Hürriyet gazetesi muharriri Nedim Şener, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden 39 gün sonra 112 Acil Davet Merkezi’ne gelen bir ihbarı paylaştı. İhbarda, FETÖ firarisi eski medya işvereni Akın İpek’in annesi Melek İpek’in sürücüsünün Yediiklim’e 600.000 TL götürdüğü belirtilmiş.
KPSS’de sorulan kimi soruların Yediiklim Yayınevine ilişkin kitapçıktan çıkmasının akabinde soruşturma sürerken imtihan iptal edilmişti. Ortaya çıkan skandalın akabinde Hürriyet gazetesi muharriri Nedim Şener, yayınevinin sahibi Münir Çelik hakkında FETÖ soruşturması açıldığını yazmıştı.
Şener, bugünkü köşe yazısında ise o soruşturmanın ayrıntılarını yazdı.
Şener, Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünden tam 39 gün sonra 23 Ağustos 2016’da 112 Acil Davet Merkezi’ne gelen ihbarı paylaştı.
DARBEDEN ÇABUCAK SONRA GELEN İHBAR
Eğer ÖSYM’deki FETÖ’cü paklığı son skandala ismi karışan Yediiklim Yayınevi ile ilgili FETÖ soruşturması üzere yapıldıysa yaşanan sonuç kaçınılmazdır.
Neden olduğunu anlatayım:
Fethullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe teşebbüsünden tam 39 gün sonra 23 Ağustos 2016’da 112 Acil Davet Merkezi’ne şu acil ihbar yapılır: “Altındağ İskitler Samyeli Sk. No. sayılı adreste faaliyet gösteren Yediiklim Eğitim Bilgisayar Ltd. Şirketi, Vergi No 95601951… olan 06 MNR 46 Mercedes Jeep içinde şu an 600.000 TL civarında bir para var ve bu parayı Akın İpek’in annesi olan Melek İpek’in sürücüsü bu adrese getirdi. Bu parayı Yediiklim Ltd.’nin sahibi Münir Çelik teslim aldı. Bu, firmanın Fethullahçı olduğunu beyan eder. Ayrıyeten gruplar ararlarsa yardımcı olurum, kamera kayıtlarını gösterebilirim şu anda da Fethullah Gülen’in kitaplarının kapaklarını söküp değiştirirler.”
İhbarcı ankesörlü telefondan aramaktadır ve suçüstü yapılması gereken değerli bir bilgi vermektedir. İki polis memuru ihbarı saat 13:17 prestijiyle “Emniyet Hadise Formu”na kaydeder.
İhbarda ismi geçenlerden Akın İpek, FETÖ’yü finanse eden en değerli işadamlarındandır. FETÖ elebaşının “cennetlik” dediği sadık bir örgüt üyesidir. Melek İpek ise kamuoyunun yakından tanıdığı annesidir.
Münir Çelik ise 15 Temmuz sonrası FETÖ’ye yakın 18 yayınevi ile birlikte hakkında FETÖ üyeliğinden soruşturma açılan şahıstır.
İhbarı yapan, suçüstü durumu bildirmektedir. O denli ki aracı plakasıyla bildirmektedir. O an bir tuşa bassalar, 2016/18019 sayılı soruşturmada FETÖ’ye yakın olduğu için hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma açılan 18 yayınevinden birisi olan Yediiklim isimli şirketin sahibi olduğunu görecek, ihbarcıya ulaşarak parayı da ele geçireceklerdi.
Ama bu ihbar Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na tam iki yıl sonra 1 Ağustos 2018’de ulaştırıldı. Savcılık, ihbarı kendisine getiren kolluk kuvvetlerine gerekli araştırmaların yapılması için talimatları verdi. 23 Ağustos 2016’da yapılan ihbar için fakat iki yıl sonra yani 2018/207810 soruşturma numarası verilebildi.
Elbette, kolluk ihbarcıya ulaşmak için arama yapılan telefonu araştırdı. Hatta arama yapılan ankesörlü telefonu da aradı ve açan olmadığını tutanağa bağlayıp savcılığa ulaştırdı.
Derler ya, “Atı alan Üsküdar’ı geçmişti”.
BİRLEŞTİRME KARARI
2016’da süratlice yapılması gereken süreç 2019’da Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından gerçekleştirildi: Yediiklim şirketinin sahibi Münir Çelik hakkında 2016’daki soruşturma ile 2018’deki ihbara dayalı açılan soruşturma 14 Kasım 2019’da 2019/13539 sayılı soruşturma numarası altında birleştirildi.
Böylece hem FETÖ’ye yakın yayınevi olarak hem de Melek İpek’in gönderdiği argüman ile ilgili FETÖ üyeliğinden açılan iki evrak birleştirilmiş oldu.
Nihayet, beş yıl sonra Münir Çelik’in sözü alınabildi. FETÖ’ye kurban bağışı yaptığını, Vakit gazetesine iki aboneliğinin olduğunu, FETÖ’nün FEM dershanesiyle alışveriş yaparken kullandığı Bank Asya hesabından kelam etti.
Ne ihbarda plakası verilen araçla ne ismi geçenlerin telefonlarına ait HTS kayıtları ile ilgili araştırma yapıldı. Yalnızca bunlar değil, şirket ve ortaklarının para hareketleri ile ilgili de bilgi gelmediği için, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği savcılık 12 Ocak 2022 tarihinde Münir Çelik hakkında ‘Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar’ vererek evraka noktayı koydu.
Ama güya içine doğmuş üzere Ankara Cumhuriyet Savcılığı takipsizlik kararının son kısmında, “ilerleyen süreçte kuşkulu aleyhine yeni bir kanıt ortaya çıkması halinde verilen kararın kaldırılarak soruşturmaya devamla hakkında yeni fiilden ötürü kamu davası açmak mümkün olduğundan” diye bir şerh de düşmüş.
İşte artık o basamaktayız, yalnız ÖSYM içindeki uzantılar değil Yediiklim Yayınevi sahibi ve geçmiş ortakları ile ilgili çok ayrıntılı soruşturma vakti geldi.
Sadece ÖSYM değil, ‘Milli Eğitim’de, ‘Sağlık’ta, ‘Savunma Sanayii’nde tüm bürokrasi içinde gerekli tarama yapılmazsa devlete yönelik bu cins operasyonlar kaçınılmaz.