CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da; CHP İstanbul Vilayet Başkanlığı’nın düzenlediği Helalleşme Buluşması’na katıldı.
Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasından evvel, kürsüye gelen vatandaşları dinledi. Kılıçdaroğlu ve CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu ile birlikte, toplantı salonunun ön sıralarında değil, daha art sıralarda vatandaşlarla birlikte oturduğu görüldü.
Kılıçdaroğlu, yurttaşları dinledikten sonra şu konuşmayı yaptı:
“KAMPLAŞAN BİR TÜRKİYE İSTEMİYORUZ HENGAME EDEN BİR TÜRKİYE İSTEMİYORUZ”
“Kamplaşan bir Türkiye istemiyoruz. Arbede eden bir Türkiye istemiyoruz. Barış içinde, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kamplaşmayı siyaset kurumu yapıyorsa geniş kitlelerde derin yaralar açıyor. Bu derin yaralar hem insan olarak bize hem ülke olarak Türkiye’ye büyük ziyanlar veriyor. Hoş konuşmalar yapıldı. Üç aşağı beş üst ben bu konuşmaları değişik vilayetlerde, değişik şahıslardan dinledim. Helalleşme sıradan bir davet değildir. Helalleşme birebir vakitte oturup düşünmek demektir. Oturup düşüneceğiz niçin arbede ediyoruz? Hangi münasebetle hengame ediyoruz? Haydi hengame ettik, bari barışmasını bilelim. Şayet biz bunu yapabilirsek bu memlekete huzuru getirmiş oluruz, birlikteliği getirmiş oluruz. Evet kusurumuz var. Tekraren tabir ettim. Evet yanlışımız da var. Yanılgı, beşere mahsus bir kavramdır aslında. Hepimizin kusuru olabilir. Bütün sıkıntı tıpkı yanılgıyı tekrar etmemektir. Birebir yanlışı sürdürmemektir. Bunu yaptığımız vakit sorunu büyük ölçüde çözmüş oluruz.
“HELALLEŞME BİREBİR VAKİTTE GEÇMİŞTEKİ YARALARI SARMAK DEMEKTİR”
Helalleşmek birebir vakitte barışmak demektir. Ayrıştığımız bireyle barışmak demektir. Oturup konuşmak demektir. Birebir sofraya oturmak demektir. Birebir yemeğe kaşık sallamak demektir. Sofraya otururken dua etmek, demektir. Helalleşme budur. Helalleşme tıpkı vakitte geçmişteki yaraları sarmak demektir. Yaralar var politikler onu kaşıyorlar nasıl kanatırız diye, o yaraları. Olmaz efendim, o yaraların kapanması lazım. Geleceğe bakmamız lazım. Geçmişteki acılardan ders çıkarıp, tıpkı acıların gelecekte yaşanmaması demektir, helalleşme budur. Biz bunu yapmak istiyoruz. Bu olmalı zati, bu olmadığı takdirde dirliği, beraberliği, birlikteliği sağlayamayız. Bunu yapmamız lazım.
“TÜRK SİYASET TARİHİ AÇISINDAN BÜYÜK BİR EHEMMİYETİ VAR BU BULUŞMANIN”
Bizim açımızdan son derece kıymetli bir hareket, çok değerli bir hareket. Oturup konuşmak, dinlemek bize bakıp yeri geldiğinde sağlıklı ve dengeli tenkitler yapmak bizim açımızdan son derece pahalıdır. Bu buluşmanın büyük bir değeri var. Yalnızca bizim açımızdan değil. Türk siyaset tarihi açısından büyük bir değeri var bu buluşmanın. Artık birlikte olmalıyız, birlikte olmalıyız. Farklı düşünebilir miyiz? Elbette farklı düşüneceğiz. Farklılıklar elbette olabilir. Farklı niyetler, görüşler olabilir lakin bunlar hengame nedeni olmamalı, niçin arbede ediyoruz? Bunları aşmasını bilmeliyiz. 21. yüzyılda artık siyaset kurumu bunları aşmak zorunda ve biz bunları aşacağız.
“SİYASETİN DE SAMİMİ TABANDA YÜRÜMESİNİ İSTERİM”
Erdemli bir hareket tıpkı vakitte bugün buraya gelişiniz. Niyetlerinizi açıkça tabir edişiniz, yeri geldiğinde bize yönelik tenkitleri de yapmanız faziletli bir harekettir, insani bir harekettir. Gelecek tasası duymayalım niyet hareketidir bu hareket birebir vakitte. Bu hareket tıpkı vakitte siyaset kurumuna ders veren bir harekettir. O açıdan buraya gelişiniz, oturup konuşmanız, fikirlerinizi tabir etmeniz, yeri geldiğinde de bizim samimiyetimizi test etmeniz. Ben samimi bir beşerim, içimde ne varsa dışımda da o vardır. Siyasetin de samimi yerde yürümesini isterim. Bu türlü olmadığı takdirde memleketi huzura kavuşturamayız. Bunu yapmak zorundayız, birlikte yapmak zorundayız.
