Karar gazetesi muharriri Ahmet Taşgetiren, sansür maddesine ait olarak “29. husus, büsbütün keyfi bir yargılamanın kapısını açıyor. Bir haberin – farklı ortamlarda paylaşılan bir bilginin tasa, kaygı yahut panik yaratmak gayesiyle yayınlandığına, üstelik ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu tertibi ve genel sıhhati ile ilgili bilginin gerçeğe ters ve kamu barışını bozmaya elverişli olduğuna kim karar verecek?” değerlendirmesini yaptı.
Taşgetiren yazısında, “Buradaki keyfiliğin görülmemesi mümkün değil. İktidar cenahı, buradaki çarpıklığı anlamakta zorlanıyorsa, bir an kendilerini muhalefette görmelerini ve ortaya koydukları rastgele bir sav karşısında bu türlü bir suçlama ile karşı karşıya kaldıklarını tahayyül etmelerini tavsiye ederim. Yok mu o denli bir ihtimal? Hiç muhalefete geçmeyecekler mi, bugün diğerlerine karşı güdümlü hareket eden yargı süreci kendilerine karşı hiç uygulanmayacak mı? Bunun için bu türlü keyfi yorumlara açık yasal düzenlemeler devreye sokulmayacak mı?” sözünü kullandı.
Taşgetiren şunları kaydetti:
“Bile bile yanlış yapıyorlar. Bu türlü durumlarda iktidar cenahının el kaldırma – indirme işini küme liderlerinin haline bakarak yaptığının itirafları bulunuyor. Fakat çarpık işler bunlar. Niçin yapıyorlar bunu? Ayıplı bir işi “iç – dış güvenlik, kamu tertibi, genel sağlık” muhafazası altına almak için. Bu çok açık. Ayıplı işler çok, toplum önünde savunulamıyor, hiç olmazsa bilginin yayılmasını önleyelim. Hesap bu. Meğer Medyanın yüzde 80’i denetim altında, Cumhurbaşkanı konuştuğunda 10 kanal birden canlı veriyor, İrtibat Başkanlığı bünyesinde ve her vilayette başka bir dezenformasyonla çaba bilirimi var, bu güce karşın, palavra yanlış bir haberin “yatsıya kadar bile” ömrü olabilir mi?”