İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr Kemal Memişoğlu, son devirde artış kaydettiği belirtilen Covid hadiseleriyle ilgili son durumu kıymetlendirdi.
Temmuz ayının başından itibaren hadise sayılarında yaşanan artışın bu haftadan itibaren tekrar düşüş gösterdiğini ve Ağustos ortası üzere sönümlenmesinin beklendiğini söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, evvelki piklerle kıyaslandığında hastaneye yatışların çok düşük oranda kaldığını kaydetti.
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Yasaklarla, kısıtlamalarla bunun önüne geçemeyiz. Bu hastalığı bir salgın üzere değil, influenza üzere yaygın bulaşıcı bir hastalık olarak kabul edip hayatımızı Covid’le yaşamayı öğrenerek sürdürmek zorundayız” dedi.
“ŞÜPHELİ DURUMDA KENDİNİZİ İZOLE EDİN”
Prof. Dr. Memişoğlu, “Virüsten nasıl korunacağımızı biliyoruz, hastalıkla nasıl uğraş edeceğimizi de biliyoruz. Gripten nasıl korunuyorsak buna da birebir dikkati göstermemiz gerekiyor. Temmuz ayının birinci haftasından itibaren olumlu hadise sayılarında görünür bir artış olsa da şu an hastanelerimizi zorlayacak seviyede bir hasta yatışı şimdi yok. Vatandaşlarımızdan talebim, soğuk algınlığı, kırgınlık üzere kuşkulu durumlarda kalabalık ortamlarda bulunmayıp test yaptırmaları, olumlu çıkarsa da kendilerini izole etmeleri. Covid müspet çıkan 65 yaş üstü riskli kısmın ise ‘molnupiravir’ etken unsurlu ilacı erken periyotta kullanmaya başlaması çok değerli. Çünkü bu ilaç vaktinde başlandığında, hastaneye yatışı yüzde 80-90 oranında önlüyor” diye konuştu.
“ÖNCEKİ PİKLERE NAZARAN YATIŞLAR ÇOK DÜŞÜK DÜZEYDE”
Temmuzun başından itibaren olay sayılarında bir yükseliş trendine giren İstanbul’da da Türkiye’de de hastaneye yatışların geçmişteki piklere kıyasla çok az seviyede kaldığını kaydeden Prof. Dr. Memişoğlu, “Temmuzun başından itibaren olumlu olay sayıları peyderpey yükseldi. Fakat son bir hafta içinde yavaş yavaş düşmeye başladı. Bu birkaç hafta içinde netleşecektir, büyük ihtimalle Ağustos ayı ortasından itibaren de yatan hastalarımızda azalma bekliyoruz. Fakat şunu net söyleyeyim ki geçmiş piklere nazaran baktığımızda yatan hasta sayılarındaki grafiğimiz çok düşük seviyelerde kalıyor. Bilhassa Ekim-Kasım üzere tekrar yükselişe geçer mi, evvelki piklerden deneyimlerimizle olumluluk oranlarımız bir daha yükselir mi? Doğal bu artık salgın değil, yaygın bir ‘bulaşıcı hastalık’ olarak ele almak gerekiyor. Birebir gripteki üzere tahminen belirli periyotlarda yükselişler, düşüşler yaşanacaktır” dedi.
“HENÜZ SİSTEMİ ZORLAYAN BİR DURUM YOK”
İstanbul’daki hastanelerde belirli kısımların hala Kovid tedavisi için hizmet vermeye devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Memişoğlu, “Hiçbir zorlanma ve sıkışıklık şu an için yok. Aşıların ve artık belirli riskli yaş kümesindeki hastalarımız için tesirli olan bir ilacımızın olması sayesinde hastaneye yatış ve ağır bakımlara düşme oranlarımızda geçmişteki piklere nazaran inanılmaz, önemli bir azalma var” diye konuştu. 2,5 yıldır topluma bu virüsten nasıl maske kullanılması gerektiğini, nasıl korunulması gerektiğini anlatılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, “Şu net ki, biz bunu artık yasaklarla, zorlamayla, kısıtlamalarla yönetmememiz gerekiyor. Kaygıyla da olmaz bu. Biz bunu önlemle, bilgiyle, şuurlu davranmakla yürütebiliriz. Bu nedenle koronayı ‘yaygın bir bulaşıcı hastalık gibi’ yönetmeye devam edeceğiz. Toplum da bunun şuuruyla Kovid kuşkusuyla bulguları geliştiği anda ister testi müspet çıksın, ister çıkmasın, kendini izole ederek, riskli kümelerle temas etmeyerek ve beslenmesine, sıhhatine dikkat ederek üstesinde gelecek. 65 yaş üzeri riskli kümelerde da erken devirde molnupiravir etken unsurlu ilacı kullanarak, bu süreci yönetebileceğimizi düşünüyoruz” biçiminde konuştu.
