Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, Trabzon’da; “Sayın Erdoğan’a bir kere daha hatırlatacağım. 2010 yılına kadar, bilhassa de birinci 5- 6 yılda yaptığı konuşmaları yardımcılarından istesin. Bir Cumhurbaşkanı’nın iki devirden daha fazla seçilmemesi üzere konular… Maalesef bugün gündemde bile değil üçüncü değil, dördüncüyü bile dilek eder hale geldi” dedi
Karamollaoğlu, iki günlük bir program kapsamında; Trabzon’a geldi. Karamollaoğlu, bugün düzenlediği basın toplantısı ile gündemi kıymetlendirdi. Karamollaoğlu, burada şu konuşmayı yaptı:
“Türkiye’de maalesef kendi sorunlarını çözemeyen ülke pozisyonuna geriledi”
“Sık sık yapılmaması icap eden bir mevzuyu Tayyip Beyefendi gündemine aldı ve seçim kanununu değiştirdi. Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki üzere seçimlerle oynanmaz. Bunlar seçim heyetlerine atanacak yargıçlar, bilmem ittifaklar kurulduğu taktirde uyulacak esaslar. Çorbaya döndü iş, bir kör dövüşü var. Bu da giderek ülke sorunlarını çözemediği için kendisine bir çıkış yolu arayan partilerin izlediği yoldur. ‘Acaba ben seçimlere müdahale ederek bir şeyler yapabilir miyim?’
Herkes mutluydu. Seçime müdahale etme imkanı olan 3 bakanlık değişirdi. İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı, Adalet Bakanı. Başlangıçta bu önemli tutuldu. Sonradan gevşedi. Bakanlar, kendi müsteşarları; bakanlardan sonra onların yerine vekalet eder oldu. İş gevşemiş oldu. Bunlar önemli yaklaşımlar değil. İnsanı üzüyor. Biz 3. sınıf bir ülke değiliz, olmamalıyız. Lakin bu da bir gerçek. Maalesef bu kaidelerle karşı karşıyayız. Bunlar değişti de Türkiye ne oldu? Türkiye’de maalesef kendi sorunlarını çözemeyen ülke pozisyonuna geriledi. Neden oldu?
“Bir ülkede kurallar yatırıma ve iş hayatına yönelik oluşturulmaz inanç olmazsa o ülkede yatırım olmaz”
Biz Tayyip Beyefendi ile geçmişte uzun yıllar birlikte çalıştık. Parti teşkilatlarında birlikte olduk. Birlikte Belediye Başkanlığı yaptık. Bir birimizle yardımlaştık, fikir alışverişinde bulunduk. Sonunda bir karar verdi, ‘Ben artık Ulusal Görüşçü değilim, Ulusal Görüşçü gömleğini çıkardım’ dedi. Kendisine öbür bir gömlek giydirdiler Amerika’da. Ondan sonra da maalesef Amerika’nın ve güçlü ülkelerin Siyonizm’in güdümüne girdi. Istırap verici. O gün telaffuzlarını ben Sayın Erdoğan’a burada bir kez daha hatırlatacağım. 2010 yılına kadar neredeyse yaptığı konuşmalarını, bilhassa de birinci 5- 6 yılda yaptığı konuşmaları yardımcılarından istesin. Kendisine onu bir sefer dinletsinler.
Bir Cumhurbaşkanı’nın iki devirden daha fazla seçilmemesi üzere bahisler, maalesef bugün gündemde bile değil üçüncü değil, dördüncüyü bile istek eder hale geldi. Ülke sorunları de çözülemiyor. Neden çözülemediğini kendisi çok yeterli söz etmişti. ‘3 Y’ diye bir kavram vardı. ‘3 Y’ bizim talep ettiğimiz konu haline geldi. Yolsuzluklar, yokluklar ve yasaklar kalkmalı bu ülkede. Öbür türlü iktisadımızı düzeltemeyiz. İktisat yalnızca mali işlerle ilgili bir bahis değildir. Bir ülkede kurallar yatırıma ve iş hayatına yönelik oluşturulmaz inanç olmazsa o ülkede yatırım olmaz, o vakit o ülkede sorunlar çözülemez o vakit o ülke kalkınamaz, o ülkede huzur olmaz.
