Basra Körfezi’nde İngiltere’nin petrol arama faaliyetleri 1930’lardan itibaren ağırlaşmıştı. 1962’de bölgenin liman kentlerinden Abu Dabi, birinci petrol ihraç gemisini milletlerarası pazara uğurladı. Periyodun Abu Dabi Buyruğu Pir Zayed, petrol gelirlerinin artmaya başlamasıyla paralel olarak, Basra’daki emirliklerin federatif bir yapı içinde bir ortaya gelmeleri gerektiğine inanıyordu. İngiltere’nin Basra’da kurduğu “himaye” idaresi böylelikle son bulacak ve emirlikler bağımsızlıklarını kazanacaktı.
Uzun ve sıkı pazarlıkların akabinde, Basra’daki bu emirliklerden 7’si (Abu Dabi, Dubai, Şarika, Umm Kayveyn, Ra’s el Hayme, Acman ve Fuceyre) 2 Aralık 1971 günü “Birleşik Arap Emirlikleri” (BAE) ismiyle tarih sahnesine çıktı. Bahreyn ve Katar ise bu federatif şemsiyenin altına girmek yerine kendi bağımsız yürüyüşlerine devam etmeyi seçmişti. Günümüzde artık “krallık” haline gelen Bahreyn, bölgesel bütün sıkıntılarda BAE ve Suudi Arabistan’la birlikte hareket ederken, Katar Buyrukluğu kendine mahsus çizgisini korumaktadır.
Basra Körfezi’ndeki başka ülkelere nazaran petrol ve doğalgaz gelirleri daha düşük olan BAE, dünya çapında bir turizm, finans ve havacılık transfer merkezi haline gelmiştir. BAE, birebir oranda milletlerarası siyasetteki aktifliğini de sürdürmektedir.