Çeşitli ziyaret ve programlar kapsamında kente gelen Tatar’ı, Erzincan Havalimanı’nda, Erzincan Valisi Mehmet Makas, 3. Ordu Kumandanı Korgeneral Yavuz Türkgenci ve Belediye Lideri Bekir Aksun karşıladı.
Daha sonra geldiği Erzincan Valilik girişinde kendisini karşılayan polis mangasını selamlayan Tatar, erdem defterini imzaladı, bir müddet Vali Makas ile sohbet etti.
Valilik toplantı salonunda gazetecilerle bir ortaya gelen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Erzincan halkına sevgi ve salamlar getirdiğini belirtti.
Türk milletinin geçmişinin, soyunun ve tarihinin belirli olduğunu söz eden Tatar, Kıbrıs’ın 350 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşamış bir Türk adası olduğunu belirterek, “Maalesef oynanan milletlerarası oyunlarla bu değerli ve bedelli adayı bizden kopartmak, alabilmek için her türlü hukuksuzluk, her türlü insan hakları ihlali ve her türlü çirkinlikle Kıbrıs Türk halkı çok büyük akınlara çok büyük haksızlıklara uğradı. Çektiğimiz acıları, yaşadığımız göçleri, katliamları soykırımları fakat her şeye karşın orada direnmesini bilmiş mukavemetçi ruhu ile Türk direnç teşkilatının kuruluşu ile Anadolu’nun, Türkiye’nin bize her daim takviyeleriyle oradaki varlığımızı bugünlere kadara sürdürebilmiş.” tabirlerini kullandı.
“Müzakerelerde hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Kıbrıslı Türkler daima güzel niyetini ortaya koydu”
Tatar, federal bir çatı altında Kıbrıs’ta “nasıl bir muahede olur” diye yıllarca süren müzakerelerin bulunduğunu, müzakerelerde hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Kıbrıslı Türklerin daima güzel niyetini ortaya koyduğunu söyledi.
Müzakerelerde yapılan vaatlerinin hepsinin “boş” çıktığını vurgulayan Tatar, şöyle devam etti:
“Hiçbir vaatlerini tutmadılar. Hiçbir izolasyonu kaldırmadılar ancak Rumları, ‘hayır’ diyen Rum tarafını tek taraflı olarak ne bize sorarak ne ana vatan ve garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyetine danışarak Avrupa Birliği’ne aldılar. Avrupa Birliği kartıyla, Rum-Yunan ikilisi daima Türkiye’yi kuşatmaya çalışıyor. Her türlü müzakerelerde her türlü toplantılarda Türkiye’nin hakkına hukukunu veto eden Rum-Yunan ikilisinin zihniyeti ve son olarak hepimizin izlediği üzere Ege adalarında Ege Denizi’ndeki silahlanmalar, yapılanmalar ve birtakım bana nazaran büyük hukuksuzluk, Kıbrıs’ta, Türkiye’mizin yalnızca 40 mil uzağındaki Kıbrıs adasında da yıllar prestijiyle yaptıkları silahlanma faaliyetlerine artık ABD’nin ambargonun kaldırılması noktasında yeniden silahlanmaya devam edeceklerinin iletisi vermektedirler. Artık bütün bunlar elbette bizi yakından ilgilendirmektedir.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak her vakit Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte hareket etmenin memnunluğu içinde olduklarını vurgulayan Tatar, kendisinin Cumhurbaşkanı olmasıyla da yeni devrin başladığını belirtti.
Her vakit Kıbrıs’ı bir Yunan adası yapma niyetlerinin bulunduğuna dikkati çeken Tatar, “Kıbrıs Türklerini asimile etme ve natürel ki Avrupa Birliği adası olacağı için Türkiye Cumhuriyeti de Avrupa Birliği üyesi olmadığı için vakit içinde Türk askerinin adadan çekileceği ve adanın bir bütün Avrupa Birliği içinde olacağı için Kıbrıs Türklerini vakit içinde asimile edecekleri bir ortama sürükleyebilmek için oynanan oyunlara karşılık olarak, kâfi artık Kıbrıs’ta bir mutabakat olacaksa kesinlikle hükümran eşitlik temelinde olması gerektiğini, hükümran eşitlikle eşit milletlerarası statünün kabul edilmesiyle fakat resmi müzakerelere geçilebileceğini, Türkiye’nin de tam dayanağıyla ben bütün bunları 27 Nisan 2021 tarihinde Cenevre’de birinci evvel dünyanın gündemine getiriyorum. BM’nin gündemine getiriyorum. Ondan sonraki süreçte daima bu gayretimizi daima bu siyasetimizi paylaşmakla devam ediyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Eylül’deki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Şura Salonu’nda BM’nin 77’inci Genel Şurası’ndaki konuşmasına değinen Tatar, şunları aktardı:
“Cumhurbaşkanımız orada, ‘Kıbrıslı Türklerle gelecek kurmak isterseniz birinci evvel Kıbrıslı Türklerin hükümran eşitliği ve eşit milletlerarası statüsünü tescil edeceksiniz, var olan haklarını tescil edeceksiniz.’ demiştir. İkinci vurguladığı nokta, Kıbrıslı Türkler üzerinde oynan ambargo ve izolasyon artık bir zulme dönüşümüdür. Zira oynana oyun bu halkın milletlerarası toplumdan kopartılması ve münasebetiyle uzun vadede pes ettirilip Kıbrıs’a yama yapılma noktasındaki bu yaptıklarınız BM prensipleriyle ve dünyanın çeşitli platformlarında haykırılmakta olan adalet ve vicdan boyutlarıyla memleketler arası toplulukta zıt düşen bir uygulama. Üçüncüsü çok kıymetli. Sayın Cumhurbaşkanı ne demiştir? Artık milletlerarası topluma davette bulunmak istiyorum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıma vakti gelmiştir.”
Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bölgedeki işbirliğinin kıymetini vurgulayan Tatar, adalardaki silahlanmalara yönelik şunları kaydetti:
“Kimse bu çağda ne çatışma ister ne savaş ister. Bu türlü bir şeyi konuşmak bile istemiyorum. Kıbrıs Türk halkının gönlünden ve Türkiye’nin gönlünden geçen tüm bu ihtilafların bir uzlaşı formülüyle hak ve çıkarlarımızın korunması, adalet ve vicdan muhasebesiyle doğrusu neyse onu yapmaktır. Rum-Yunan ikilisinin yaptığı çığırtkanlıktır. Rum-Yunan ikilisinin bana nazaran, Rusya-Ukrayna Savaşından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaya çıkan büyük potansiyeli, Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanlığının liderliği, bir tahıl koridorunun dünyadaki açlığı önlemesi için yapılan teşebbüsleri, bir ekip öteki başka Türkiye Cumhuriyeti’nin attığı adımlarla Yunanistan’ın bir bakıma ezilmesi ve kıskanmalarıyla artık bir ekip oyunlara giriyorlar. Bu oyunların hiçbiri inandırıcı değildir. Türkiye’nin gücü de potansiyeli de belirlidir. Bunların da ne olduğu aşikardır. Bir sefer Kıbrıs’ın nüfusu da çapı da muhakkaktır. Münasebetiyle kime karşı ne kadar silahlanacaklar. Bunlar süreksiz, bir kadro kendi halkları ve kendi siyasetlerine oynanan oyunlardır. Zira önümüzdeki aylarda her iki tarafta da seçim var. İç siyasete yönelik bir ekip adımlar olabilir.”
Tatar, Türkiye’nin her vakit, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olduğunu kelamlarına ekledi.