Kauai kuşunu hatırla doğaya sahip çık

1987 yılında fotoğrafçı David Boynton tarafından son şarkısı kaydedilen Kauai kuşu artık yok. Sesi ise telefon zillerinde ya da zihnimizi dinlendirmek için internetten açtığımız müziklerde sık sık karşımıza çıktığı için çok tanıdık. Sesi bu kadar tanıdık bir kuş türünün en son 1985 yılında Hawaii adalarında görüldüğünü bilmek ise çok hüzünlü. İnternette yaptığım araştırmada bu kuş türünün yok olmasında iklim değişikliği etkili olmuş. Başı, kanatları ve kuyruğu siyah renkte olan Kauai kuşlarının gövdelerini ise kahverengiye dönen parlak tüyler örtermiş. İnsanların bölgeyi keşfiyle doğal dengesi bozulan adada virüslerin artmasıyla birlikte değişen küresel ısınmayla da iklim dengesi değişmiş. Hastalık taşıyan sivrisinekler artan sıcaklıkla birlikte daha yükseklere çıkınca burada kuşlarla etkileşime girerek onlara hastalık taşımış. Bu da Kauai kuşlarının sonları olmuş.

Bu satırları yazarken yakamda Bursa Olgunlaşma Enstitüsü öğrencileri tarafından işlenmiş Kauai kuşunun yer aldığı bir yaka broşu var. Bu kuşun fotoğrafını ise ilk kez geçtiğimiz hafta Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan ve 28 çevre gönüllüsünün ilham veren yazıların yer aldığı “Dünya Ortak Evimiz” kitabının kapağında gördüm. Hikayesini de kitabın tanıtımında ektili bir konuşma yapan Emine Erdoğan’dan dinledim. Erdoğan şöyle diyordu konuşmasında: “Her gün etrafımızda, haberimiz dahi olmadan nice şey yok olup gidiyor. Bazı türler, artık yalnızca bir anı olarak kitap sayfalarında yaşıyor. Ormanlara yerleşen sessizlik, bazı sakinlerinin göçüp gittiğini anlatıyor. Rüzgarlar artık başka diyarlardan hoş kokular değil yıkım taşıyor.”

28 ÇEVRE DOSTU KİTAPTA BULUŞTU

Ülkemizde 1-7 Haziran tarihleri arasında kutlanan Çevre Haftası etkinliklerinden birisi de geçtiğimiz hafta Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşti. Ülkemizden ve dünyadan çevrecilik alanında yaptıkları çevreci girişimleriyle ismi öne çıkan aralarında yazar, sporcu, sanatçı, şef ve uluslararası sivil toplum kuruluşu temsilcisi olan 28 kişinin kaleme aldığı Dünya Ortak Evimiz kitabının tanıtımı yapıldı. Turkuvaz Yayınları arasında çıkan Dünya ortak Evimiz kitabını yayına Sümeyra M. Kılınç hazırladı.

KAUAİ KUŞUNDAN YÜZÜK

Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, çevre gönüllüleri ve üniversitelerden iklim elçisi gençlerin katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bahçesinde yapılan “Dünya Ortak Evimiz” kitabının tanıtımı programında çevreyle ilgili duyarlılık mesajları paylaşıldı. Program aynı zamanda sanatçı Deniz Sağdıç’ın “Sıfır Noktası” isimli çok özel bir sergisine de ev sahipliği yaptı. Sanatçı Sağdıç, Emine Erdoğan ve Bakan Kurum’a atıklardan yaptığı portre sergisini gezdirirken bir sürpriz yaptı ve kot (denim) kumaş atıklarıyla yaptığı Emine Erdoğan portresini takdim etti. Eserin üzerindeki örtüyü kaldıran Emine Erdoğan, kendi portresini görünce şaşkınlığını gizleyemedi ve eseri çok beğendiğini dile getirdi. Programda Emine Erdoğan’ın parmağında nesli tükenen Kauai kuşu figürlü yüzüğün bulunması da dikkat çekiciydi. Öğrendiğimize göre kuş figürü yaka broşu olarak Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından yapılmış. Erdoğan ise bu yaka iğnesinden kendisine yüzük yapmış. Emine Erdoğan, nesli tükenen kuşun hikayesini anlatırken ağlamamak için kendini zor tuttuğunu söyledi ve ekledi: “Konuşma metni üzerine çalışırken gözyaşlarımı tutamadım.” Program kapsamında oluşturulan serbest kürsü standında iklim elçileri, hazırlanan yeşil deftere görüşlerini yazdı. Emine Erdoğan, sohbet ettiği iklim elçilerinin projelerini ve taleplerini dinledi.

