IŞİD’in Kobanê’ye yönelik taarruzları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto hareketleri münasebet gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Liderleri, Merkez Yürütme Konseyi (MYK) üyelerinin de ortalarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 18’inci duruşma döneminin 4’üncü oturumu, Sincan Cezaevi Yerleşkesi Duruşma Salonu’nda görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasında, Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve İmajlı Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşmaya, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı.Kimlik tespitinin akabinde belgeye eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, müşteki sözlerinin okunmasıyla devam etti.
AŞAN: TÜRKİYE ADALETTE GERİ KALDI
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere nazaran, Kürt siyasetçi Aynur Aşan, savunmasını yapmak üzere kelam aldı. Hukuk teriminin Hammurabi kanunlarıyla toplum ömrüne girdiğini belirten Aşan, “Yasalar ortaya çıkmadan evvel toplumun dokusunu oluşturan ‘doğal hukuk’ dediğimiz şey vardı. Dünyada adaletin uygulanması konusunda Türkiye bir epey geri kalmış durumdadır. Dünyadaki adalet sistemlerine baktığımızda hiçbir ülkede Türkiye’deki üzere ağır cezalar dayatılmamıştır” dedi.
‘CUMHUR İTTİFAKI’NIN İDDİANAME SİPARİŞİ’
“Yasalar ve kanunların da ruhu vardır” diyen Aşan, şöyle konuştu: “O ruh yargıçların vicdanıdır. Başınızda bir soru işareti varsa bunu sanıkların lehine değerlendirmeniz gerekir. Bu hassas bir istikrardır. Bu iddianame Cumhur İttifakı’nın siparişiyle hazırlandı. İddianame hazırlandıktan ve dava açıldıktan sonra kanıtlar toplanmaya başlandı. Maddelere muhalif olduğumuz için dava açıldı ancak bu iddianameyi hazırlayanlar maddelere ters davranmıştır. Bunun nedeni toplumsal ve vicdani hislerinin azalmasıdır. Bu davada duruşma periyotlarınızla, kapalı şahitleri ve müştekileri dinleme usulünüzle, kanıtları toplama usullerinizle, mevcut iktidarın telaffuz ve isteklerine nazaran davrandınız. İddianame hazırlanırken, bütün kamuoyu ve ulusal medya bizi ‘terörist’ ve ‘katil’ olarak tanımladı. Masumiyet karinemiz ortadan kaldırıldı. Savcı Ahmet Altun’un iddianamesinin altını mahkeme heyetinin uygulamaları dolduruyor. Bu durum yalnızca adalet tarafından değil, duygusal taraftan de zoruma gidiyor” diye konuştu.
‘AKP’NİN MHP’YE BORCU…’
Mahkeme heyetine, “Bizi FETÖ sistemleriyle yargılıyorsunuz” diyen Aşan, Türkiye’deki tüm kriz ve kaoslarda devletin Kürtlere karşı bir yönelim gösterdiğini söz etti. Aşan, “Normalde iktidar ve devlet başkadır fakat Türkiye’de bu durum bu türlü değildir. Kim iktidara gelirse kendini devlet olarak görür ve devlete bağlılığını da Kürtlere yönelik katliamlar ve baskılar ile göstermeye çalışır. Erkek ve devletin özellikleri birebirdir. Erkek de dışarıda arkadaşlarıyla oturduğu vakit bayan üzerinde ne kadar baskı uygulayabildiğini anlatarak erkekliğini ortaya koymaktadır. İktidar ve devlet anlayışı da Kürtler ne kadar baskı uygulayabilirsem, o kadar vatanseverim’ anlayışını taşır. O denli olmasaydı, Sayın Abdullah Öcalan ile İmralı sürecini başlatan bir iktidar, bu iddianameyi yargıya dayatmazdı. MHP’yi yanına çekip kendisini sevdirmek için yaptı. Bu dava AKP’nin MHP’ye bir borcudur. Ahmet Altun’un o denli yetenekleri var ki kendi gölgesi üzerinde atlayabiliyor ve somut olmayan ne varsa ortaya atıp bu kadar yüz kızartıcı cürmü bizlere yüklemezdi” kelamlarına yer verdi.
‘HALKLARIN GELECEĞİNE KUMPAS’
38 kere ağırlaştırılmış müebbet ile yargılandıklarını hatırlatan Aşan, buna rağmen belgede hiçbir somut kanıtın olmadığını aktardı ve “Bu kumpas yalnızca bizim üzerimizde değil, Türkiye halklarının geleceği üzerinde uygulanıyor” dedi. Aşan, şöyle devam etti: “Türkçede bir kelam var: Çamur at izi kalsın. Bizim lekelenmeme hakkımız var. Onu da mahkeme koruyacak. Bizim yargılama sürecimizde siyasetçiler daima medyada magazinsel bir biçimde dava hakkında konuşuyorlar. Onlar bilmiyorlar mı somut kanıt olmadan bizi yargılayamayacaklarını? Devlet Bahçeli ağzını açtığı vakit, Türkiye’de bir kriz çıkmakta ve beşerler tutuklanmaktadır. Bu yaşına gelmiş ağzından bir sefer güzel bir kelam, barış kelamı çıkmadı. İktidar bizim şahsımızda bütün muhalif bölümleri tehdit etmek istiyor. Bu yüzden yargı kurumunu kullanıyorlar. ‘HDP’li siyasetçileri, feministler ve sosyalistler tutuklandı. 38 kere ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Sakın sesinizi yükseltmeyin, siz de tutuklanırsınız’ diye kaygı salıyorlar. Bu iktidarın gücü bizi korkutmaya yetmez.”
‘DELİL NEREDE?’
Kobanê olayları kapsamında kendisiyle ilgili azmettirme cürmüne dair mahkeme heyetinden, somut bir kanıt göstermesini isteyen Aşan, “Çok merak ediyorum. Bu cürümlerde kimi azmettirmişim? Hangi kentte, hangi saat, kime yönelik yaptım? Bir tane gösteremezsiniz. Bana bir tane örnek gösterin davanın sonuna kadar susayım. Biz burada konuşuyoruz fakat bizim söylediklerimizin iğne ucu kadar bile paha görmüyor mahkeme heyeti tarafından. Madem karar verdiniz, o vakit bırakın bu işkenceyi. Bir gün siz de adalete gereksinim duyarsınız” halinde konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 99’uncu yıl dönümü olduğuna dikkat çeken Aşan, son olarak, “Cumhuriyet’in birinci kuruluş ideolojisine dönerek demokratikleşmesini umut ediyorum” dedi. Duruşma, 31 Ekim Pazartesi günü saat 10.00’da devam edecek. (HABER MERKEZİ)