“Siyasiler birbirlerinin yalnızca rakibidir”
Sık sık tekrarladığım bir mevzuyu bir sefer daha tekrarlayacağım. Politikler birbirlerinin düşmanı hatta hasmı bile değildir yalnızca rakibidir. Bir rakip kazandığı vakit oburu onu tebrik eder. Hasmı üzere, düşmanı üzere müdahale etmez. Maalesef dorukta meydana gelen bu hasımlık tabana da yansımaya başladı. Bu sefer beşerler birbirlerine karşı farklı bir hal sergilemeye başladılar. Bu huzuru bozar tabiatıyla bozar. Onun için hakikatten bu içinden geçtiğimiz devri çok ancak çok üzücü buluyorum. Geçmişte buna emsal devirler geldi geçti, lakin o devirde yapılan kusurlar insanların zihinlerinde kaldı. Yanılgıyı yapanlar daima maalesef daha sonra hayırla yad edilmez hale geldiler.
Biz son vakitlerde bu sorunları aşabilmek için partiler ortasında bir ortaya gelme gereksinimi duyduk. Zati geçen seçime giderken ittifak yapılmadan seçime girmek partileri daha zayıf kılıyordu. Ancak artık onu da değiştirdiler. Zira bu kendilerinden çok diğerlerine fayda diye düşündükleri için. Lakin artık yapılan hazırlıklar, tahminen de bunun kendilerine de ziyan vereceği ihtimalini düşündükleri için, tekrar mevzuyu ele alıyorlarmış intibaı var. Yalnızca bir intiba lakin bugün için sayın Erdoğan’ın sözüyle seçime vaktinde gidilecek. Sayın Erdoğan’ın tabirini de söyleyeyim ne manaya geldiğini bundan evvel tabir etmiştim gerçi ‘Seçim vaktinde yapılacak’ dedi. Gerisinden da kendisi farklı vakitlerde da olsa ‘ben adayım’ dedi zorladı. Muhalefetten bir aday belirlemesi olmayınca ‘ben adayım’ dedi.
“Hakimler bile çıkıp bu unsur uygulanamaz diyemez”
Anayasaya nazaran, Sayın Erdoğan kendisi üçüncü sefer aday olamaz. Bazen diyorlar, ‘anayasayı sanki süreksiz olarak askıya alır mı?’ Alamaz. Anayasa, anayasadır. ‘Tayyip beyefendisi gözü kapalı, vefatına desteklerim’ diyen yargıçlar bile çıkıp, ‘Bu husus uygulanamaz’ diyemez. Bunu Tayyip Beyefendi de biliyor. Niçin dedi bunu? Aslında Sayın Erdoğan, bu talebi Meclis’e yaptı. ‘Ben aday adayıyım’ demedi, ‘adayım’ dedi. Yani beni aday gösterin, ben talibim bu makama. Meclis toplanır, çoğunluk Sayın Erdoğan’ın aday olmasına karar verirse. Ondan evvel, erken seçim kararı alınması lazım. Bu anayasada belirtilmemiş. 15 gün evvel bile olsa bu erken seçim kararı olur. Meclis kendini yetkilendirmiş olur, Erdoğan’ı da aday gösterebilir.
“İdam cezası verilmesi kanaatindeyiz”
Ne olursa olsun, cinayetlerde idam cezası koruma edilmeliydi. Yani, kazara meydana gelen bir mevt hadisesi olabilir. Emsal hadiselerde ihmalden vs. Bir şahsa idam cezası verilmemeli. Lakin taammüden işlenmiş bir cinayet, hele de bayanlara karşı olan ki hepimizi en çok yaralıyor. Planlıyor, gidiyor, eski karısını, sözlüsünü vahşice katlediyor. Tamam 25 yıl verdik, git mahpusa 10 yıl geçtikten sonra güzel halden hürsün. Adama deniyor ki git bir cinayet daha işle. Biz bu biçimde işlenen yabanî cinayetlere kesinlikle idam cezası verilmesi kanaatindeyiz.” (ANKA)