“MEVSİMSEL HASTALIKLAR EKLENİRSE DÜŞÜNCE OLABİLİR”
Temmuz ayının birinci haftasında yükselişe geçen müspet olay sayılarının şimdilerde düşüşe geçtiğine de vurgu yapan Prof. Dr. Memişoğlu, şöyle devam etti:
“Ama bu da insanlarımızın rehavete kapılmasına sebep olmasın. Ağır bakım manasında da, yatak manasında da şu anda İstanbul’da hiçbir sorun olmadığı üzere, olağan hasta yükünü de rahatlıkla taşıyabilir durumdayız şu anda. Lakin Ekim-Kasım üzere kış devirlerinde, başka hastalıklar KOAH üzere, astım üzere, üst teneffüs yolu enfeksiyonları, influenza üzere öteki mevsimsel hastalılar ile karşılaşıyoruz. Alışılmış ki Korona da bunların üzerine ek olduğu vakit, yükün artacağını öngörmeye çalışıyoruz. Fakat ne olursa olsun, sıhhat hizmetlerinin Türkiye’de çok ulaşılabilir ve yaygın olmasının avantajı ile bunu da yönetebileceğimizi düşünüyorum”
“65 YAŞ ÜSTÜ RİKLİ KÜME KESİNLİKLE MOLNUPİRAVİR KULLANSIN”
Özellikle 65 yaş üstü riskli gruptakilerden Covid olumlu çıkanların molnupiravir kullanımına inançla riayet etmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, “Molnupiravir dediğimiz antiviral ilacı kesinlikle kullanması gerekiyor bu küme hastalarımızın. Hastaneye yatışları yüzde 80-90 oranında önlediği, bugün elimizde bilimsel ispatlarla mevcut. Lakin erken devirde kullanılması çok kıymetli. Müspet çıktığı andan itibaren kullanması gerekiyor bu küme hastalarımızın. İlacı rahatlıkla temin edebiliyoruz. Fiyatsız olarak da meskenlerine kadar gönderiyoruz. Bazen kullanma ve tereddütler ile karşılaşıyoruz. Ancak risk kümesindeki insanların erken devirde bu ilacı kullanması çok çok değerli. Birebir aşı üzere, erken devirde bu ilaç kullanıldığı takdirde, risk kümesindeki vatandaşlarımızın hastalığı ağır geçirmesini önlüyor. Esasen hekimimizin tavsiyesi doğrultusunda kullanacaklar ilaçlarını. Şu anda İstanbul için molnupiravir dağıtımı ile ilgili rastgele bir meşakkat yok. Herkese ulaştırabiliriz talep edildiği sürece. Hatta biz, Covid müspet çıkan büyüklerimizi (ilçe sıhhat müdürlüğü aracılığı ile) aratıp bu ilaç konusunda teşvik etmeye de çalışıyoruz. Birebir aşı üzere, yani aşı hatırlatma dozları üzere bu ilacın da erken periyotta kullanımı çok önemli” dedi.
“FİLYASYONUN VAZİFE TARİFİ ARTIK DEĞİŞTİ”
Salgının başında bu yana filyasyon tarifinin da değişim gösterdiğine işaret eden Prof. Dr. Memişoğlu, kelamlarını şöyle noktaladı:
“Esasında filyasyonun maksadı, aslında salgını bölgesinde o hastalığı lokalize edebilmekti. Şu anda Covid’in artık lokalizasyonu mümkün değil. Dünyanın her yerine dağılmış durumda. Onun için filyasyon takımlarının maksadı ve tarifi da biraz değişti. Filyasyon gruplarının maksadı artık biraz, hastalarla ilgili genel takibi yapmak. Yoksa bu hastalığın artık lokalize bölgede kalma bahtı artık yok. Onun için filyasyon artık hastalarla ilgili takviye hizmetleri manasında varlığını sürdürüyor. Hastalık artık bugünkü üzere genel bulaşıcı bir hastalık haline gelmişse filyasyon gruplarının vazife tarifi hastalar için dayanak hizmetine dönüşmüş durumda.”