SIFIR NOKTASI TIRLA DOLAŞACAK

lKarton, plastik, aliminyum, plastik su şişesi kapakları gibi birbirinden atıkları bir araya getirerek insan portreleri oluşturan sanatçı Deniz Sağdıç, 20 yıllık sanat yaşamının son 10 yılını sıfır atık ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık artırıcı çalışmalara adamış bir isim. Dünyanın farklı yerlerinde sergi açan Sağdıç’ın Sıfır Noktası sergisi ise önce Millet Kütüphanesi’nde sergilenecek daha sonra ise bir tırla tüm ülkeyi dolaşacak. Öte yandan kitabın tanıtım programına katılan müzik grubu Samida da ise Gürcüce şarkılar söyledi.

ANNEME VE KENDİME KIYAFET DİKERDİM

Kitapta Ağacın Hikayesi Böyle Bitmesin başlıklı bir yazı kaleme alan Emine Erdoğan çevre ve doğaya saygının tohumlarının çocukluğunda atıldığını dile getiriyor. Okul defterlerinin renkli ciltlerle kaplanıp bir sonraki yıl sınıfı küçüklere vermenin o yıllarda adet olduğunu hatırlatan Erdoğan, sokakta hurdacıların sesinin yükseldiğini ve eşyanın elden ele takasla geçerek geri dönüşümle yeni ürünlere dönüştüğünü söylüyor. Dikiş dikmeyi seven ve kendi kıyafetlerini kendisinin tasarlayıp diktiğini dile getiren Erdoğan, kumaşçılardan özellikle parça kumaşları alarak hem kendisine hem de annesine kıyafetler diktiğini dile getiriyor ve ekliyor: “ Bilinçli tüketim, giyimden gıdaya, oyuncaktan dayanıklı eşyaya kadar her ürünün yeniden kullanılır hale getirilmesi, israftan kaçınma, soframızı paylaşma gibi nice davranış ve aile terbiyesi içinde kendiliğinden kazanılan bir değerler bütünüydü.”

TAYYİP BEYİN MÜCADELESİNİ UNUTAMAM

lPeygamber Efendimizin “akarsu kenarında dahi olsanız, suyu israf etmeyin” hadisini hatırlatan Erdoğan, doğal kaynakları kullanırken bu kutsal sözün kulağımıza küpe olması gerektiğinin altını önemle çiziyor. Aileden öğrendiği değerleri evlendiğinde kendi ailesine de taşıdığını ifade eden Erdoğan, “Şükür ki bu bakış açısı kendi sınırlarımız içinde sıkışıp kalmadı” diyor. Erdoğan eşi Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde hem başbakanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı dönemde çevre ve doğayla dost pek çok projeyi hayata geçirdiklerini dile getiriyor. Erdoğan’ın belediye başkanı seçildiği ilk yıllarda İstanbul’un çöp dağları içinde olduğunu, çöp dağlarında açığa çıkan metan gazı patlaması sonucu yaşanan can kayıplarına, pis kokulu Haliç günlerine de değinen Emine Erdoğan yazısında “Tayyip Bey’in o dönem mücadelesini asla unutmam. Tüm şehir temizlendi. Sokaklardaki çöpler toplanmakla kalmadı, şehre Avrupa standartlarında bir atık ayrıştırma tesisi kazandırdı” diyor ve bir zamanlar çöp dağlarının olduğu alanların park ve bahçelere çevrilerek bitki ve çiçeklerin yetiştirildiğini bir kez daha hatırlatıyor.