Ama birebir emeli güdüyorsak. Yani bir arada yaşamayı, yani birlikte yaşamayı, yani her konutta huzurun olmasını, yani her meskende rahmetin olmasını, yani sokaklarda, caddelerde bayan erkek, yaşlı genç birlikte gezmeyi, en azından tanımadığımız bir beşere bile selam vermeyi, nasılsın demeyi, parkta oturduğumuz vakit en azından yüzümüze karşı göz göze bakmayı bilmeliyiz, görmeliyiz.
Yetiştiğim Anadolu bu türlü bir Anadolu’ydu. Çocukluğum bu türlü bir ortamda geçti. Ortaokul öğrencisiyken köylere giderdik. Köylerde ortaokul öğrencilerine sofra kurulurdu. Bingöl’ün Genç ilçesinin köylerine giderdik. Artık o kadar yabancılaştık ki birbirimizle neredeyse hiç selamlaşmayacağız, hiç konuşmayacağız.
“ARTIK ÖN YARGILARIMIZDAN DA KURTULMAK ZORUNDAYIZ”
Dış görünüşümüzü temel aldık ve birbirimize o temelden bakıyoruz. O temelden ön yargılarımızın esiri olarak gidiyoruz. Artık ön yargılarımızdan da kurtulmak zorundayız. Bu tıpkı vakitte bir vatanseverliktir. Vatanımızı seviyoruz, ülkemizi seviyoruz, bayrağımızı seviyoruz, insanımızı seviyoruz pekala bu hengame ne o vakit? Helalleşme birebir vakitte sevgiyi büyütmektir. Sevgiyi, dostluğu, kardeşliği büyütmek zorundayız. Kucaklaşmalıyız. Hiç tanımadığımız bir insan, kapı komşumuz diyelim; hiç selamlaşmadık bile… Lakin bir acı olduğunda onun acısını paylaşmalıyız. Ortaklaşmalıyız acıda, sevinçte de ortaklaşmalıyız. Helalleşme tıpkı vakitte bu ortaklaşmayı büyütmek demektir. Bunu yapmak zorundayız.
“İNSANLARI KANILARINDAN DOLAYI MAHPUSA ATAMAZSINIZ”
Ben bu ülkede şayet kuru ekmek hengamesini bitiremiyorsam niçin siyaset yapıyorum? Her konutta huzurun olması için çaba etmiyorsam niçin siyaset yapıyorum? Şayet toplumun her kısmıyla oy versin yahut vermesin helalleşme bir oy isteme değildir. Helalleşme yaşanan derin acılardan ders çıkarıp, gelecekte bu türlü bir acının yaşanmama davetidir birebir vakitte. Yetmedi mi çektiğimiz acılar? Yetmedi mi yaptığımız hengameler. Bir devir sağ sol birbirini öldürdü. Bir devir öbürleri birbirini öldürdü. Pırlanta üzere evlatlarımızı kaybettik. Hapishanelerinde şayet fikrinden dolayı beşerler mahpusa atılıyorsa bu gerçek değildir. Benim üzere düşünmek zorunda değil beşerler ancak insanları kanılarından dolayı mahpusa atamazsınız. Yazıktır günahtır. Bunların dışına çıkmalıyız artık farklı bir yere gelmeliyiz.
“BU ÜLKEYE HUZURU, BU ÜLKEYE RAHMETİ, BU ÜLKEYE RAHMETİ GETİRECEĞİZ”
Gönlümü sizlere açtığımı bilmenizi isterim, yüreğimi sizlere açtığımı bilmenizi isterim. Helallik, evet hakkım size helal olsun. Bu mevzuda en ufak bir tasanız olmasın. Kin ve kibir benim kitabımda yoktur. Beni beğenmeyene de ben hürmet duymak zorundayım. Benim söylediğime inanmayana da ben hürmet duymak zorundayım. Lakin bilmenizi isterim bizim helalleşmeye gereksinimimiz var. Biz bunu inşallah yapacağız, birlikte yapacağız. Karşı çıkanlara karşın yapacağız. Bu ülkeye huzuru, bu ülkeye rahmeti, bu ülkeye sevgiyi getireceğiz. Dediğim üzere benim hakkım sizlere helal olsun.”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının akabinde, toplantı basına kapalı olarak devam etti.