Kelle Paça Tüketmek Kolajen Üretimini Artırır mı?


Vücudun en önemli yapı taşlarından biri olan kolajenin, ortalama 25 yaşından itibaren her yıl yaklaşık yüzde 1’inin kaybedildiğini belirten Dr. Elif Pahsa bu kaybı yerine koymak için, kelle paça çorbası tüketmenin yeterli olmadığını anlattı.

Sağlıklı genç bir cilt, sağlıklı bir kemik ve eklem yapısı için önem taşıyan kolajen, bağırsak duvarı başta olmak üzere, sağlıklı damar yapısı, sağlıklı organ ve bağ dokularının oluşturulmasına ve desteklenmesine yardımcı olan yapısal bir proteindir. Bu nedenle günlük olarak vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kolajen ihtiyacının karşılanması gerekiyor. 

Daha az kırışık ve sıkı bir görünüm için, bedene ne kadar erken yatırım yapılırsa o kadar iyi sonuçlar alınacağını belirten Dr. Elif Pahsa; “Kolajen takviyesiyle ilgili, özellikle gıda ürünlerinden kolajen ihtiyacının karşılanıp karşılanamayacağı yönünde birbirinden farklı söylemlerle karşılaşıyoruz. Evet, kemik suyu, kelle paça, işkembe gibi yiyeceklerin içerisinde kolajen miktarı yüksek ancak bağırsaklardan yeterli düzeyde emilemezler” dedi. 

“Bu gıdaları her gün yemek mümkün olmuyor. Öte yandan işkembenin temizliğinden de emin olmak gerekiyor” diye sözlerine devam eden Pahsa; “Ayrıca kemikteki kolajen ve iliğin açığa çıkabilmesi için kısık ateşte minimum 10 saat pişirilmesi gerekiyor. Böyle bir vaktimiz olamayacağı için vücuttaki kolajenin tazelenmesi noktasında bu tür yiyecekler yeterli olmuyor. Bu noktada günlük olarak kolajen takviyesi almak gerekiyor. Ancak bu ürünleri seçerken de nelere dikkat etmemiz gerektiği önemli bir konu” dedi. 

Klinik Referanslar Çok Önemli

“Tüketiciler en etkili ve doğru kolajen takviyesini seçerken öncelikli olarak klinik çalışmalarca etkinliğinin ispatlanmasına dikkat etmeli” vurgusunu yapan Pahsa; “İçeriğindeki kolajen molekülünün ağırlığı, diğer destekleyici vitamin, mineral komplekslerinin formu, şeker içermemesi, içiminin kolay olması ve etkiye yönelik farklı seçeneklere sahip olmasına dikkat edilmeli. Ayrıca kolajen peptitlerin etkinliğini belirleyen kriterlerden biri de dalton ağırlığıdır. Dalton ağırlığı 4000 dalton altında olmalıdır, hatta en ideali 2000 dalton olmasıdır. Kolajen molekülü ne kadar küçükse, etkinliği o kadar fazla demektir.” 

Balık Kolajenindeki Ağır Metal Riski

Pahsa, balık proteini kaynaklarının ağır metal riski taşıdığına dikkat çekerek şunları söyledi:  “Balık kaynaklarında, kolajen üretiminde çok kritik rol oynayan 3 amino asit olan glisin, prolin ve hidroksiprolin daha düşük seviyede olduğu için biyoyararlanım daha düşüktür. Bundan dolayı Verisol ve Fortigel gibi patentli, sığır kolajeni içeren vücut için yararlılığı kanıtlanmış biyoaktif hidrolize kolajen peptitleri tercih edilmeli ve ambalaj üzerindeki ibarelere dikkat edilmelidir.” 

Şeker İlaveli Ürünlere Dikkat!

Kolajen ürünlerini içilebilir hale getirmek için tadını şeker ile düzeltmeye çalışmak tercih edilebilmektedir. Ancak şeker tüketimi vücutta birçok metabolik hastalığın oluşmasına ve artmasına neden olabileceğinden kesinlikle önermiyoruz. Aromalı ürünlerin lezzetini artırmak için pek çok marka tatlandırıcı kullandığını belirten Pahsa; “Zararı araştırmalarla ispatlanmış aspartam, sukraloz, asesülfam-K gibi tatlandırıcılar içermeyen ürünlere yönlenin. Stevia ile tatlandırılmış ya da tatlandırıcı içermeyen ürünleri tercih edebilirsiniz. Son olarak, vücudun kolajen sentezini artırması için Glutatyon, Hyalüronik asit, Biotin, C Vitamini, Resveratrol gibi diğer içeriklerin de önemi vardır. Cilt sağlığına direkt etkisi olan ya da kolajen sentezine destek olacak zengin formüle sahip ürünleri seçmeye özen gösterin” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir