Türk edebiyatının yurtdışında tanıtılması için akademisyen ve mütercim olarak yıllarca emek vermiş bir isim Güzin Dino.
İstanbul’da tanıştığı ve 1941 yılında Adana’ya sürülen Abidin Dino ile evlenebilmek için İstanbul Üniversitesi’ndeki akademisyenliğini yarım bırakıyor ve Anadolu’yu dolaşıyorlar. 1954 yılında yerleştikleri Paris’te Türk lisanı ve edebiyatı üzerine çalışmalarına devam ederek bir çeşit merkez misyonunu üstleniyor.
Yunus Emre, Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal’den Fransızcaya çeviriler yapıyor, antolojiler hazırlıyor.
Hürriyet Gazetesi’nin iki müellifi, İhsan Yılmaz ve Doğan Hızlan ise Dino’ların yaşadığı konutu kaleme aldı.
İlk olarak dün İhsan Yılmaz’ın köşesine taşıdığı Fransa’daki konutun anıları bugün ise Doğan Hızlan köşesine taşıdı. Peş peşe günlerde birebir bahisten bahsedilmiş olması ise dikkat çekti.
Hızlan, “O meskene ben de gittim” başlıklı yazısında, Yılmaz’a atıfta bulunarak “Güzin Dino – Abidin Dino çiftinin Paris’teki meskeni üzerine yazıyı okuyunca ben de o konutla ilgili anılarımı yazma gereği duydum” sözlerini kullandı.
Doğan Hızlan’ın yazısı şöyle:
“Frankfurt Kitap Fuarı’ndan sonra Paris’e giderdim. Bir seferinde Ferit Edgü, Dinolara telefon etmemi söylemiş, telefon numarasını vermişti.
Telefona Güzin Dino çıkmış, beni akşam yemeğine davet etmişti.
Dino Çifti’yle birinci sefer tanışacaktım.
Dört tarafı kapalı bir asansöre binmiştim ve bir arıza olursa burada kalırım diye korktuğumu hatırlıyorum.
Güzin Dino nefis bir fırında kuzu eti yapmıştı.
Oturduğumuz salonun üstünde bir de asma kat vardı.
Elbette Türk edebiyatı üzerine konuşmalar gündemdeydi. Abidin Dino tanıdıkları üzerine olumlu, sevecen yorumlar yapıyordu.
Güzin Dino’nun tenkitlerinin hepsine katıldım, gerçekçi saptamalarda bulunuyordu.
Bunca yıl Türkiye’ye gelemedikleri halde ‘İstanbul Türkçesi’nin en hasını konuşuyorlardı. Zira Türkiye ile, Türk edebiyatı ile alakalarını daima taze tutmuşlardı, izliyorlar, okuyorlar, Türkiye’deki müellifler ve sanatkarlarla konuşuyorlardı. Esasen bütün tanınmış muharrirler da bu konuta uğruyordu.Abidin Dino benim kalem merakımı bildiği için sözleştik, sonraki gün oradaki bir kırtasiyeciye gittik. Rus müellif Konstantin Simonov da dolma kaleme meraklıymış ve bu kırtasiyeciden alışveriş yaparmış.
Oradan bir Waterman dolma kalem almıştım. Kalemin bir özelliği, Fransız İhtilali’nin yıldönümü anısı olarak çıkarılmış olmasıydı. Üzerinde Fransa marşı La Marseillaise’in notaları vardı.
Abidin Dino’nun vefatından sonra da Paris’e her gittiğimde Güzin Dino’yu arardım.
Aramasam alınırdı. Bir sefer de Türk Sinemaları Haftası için Paris Büyük Elçiliği’ndeki davette karşılaşmıştık. Haber verdiğimi, telefona ileti bıraktığımı söyledim, denetimden sonra bana inandı.
Daha sonra kitabı çıktığında İstanbul’a geldi, Karalama Defteri için onunla bir söyleşi yaptım.
Dinoları sevgiyle anıyorum.”