Amerikan New York Times gazetesinin isminin açıklanmasını istemeyen bir istihbarat yetkilisine dayandırdığı haberine göre, İsrailli yetkililer, İranlı albaya düzenlenen suikastın arkasında kendilerinin olduğuna dair ABD’yi bilgilendirdi.
‘İran’a uyarı’
Öldürülen İranlı albayın Kudüs Gücü bünyesinde oluşturulan ve İsrailli siviller ve yetkililer dahil olmak üzere yabancılara yönelik kaçırma ve suikast operasyonlarını yöneten “Birim 840”da üst düzey görev yaptığını iddia eden İsrailli yetkililer, Amerikalılara “suikastın bu birimin operasyonlarını durdurması için İran’a uyarı” niteliği taşıdığını iletti.
İsrailli yetkililer, Albay Hodayi‘nin son 2 yıl içinde Kolombiya, Kenya, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerde İsrailli, Avrupalı ve Amerikalı siviller ve hükümet yetkililerini hedef alan suikast girişimlerinden sorumlu olduğunu öne sürdü.
Washington’dan konuyla ilgili açıklama bekleyen İsrailli güvenlik yetkililerinin, İran’ın suikasta karşılık ülke dışındaki İsraillileri hedef almasından endişe duydukları aktarıldı.
İran saldırıdan İsrail’i sorumlu tutuyor
İran Devrim Muhafızları Ordusu bünyesinde Suriye’de görev aldığı belirtilen Albay Hodayi, 22 Mayıs’ta Tahran’daki evinin önünde arabasında beklerken motosikletli iki kişinin açtığı ateş sonucu başından vurularak hayatını kaybetmişti.
Ülkeyi sarsan bu saldırı, Kasım 2020’de üst düzey nükleer bilim insan Muhsin Fahrizade‘nin öldürülmesinden bu yana İran’daki en yüksek profilli suikast olmuştu.
‘İntikam’ vurgusu
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami başta olmak üzere üst düzey İranlı yetkililer, daha önce İsrail’in gerçekleştirdiği önceki suikastların özelliklerini taşıyan bu saldırıdan İsrail’i sorumlu tutmuştu.
Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, 23 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Düşmanın hiçbir kötü eylemi karşılıksız kalmayacak,” ifadelerini kullanmıştı. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Üyesi Mecid Mirahmedi de suikastın “kesinlikle İsrail’in işi” olduğunu ve intikamının alınacağını açıklamıştı.
İsrail medyası ise suikastın ardından Tel Aviv yönetiminin, “İran’ın yanıt verme olasılığını dikkate alarak” İsrail’in dünya genelindeki elçilik ve temsilciliklerinde alarm durumuna geçildiğini duyurmuştu.
‘Saldırının kilit noktası Viyana’ iddiası
İran ile nükleer anlaşmanın tarafları arasında Nisan 2021’de başlayan Viyana’daki müzakerelerde önemli ilerlemeler kaydedilse de İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD’nin “yabancı terör örgütleri” listesinden çıkarılmasına ilişkin talebi başta olmak üzere çözüme kavuşamayan bazı meseleler nedeniyle görüşmeler çıkmaza girmişti.
İran medyasında, Tahran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler ve Almanya arasındaki nükleer anlaşmaya başından beri karşı olan İsrail’in bu saldırıyla Viyana’daki nükleer müzakereleri raydan çıkarmayı ve Tahran ile Washington arasında Devrim Muhafızları Ordusu konusunda uzlaşma ihtimalini baltalamayı amaçladığına dair değerlendirmeler yer alıyor.
ABD’nin “Politico” haber sitesi, üst düzey Batılı yetkililere dayandırdığı 24 Mayıs’ta yayınlanan haberimde, ABD Başkanı Joe Biden‘ın, Devrim Muhafızları Ordusu’nun “yabancı terör örgütleri” listesinden çıkarılmayacağına dair kesin kararını verdiğini ve kararını İsrail Başbakanı Naftali Bennett‘e de ilettiğini yazmıştı. Aynı gün Twitter hesabından açıklama yapan Bennett de haberi doğrulamıştı.