İYİ Parti Bursa Vilayet Başkanlığı’nın Uludağ Alan Başkanlığı kurulmasını öngören ve TBMM Genel Heyeti gündeminde olan kanun teklifini, bugün Ulusal Park kapısı önünde yapmak istediği basın açıklamasıyla protesto etmek istedi. Fakat Güzel Partililerin basın açıklaması jandarma tarafından engellendi.
İYİ Parti Bursa Vilayet Lideri Selçuk Türkoğlu ve jandarma ortasında geçen diyalogda, talimatın Bursa Valiliği tarafından verildiği söylendi.
Uludağ’da tedbir alan güvenlik güçleri partililerin geçişine müsaade vermezken, zincirli-kilitli basın açıklaması jandarmanın kurduğu barikatın önünde yapıldı. Valiliğin yasak kararına reaksiyon gösteren Türkoğlu, “Partilerin basın açıklaması anayasal bir haktır. Bilgi vermemize karşın yasak getirilmesi, kanunla verilmiş bir hakkın engellenmesi demektir” dedi.
‘Oksijen deposu kentin insanları, zehir soluyor’
“Milli Park kapısına geçit vermediniz. Canınız sağ olsun. Lakin bilinsin ki bizler de Bursa’nın en kıymetli kıymeti Uludağ’ımız için kurulan rant zincirine geçit vermeyeceğiz” diyen Türkoğlu, kelamlarında şu tabirlere yer verdi:
“Önce ovasını bitirdiler bu güzelim kentimizin. ‘Yeşil Bursa’ydı ismimiz, betona boğdular, ‘gri Bursa’ oldu. Sonra her kedere deva havasını yok ettiler. Oksijen deposu kentin insanları, zehir solumaya başladı. Nefes almak neredeyse imkansız hale geldi. Akabinde da şifa kaynağı suyunu bitirdiler. Gürül gürül akan çeşmeleriyle ünlü Bursa, şimdilerde kuruyan barajlarıyla anılmaya başlandı.
Hani memleket şairi diyor ya ‘Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim. Akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı. Sana düşman, bana düşman, düşünen beşere düşman. Vatan ki bu insanların konutudur sevgilim, onlar vatana düşman.’
O rant düşkünü, o talancı, o acımasız zihniyetli düşman, hala daha doymak bilmiyor. Yeşilimizi bitirdi, doymadı. Havamızı kirletti, doymadı. Suyumuzu yok etti, yine doymadı. İşte o arsızlar, artık de gözünü çoktan mazide kalan o güzelim tabiatımızın, o harika havamızın, o buz üzere suyumuzun kaynağı Uludağ’ımıza dikti.
‘Bursa bu türlü bir zulüm görmedi’
Bursa’yı parsel parsel satanlar, maalesef artık de ‘Alan Başkanlığı’ ismi altında, yüzde 71’i orman örtüsüyle kaplı, yalnızca Bursa’ya değil, Marmara Bölgesi’nin tamamına hayat veren, ülkemizin en görkemli ömür iksirini, sayısız medeniyetin asırlar uzunluğu ömür kaynağı olan Uludağ’ımızı mahvetmeye cüret ediyorlar.”
Bursa’nın bugüne kadar bu türlü bir zulüm görmediğini söz eden Türkoğlu, Uludağ’da bulunan bin 320 çeşit bitkiye, 32 farklı endemik bitki cinsine ve Uludağ’ın canlı çeşitlerine değindi. Türkoğlu, Uludağ’ın yüzyıllardır bölgenin içme suyu gereksinimini karşıladığını ve kış turizmi açısından ulusal ve memleketler arası manada kıymetli bir merkez olduğunu tabir etti.
Uludağ’ın 1961 yılından beri ulusal park statüsünde olduğunu hatırlatan Türkoğlu, bugün ise büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalındığını söyledi.
Kapadokya örneğini hatırlattı
Hazırlanan kanun teklifine dair görüşlerini söyleyen Türkoğlu, kelamlarına şöyle devam etti:
“Konu ile ilgili olarak hazırladıkları kanun teklifinde bile niyetleri sarih görünmüyor. Mesela Alan Başkanlığı bünyesinde yer alacak kurul ve müşavere heyetinin üyelerinin çoğunluğu, akademik odaların ortak imzasıyla hazırlanan geniş kapsamlı rapora nazaran, son derece yanlış bir yapılanmayı içeriyor. Kamu faydasına kontrol misyonu yaparak hizmet üreten meslek odalarından temsilcilerin bulundurulmaması sahiden çok ancak çok manidar. Yani bu kurulun ya da kuruluşun oluşma biçiminin dahi, Uludağ’ı muhafaza gayesi taşıdığını söylemek çok sıkıntı. Örnek mi? Alın size Kapadokya’nın bugünkü hali. Dünya üzerinde adeta çok farklı bir gezegeni andıran, harika Hoş Atlar Ülkesi’nin yürek burkan manzaralarını gözlerinizin önüne getirin. Ulusal park statüsünden çıkarılmak istenen Uludağ’ın da işte motamot Kapadokya’da olduğu üzere delik deşik hale getirilerek tarumar edilmeyeceğinin garantisi bu teklif metninde yok.
‘Alan Başkanlığı, ömür hakkının hiçe sayılmasıdır’
Bu belirsizlikler altında Uludağ Alan Başkanlığı idaresi demek, Bursa’nın mahallî idare iradesinin bypass edilmesi demektir. Bilimsel yaklaşımların dikkate alınmadığı bir Alan Başkanlığı demek, Bursalılar başta olmak üzere, Marmara Bölgesi’nde yaşayan milyonların, Uludağ üzerindeki hayat hakkı ve hukuklarının hiçe sayılması demektir. Alan Başkanlığı projesinin bu formda hayata geçmesi demek, sayısı muğlak yeni yapılanmalar, zincir oteller vs. demektir. Yeni yapılanmalar demek, yeni yerleşim yerleri, yeni meskun mahaller demektir. Tıpkı vakitte yeni yollar, altyapı tesisleri, otoparklar vs. demektir. Hepsinden değerlisi bütün bunlar, bölgede yeni bir nüfus yoğunluğu demektir. Bununla birlikte, yaz-kış oluşacak ısı yükselmeleri nedeniyle meydana gelecek iklim değişiklikleri demektir. Birebir biçimde, mevcut doğal dokunun, gözümüzün içine baka baka mahvedilmesi demektir. Daha da Türkçesi, kamu ismine kontrol misyonu gören akademik odaların açıkça dışlandığı bir Alan Başkanlığı demek, Uludağ’ın Bursa’dan değil, Ankara’dan yönetilmesi; yani davulun bizde, tokmağın diğerinde olması demektir.
Bütün bu nedenlerle Uludağ’da bu şartlarda bir Alan Başkanlığı kurulmasına biz YETERLİ Parti ve Bursa’da yaşayanlar olarak karşıyız. Karar vericileri uyarıyoruz. Bölgede yaşayan milyonlarca insanın hayat hakkına tecavüz etme gafletine kimse düşmesin. Sakın ola ki bu vebale girmeyin.”