KONUTTAN ÇIKAN PROJE

Erdoğan’ın 2014’te Cumhurbaşkanlığı konutuna taşındıklarında burada atıkların ayrıştırılıp geri dönüşüme kazandırıldığı bir sistem kurduklarını dile getiren Erdoğan, çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınla bu dönemde yollarının kesiştiğini Sıfır Atık projesinin de bu dönem de ortaya çıktığını anlatıyor kitaptaki yazısında. Sıfır Atık projesi çerçevesinde yurt dışı gezilerinde sık sık bilgi alışverişlerinde de bulunduğunun altını çizen Erdoğan, bu projeyle alınan uluslararası ödüllere de dikkat çekiyor. Çevre konusunda duyarlı olmanın her vatandaşın görevi olduğunu hatırlatan Erdoğan, dünyanın oksijen deposu olan denizlerin yüzde 80 kirliliğinin karalardan kaynaklandığını belirtiyor. “Salda Gölü temizliği ve korunması çalışmalarının kısa sürede güzel sonuçlar verdiğini ve çevresinde nesli tehlike altındaki memeli türlerinin yeniden ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, bu çalışmanın genişletilerek uluslararası boyuta taşındığını da dile getiriyor ve ekliyor: “Elbette küresel bir meselenin çözümünde yalnızca ülke içinde gösterilen gayret yeterli olmuyor” Daha adil bir dünya için küresel iklim sorunu için ülkelerin ortak hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptığımız halde dünyayı en çok kirleten ülkelerin bu konuda yeterli gönüllü olmadığının da altını önemle çiziyor.

ŞEMSA DENİZSEL (yemek şef)

İyi malzeme öncelikle mevsimseldir

-Çevre ve doğa duyarlılığı aileden kazanılacak bir kültürdür. Eğitim önce evde başlar.

-Ben bir aşçıyım benim için öncelik malzemedir. İyi malzemen varsa iyi yemek vardır. İyi malzeme öncelikle mevsimseldir, tohumundan hasadına yerlidir. Dünyanın öbür ucundan gelmiş kuşkonmaz mutfakta malzeme olmamalıdır.

-Dünya kaynaklarının ve okolojik sistemin tehdit altında olduğu zamanımızda organik pazardan alışveriş yapmakla olmuyor. Satın alınanlar çöpe atılıyorsa organik pazardan alışveriş etmenin hiçbir önemi yok.

ASLI PASİNLİ ( WWF Türkiye Genel Müdürü)

İklim krizi için büyük endişe duyuyorum

-Çocuklarımızın geleceği için hem bireysel hem kurumsal olarak eleme taşın altına koyduğum, çabaladığım için her akşam huzurla uyuyorum; ama her sabah endişe ile uyanıyorum. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en karmaşık ve en bayak sorun olan iklim krizi ile ilgili büyük endişe duyuyorum.

DENİZ ATAÇ (Tema Vakfı Başkanı)

Çocuklar doğadan kopuk büyüyor

-Ne yazık ki çocuklarımızın büyük çoğunluğu doğadan kopuk ortamlarla büyümektedir. Doğa ile küçük yaşta ilişki kurmayan bir çocuğun doğanın çalışma prensiplerini bilmesi, sınırlarını anlaması ve büyüdüğünde doğaya uyumlu bir yaşam kurması beklenemez. İşte bu nedenle erken yaşta başlayarak doğa eğitimlerinin okullarda verilmesini çok önemsiyor ve bu amaç için canla başla çalışıyoruz.

NİL KARAİBRAHİMGİL

İnsanın şifası doğada anladım

-Özellikle son iki yılda insanın şifasının doğada olduğunu anladım. Bir canlının yükselip inan karnındaki nefesini, ağaçların saldıkları fitonsitin iyileştiren etkisini hissettim. Japonların orman banyosu dedikleri şeyin ne olduğunu anladım. Her şeye iyi gelen şehirlerin parklarında, bahçelerinde, deniz kenarlarında buluşmaya çalıştığımız doğa.
-dünya evler, avm’ler, gökdelenler değil. Dünya ağaçlar, denizler bitkilerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir