten kimse karışmıyor) Rusya da diyor ki ‘Yarın bana ABD ve Türkiye derse ki kontrol ettiğimiz bölgenin Donbas’tan ne farkı var? Donbas Kiev ile anlaşamadı diye sen gittin Donbas’a girdin, e buradakiler de anlaşamıyor’ bu da Rusya’ya karşı çok ciddi bir argüman olur. Rusyanın çekincesi de bu olduğu için Suriye’de bazı olasılıkları dengelemeye çalısıyor.”
‘Rusya tahıl krizinde çözüme yakın taraf’
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Lavrov’un görüşmesinin “Rusya açısından olumlu” olduğunu dile getiren Dürre, “Rusya, Türkiye sayesinde tahıl krizini çözüme kavuşturmak isteyen taraf olduğunu anlatabilme şansı buldu. Biliyorsunuz Lavrov’un Sırbistan ziyareti uçuş yasaklarıyla engellenmişti. Bu sebeple uluslararası arenada Moskova, Ankara görüşmesiyle bir ifade etme şansı yakaladı. Tahıl krizine dönecek olursak Ukrayna’dan gelen açıklamalar daha temkinli, daha dikkatli. Hatta sanki Ukrayna tarafında, Lavrov ve Çavuşoğlu görüşmesine çok da önem verilmiyormuş gibi bir hal vardı. Rusya ise ‘madem böyle bir kriz var (Tahıl) o zaman biz bunu diplomatik yollardan çözmek için hazırız’ mesajını verdi. Bu da Türkiyenin sağladığı olanaklarla oldu” dedi.
Rusya ve BM savaşın başından bu yana ilk kez aynı tarafta
Birleşmiş Milletler’in (BM) tahıl krizi konusunda İstanbul sürecine destek verdiğini ifade eden Dürre, “Bu sürecin Birleşmiş Milletler’in de olumlu yaklaşımıyla paralel gitmesi Rusya’nın belki de Ukrayna krizinin başlamasından bu yana BM ile aynı çizgide olduğu tek andır. Çünkü BM, tahıl krizinin çözümünde İstanbul sürecine destek verdiğini açıklamıştı. Rusya ve BM bu bağlamda 24 Şubat’tan bu yana ilk kez bir konuda paralellik gösterdi. BM’in destek verdiği bir sürece Rusya dahil olmuş oldu ve haliyle bütün bunlar Rusya için önemli bir gelişme. Yani Moskova çözüm isteyen taraf pozisyonunda” ifadelerini kullandı.
İthalatta indirim
Türkiye’nin dünyadaki tahıl ithalatında dördüncü sırada olduğunu söyleyen Dürre, “Türkiye dünyanın dördüncü büyük tahıl ithalatçısı. Buradan gelen tahıllardan için sanırım yüzde yirmi oranında bir indirim alacak. Bu da Türkiye için ekonomik anlamda önemli bir kazanım olabilir bu anlamda” ifadelerini kullanarak tahıl krizinin çözümünde oynayacağı rolün Ankara için ekonomik bir anlam içerdiğini de belirtti.
Erdoğan kendisini ‘Dünya’yı açlıktan kurtaran lider’ ilan etme fırsatı bulur
Türkiye’nin tahıl krizi nedeniyle Rusya ve Ukrayna’ya garantörlük verdiğini ifade eden Dürre, Rusya’nın Moskova’nın çekinceleri nedeniyle Ankara’nın garantörlüğünü onayladığını ancak Kiev’in bunu kabul etmediğini ifade etti. Türkiye’nin aynı şekilde Rusya’nın çekincelerine dair de garanti verdiğini belirten Doç. Dr., Ukrayna’nın en büyük çekincesinin Odessa açıklarındaki mayınların temizlenmesi durumunda bir Rus tehdidiyle karşı karşıya kalmak olduğunu Rusya’nın en büyük çekincesinin de sözkonusu hattın Batılı ülkelerin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yapmak için kullanması olduğunu hatırlattı.
Dürre, “Bu işin önemli yönü Rusya açısından, bu görüşmelerden sonra tahıl ihracatında bir sonuç çıkarsa belki de Ukrayna savaşı bşaladığından beri ilk defa diplomatik bir zafer elde edilmiş olunacak” dedi. Dürre, Türkiye’nin bu krizde uyguladığı denge politikası nedeniyle, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Dünyayı açlıktan kurtaran lider” olarak kendisini lanse etme fırsatı bulacağını vurguladı.
Çavuşoğlu’nun ‘Müzakereler için zemin oluştu’ açıklaması
Dün gerçekleştirilen görüşmelerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun taraflar arasında “müzakereler için zemin oluştu” açıklamasını da sorduğumuz Dürre, “Aynısını Antalya görüşmesinde de söylemişti. Tabii o söylemden sonra sonra olaylar daha da büyümüştü. Bu diplomatik bir söylem. Zemin her zaman vardır. Rusya’nın müzakereler için niyeti olmadığına dair çok üst düzeyde açıklamalar yapılıyor. Ruya ancak ‘Zelenski şartları kabul ederse görüşme olabilir’ diyor. Bence müzakereye dönüş gibi bir durum şu anda gündemde yok” ifadelerini kullandı.
‘Sahadaki atmosfer Rusya’nın lehine döndü’
Dürre sahada askeri atmosferin Rusya’nın lehine döndüğünü ifade ederek, “Sahadaki genel durum askeri anlamda Rusya’nın lehine dönmeye başladı. Dünya basınında böyle bir hava oluşmaya başladı. Batı basınında böyle haberlerin yer tutmaya başlaması Rusya ile ilgili askeri durumun değiştiğinin göstergesi. Şu anda Rusya’nın geri adım atacağı yönündeki atmosfer tam tersine dönmüş olur. Vladimir Zelenski Batılı ortaklarının kendisini Ukrayna için hiç de avantajlı olmayan şartlarda Rusya ile masaya oturmaya zorladığını söyledi. İbre bu anlamda Rusya’nın lehine dönmüşken Rusya alacağını almadan bence masaya oturmaz” diye konuştu.
‘Ukrayna’ya gönderilecek silahlar konusunda Batı’nın çekinceleri var’
Ukrayna’ya ABD’nin göndereceği silahların Rusya’yı hedefleyebilecek güçte olduğunu belirten Dürre şunları söyledi: “Avrupa’yı bunun dışında tutarak şunu söyleyebilirim ki bence ABD ve İngiltere savaşın uzamasından yana bir tavır sergiliyor. Bu yüzden Ukrayna’ya gönderilen ya da gönderilmesi için pazarlık yapılan silahların çoğu savunma amaçlı ve eski tip silahlardı. Son zamanlarda ABD’nin Ukrayna’ya yönelik yeni silahları gönderme gündemi var ve bu da Rusya topraklarını vurabilecek menzile sahip silahları içeriyor. Ukrayna da diyor ki ‘Evet bu silahların gönderilmesi için söz verildi ancak ama süreç yavaş işliyor.’ Silahların gönderilmesindeki sürecin bu kadar yavaş işlemesine yönelik şöyle yorumlar yapılıyor: Sahadaki durum Rusyanın lehine geçtiği için yeni silahları Moskova’nın ele geçirip gizli bilgileri edinme endişesi bu yavaşlığa sebep oluyor. Almanya ve ABD’den yapılan bir takım resmi olmayan açıklamalarda ise ‘Biz bu silahları göndereceğiz ama Ukrayna’da kullanabilecek kimse yok’ deniliyor. Dolayısıyla yeni silahların gelmesi yavaş ilerliyor ve gelse bile batının çekinceleri var.”
‘Kırım Köprüsü bile vurulabilir’
Batı’nın göndereceği yeni silahların savaşın seyrini değiştirebileceği yorumunu yapan Dürre, “Ukrayna birkaç kere ‘biz bu silahları Rusya topraklarına karşı kullanmayacağız’ dedi. Ukrayna’nın elinde bu zamana kadar Rusya’yı vurabilecek bir silah yoktu. Bu silahlar gelirse Kırım Köprüsü’nü bile vurabilirler. Bu da geçmişte vurulan ve büyük yankı uyandıran Moskova gemisinden de çok daha büyük bir etki yaratır. Ukrayna böyle bir hamle yaparsa Rusya’nın tavrını kestirmek zor olur. Rusya kentleri bombalıyor, vuruyor ama komple tüm şehirleri bombaladığı gibi bir durum yok. Eğer bu dediklerim olursa işte o zaman iş çok farklı bir boyuta gider. Rusya mesela şu anda askerlere büyük para veriyor dolayısıyla Ural ve Sibirya’dan baya asker geliyor. Bu aşamada bence artık savaşın büyümesi Rusyayı daha da agresifleştirir” dedi.