Alanyaspor’un kendi yarı alanından pas yaparak çıkmaya çalışması ve Fenerbahçe’nin ön alan presi iki kadronun bu maçtaki parolasıydı. Alanyaspor baskıdan kurtulduktan sonra, orta alana kadar çıkan Fenerbahçe savunmasının ardına atılan toplarla birkaç baht buldu.
Üçlüden dörtlüye dönen Fenerbahçe savunması ofsayt çizgisini yanlışsız kurgulama konusunda bazen zahmet yaşasa da, çoğunlukla ön alan presinde rakibini bozduğu için rakibine üstünlük sağlamayı bildi. Fenerbahçe alan daraltmayı o kadar başarılı yaptı ki, Alanyaspor için ‘Kadıköy hapishanesi’ne dönen alanda Jesus’un öğrencileri ne istiyorsa o oldu.
Erken gelen goller ve dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe’nin Alanyaspor’u sindiren baskısı, oyunun denetimini büsbütün Fenerbahçe’ye geçirdi. Crespo ve Arao’nun kusursuz presi, hatta vakit zaman Gustavo Henrique’nin bile rakip sahanın ortalarına kadar gelip kurduğu baskı, Alanyasporlu oyuncuların pas verirken ayaklarının titremesine neden oldu.
Böyle rotasyonlu bir takımın her maç performansını üste taşıması Jorge Jesus’un başarısı. Bu kadar kalabalık kadroyu, hem oynatmak istediği oyuna hem de ideolojisine adapte etmeyi başarıp sonuç almak, fakat Jesus üzere bir hocanın altından kalkabileceği bir durum. Misal bir şeyi Vitor Pereira da yapmak istemişti. Lakin saha içi ve dışı bağlantısı düzgün kuramayınca işler sarpa sardı.
Atılan 5 golün birini kaydeden ve iki adedine de rakip alanda kaptığı toplarla imzasını atan Miguel Crespo, tartışmasız maçın adamıydı. Bazen savunma önünde gereksiz top kayıpları yapsa da, oyunun olduğu her yerde onu görmek mümkündü.
Alican Özcan