Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, CHP Mersin Milletvekili Ali Uzman Başarır ile Antalya Milletvekili Rafet Zeybek’in “Mafya-Siyaset-Ticaret İlişkileri” bahisli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sunulan raporu köşesine taşıdı.
Terkoğlu’nun aktardığına nazaran CHP’li vekiller, birinci raporda, Türkiye’deki mafyanın siyaset için mi yoksa siyasetin mafya için mi olduğunu sorgulayıp, “narkopolitik” tespiti yaptı.
Terkoğlu, birinci raporun “Siyaset-mafya-ticaret münasebetlerinin odağındaki isim” olarak Süleyman Soylu’yu işaret ettiğini belirtti. CHP’li vekillere nazaran, Silivri Emniyet müdürünün intiharından, Sezgin Baran Korkmaz olayına, Sedat Peker’e müdafaa verilmesinden sigorta şirketinin aldığı işlere kadar birçok olayda, Soylu’nun sorgulanması gerekiyor.
Terkoğlu, şöyle devam etti:
CHP milletvekillerinin hazırladığı raporun birinci kısmında, Mehmet Ağar ve Tolga Ağar da var. İki ismin Yalıkavak Marina başta olmak üzere, pek çok şirkette görülmesini sorgulayan rapor, Ağarlara dair şu tespiti yapıyor:
“Bu ülkenin İçişleri bakanı, polisi, askeri yokmuş üzere ‘ben koruyorum burayı’ diyebilmektedirler. Kamuda hiçbir sıfatı ve tüzel gücü olmayan eski bir bakan ve marina yöneticisi devletin kurumlarını adeta hiçe saymaktadır. Bir marina yöneticisi, kendisini devletin Emniyet teşkilatından büyük görmektedir. AKP iktidarında, AKP harici herkes idarede kelam sahibi olmuş durumdadır.
…
Paranın izini sürdüğümüzde, takip ettiğimizde Türkiye’de daima iktidara yakın isimler karşımıza çıkmaktadır. Hiçbir ticaret geçmişi olamayan para kazanmamış bir kişi iş dünyasına 30 milyon dolar ile nasıl girebilmekte, emekli maaşı 17 bin TL civarı olan Mehmet Ağar mı 30 milyon doları sağlamıştır, üzere yanıt bekleyen sorular vardır. Mehmet Ağar’ın babası memurdu, kendisi evvel memur sonra siyasetçi, hayatında hiç ticaret yapmamıştır. Oğlu Zülfü Tolga Ağar ise 33 yaşındayken 2008 yılında Muğla ve 12 ilçesinin taşıt muayene istasyonları işletme hakkını 20 yıl için 30 milyon dolara alıyor. Parayı takip ettiğimizde karşımıza tekrar AKP çıkıyor.”
“MASAK artık yetişemiyor, kara para cenneti Türkiye”
Ali Becerikli Başarır’ın kaleme aldığı ve dün Kılıçdaroğlu’na sunulan raporda, MASAK’ın durumu da sorgulandı:
“Sermaye Piyasası Kurulu’nun başvurusu sonrası açılmış olan soruşturmada MASAK tarafından incelenmesi gereken evraklar olduğunda SPK uzmanının görevlendirilmesi beklenir lakin MASAK bünyesinde halihazırda SPK uzmanının olmadığı gözükmektedir. Bu durumda yapılacak olan incelemeler eksik kalacaktır.”
Rapor, buna karşın halihazırdaki sayıların bile, durumu ortaya koyduğunu söyledi:
“MASAK’a ait bilgilere bakıldığında son yıllarda kıymetli değişikliklerin olduğu göze çarpmaktadır. 2017’de 176 bin 411, 2018’de 222 bin 743, 2019’da 203 bin 786, 2020’de 237 bin 531 ve 2021’de 504 bin 995 kuşkulu süreç bildirimi MASAK’a yapılmıştır. Bu çerçevede kolay bir hesaplamayla bile beş yılda şüpheli süreç bildirimi sayısının beş katına çıktığı gözükmektedir.”
Rapor, Türkiye’de karapara iktisadına dair de fikir sahibi olmamızı sağlıyor:
“Ne yazık ki AKP iktidarı devrinde Türkiye’de hiç olmadığı kadar karapara, uyuşturucu, offshore, mafya, rant, kirli ticaret münasebetleri vs. ortaya saçılmaktadır. Sırf 2021 yılında MASAK tarafından yapılan incelemeler sonucunda 181 kişi hakkında cürüm duyurusunda bulunulmuştur. Maalesef nüfuzunu kullanarak zenginleşen birçok kişinin belgesi MASAK’ın eline dahi geçmeden kapatılıyor.
(…) MASAK’a sırf 2021 yılı için 7 bin 218 adet işlem erteleme talebi gönderilmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda da 4 bin 663 işlem erteleme kararı alınmıştır.
(…) Yalnızca 2021 yılında 594 milyon TL, 108 milyon dolar, 193 milyon Avro, 4 milyon sterlin değerinde kuşkulu sürecin ertelendiği gözükmektedir. Bir de kayıtlara yakalanmayanları düşündüğümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin cürüm gelirleri konusunda bataklıktan kurtulması yeni dönemin en kıymetli bahislerinden biri olacaktır. Çünkü AKP iktidarı devrinde, TBMM Araştırma Kurulları işlevsizleştirilmiş, Sayıştay üzere kontrol organları zayıflatılmış, yargı sindirilmiş bir konuma sahip hale gelmiştir. Tüm bu veriler, Türkiye’de karaparanın ve başka cürümlerin ne yazık ki olağan hale geldiğini ortaya koymaktadır.”