Kaftancıoğlu’nu Erdoğan kurtardı

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında Yargıtay 3. Dairesi’nin beş ayrı suçlamadan verilen mahkumiyet kararının üçünü onamasıyla dört yıl 11 ay 20 günlük hapis cezası kesinleşmişti. Kaftancıoğlu, 31 Mayıs’ta infaz işlemleri için götürüldüğü Silivri Cezaevi’nden denetimli serbestlikle çıkmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bunun üzerine geçtiğimiz günlerde Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliğini düşürdü.
Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, ‘Kaftancıoğlu’nu, Erdoğan kararı kurtardı ‘ başlıklı yazısında Anayasa Mahkemesi’nin, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesiyle ilgili 2015 yılında verdiği bir iptal kararı gereği, infaz süresinde parti üyeliğinin etkilenmediğini söyledi.
“Aynı madde uyarınca infaz süresince siyasi parti organlarında görev yasağı söz konusu. Ama verilen ceza, görevin kendiliğinden düşmesine yol açmıyor” diyen Öztürk şöyle devam etti:
“Burada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’ye süre vererek yasaya aykırılığın giderilmesini isteyebiliyor. Bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na (AYM) başvurarak, aykırılığın giderilmesi amacıyla Siyasi Partiler Yasası’nın 104/2 nci maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesini istemesi gerekiyor.
Yasa uyarınca, ihtar konusunun düzeltilmesi için partiye 6 ay süre tanınıyor. İhtar kararına uymamanın yaptırımı, Anayasa Mahkemesi tarafından 2009 yılında iptal edildi ve yerine bir düzenleme yapılmadı. O yüzden ihtar kararına uymamanın herhangi bir yaptırımı bulunmuyor.

SİYASİ PARTİLER YASASI YÖNÜNDEN

Siyasi Partiler Yasası (SPY) uyarınca, beş yıldan fazla kasıtlı suçlardan mahkumiyet hali, parti üyeliğine engel. Kaftancıoğlu’nun mahkumiyeti beş yılın altında. Eski TCY’nın Cumhurbaşkanına hakaret ve devleti aşağılamakla ilgili 158 ve 159’uncu, yeni TCY’nın bu konudaki 299 ve 301 inci maddelerinden mahkumiyet halinde ceza süresine bakılmaksızın, bu ceza parti üyeliğine engel.
Devam eden parti üyeliği ve bu üyeliğe de bağlı yöneticilik yapılabilir mi? Burada yine Başsavcılığın, CHP’ye süre vererek aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Bu aşamadan sonra doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurarak, bu aykırılığın giderilmesi konusunda Siyasi Partiler Yasası’nın 104/2 nci maddesi uyarınca ihtar kararı verilmesini istemesi gerekiyor.
Yasa uyarınca ihtar kararı ile partiye 6 aylık bir süre tanınmış oluyor. İhtar kararına uymamanın yaptırımı, Anayasa Mahkemesince 2009 yılında iptal edildi ve bunun yerine bir düzenleme yapılmadığı için, ihtar kararına uymamanın yaptırımı bulunmuyor.”

“ERDOĞAN HAKKINDA VERİLEN KARAR KAFTANCIOĞLU’NU KURTARIYOR”

Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu da, başsavcılığın ihtar kararı verilmesi için konuyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıması gerekirken kendisini karar merci yerine koyup işlem yapmasının bütünüyle hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Öztürk’e yaptığı açıklamada Kaftancıoğlu’nun üyeliğinin düşürülmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AYM’ye başvurması gerektiğini dile getiren Eminağaoğlu, şöyle devam etti:
“Erdoğan hakkında 2001 yılında yaşanan aynı konudaki hukuka aykırılıkta, Erdoğan’ın parti kurucu üyeliği ve kurucu genel başkanlığı, Başsavcılık tarafından düşürülmemiş, konu Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Anayasa Mahkemesi de ‘Bu konuda Başsavcılık görevlidir, ben görevli değilim’ demeden ve dosyayı iade etmeden, kendini görevli görerek, 2001/8 sayılı ihtar kararını vermişti. Aksi halde o zaman Başsavcılık konuyu AYM’ye taşımadan, Erdoğan’ın kurucu üyeliğini ve kurucu genel başkanlığını düşürme yoluna giderdi. Kurucu üyelik ile üyelik arasında hukuken fark bulunmuyor. Başsavcılık işlemi, idaridir. Bu işlemin yokluğu gerekçe gösterilip idare mahkemesine iptal davası açılması da mümkün.”
Öztürk, yazısının sonuna “Erdoğan’la ilgili karar verilememesi, bir yerde Kaftancıoğlu’na da yaramış oldu. Bu durumda Kaftancıoğlu’nun il başkanlığı görevini yürütmesinde bir engel bulunmadığı gibi parti üyeliği de düşmüyor” notunu düştü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir