İngilizce kafeler alternatif oluyor! Çay-kahve arası dil eğitimi

İngilizce bilmiyorum, hatta What is your name? (adın nedir) sorusuna dahi cevap veremiyorum, öğrenip konuşmak istiyorum”, “İngilizce biliyorum ama konuşamıyorum” ya da “İngilizcemi yurt dışına gitmeden geliştirmek istiyorum” mu diyorsunuz? 22 yıldır İngilizce öğretmenliği yapan Altan Çarıkçıoğlu, çalıştığı dil okullarında bu sorunları yaşayan pek çok insanla karşılaştığını söyleyerek, “İnsanlar gramer öğrenmekten çok, iletişim kurabilmek, dertlerini anlatmak istiyorlar” dedi ve yıllar içinde ortaya çıkan bu ihtiyaca çözüm olarak hayata geçirdikleri İngilizce kafeyi anlattı.

2009 yılından bu yana kafede İngilizce konuşma aktivitesini sistemli bir şekilde yapmaya karar verdiklerini söyleyen Çarıkçıoğlu, “İngilizce öğretmenliği bölümünde bize, öğrenci ve konu odaklı yaklaşmamız, gramer odaklı yaklaşmamamız gerektiği öğretildi. ‘Grameri değil de hobilerinizi konuşun’ diyorlardı. İnsanlar en iyi bir kafede konuşabiliyor, muhabbet edebiliyor ve kendilerini ifade edebiliyor. O zaman bu iş ‘kafe’ konseptinde kurulmalı dedik. Kafemizi belirli bir konuşma müfredatı üzerine kurduk. Sonrasında English Spoken Cafe yavaş yavaş oluştu. Yabancı hocalarımız dahil oldu. İngilizce öğrenmek ya da konuşmak isteyenlerin ana dili İngilizce olan hocalarla konuşmaları çok daha sistemli ve verimli oluyor” dedi.

3 AŞAMALI İLERLEME

Kafede öğrencilerini üçe ayırdıklarını aktaran Çarıkçıoğlu, “Katılımcılarımızın daha çok dil yetenekleriyle ilgileniyor ve öncelikle onlara dil seviyesini soruyoruz. Sonrasında ona göre ‘konuşamıyorum, konuşuyorum ve akıcı konuşuyorum’ gruplarından birine dahil ediyoruz. Gruplarımız en fazla 8 kişi oluyor. Grupların başında ana dili İngilizce olan Amerika ya da İngiltere’den gelen hocalarımız bulunuyor. Amerikan aksanlı hocalarımız daha ileri seviyelerde katılımcılarla konuşurken, daha anlaşılır aksanlı hocalarımız ‘konuşamıyorum’ ya da ‘konuşuyorum’ seviyelerinde yer alıyor” diye konuştu.

“Müfredata uygun bir konu belirliyor ve ona uygun sorular hazırlıyoruz. Onun da 30 konuşturan kelimesi oluyor. Sohbeti yabancı hocalarımız yürütüyor. Bir kere konuşurken altı, yedi kere dinliyorsunuz. Altı yedi kere dinlerken bir kere konuşuyorsunuz. Sürekli bir etkileşim oluyor. Katılımcı İngilizce’ye maruz kalıyor. Yani söz konusu sohbette dille ilgili olması gereken her şey yaşanıyor.” Altan Çarıkçıoğlu

‘SİHİRBAZ DEĞİLİZ, BÜYÜ YAPMIYORUZ’

İngilizceyi hiç konuşamayan hatta “what is your name? – adın nedir” sorusuna dahi cevap veremeyen bir katılımcısının olduğunu anlatan Çarıkçıoğlu, “Müzisyen olan bu katılımcımız, bir ay sonra konuşuyorum seviyesine geçti. Üç ay sonra ise akıcı konuşuyorum seviyesine geldi ve kafeye gelmeyi bıraktı. Bu arkadaşımız müzisyen olma avantajını kullandı. Ortalama bir insan iki ayda ‘konuşuyorum’, üç-beş ayda da ‘akıcı konuşuyorum’ seviyesine geliyor. Sihirbaz değiliz, büyü yapmıyoruz. Biz insanları doğru yolun içine dahil ediyoruz” dedi.

‘KONUŞARAK İNGİLİZCEMİ GELİŞTİRDİM’

Kafenin müdavimlerinden 40 yaşındaki Serkan Algı, “Konuşarak İngilizcemi geliştirdim. Konuşma pratiği çok faydalı oluyor. Grup hocamız herkese eşit söz hakkı veriyor. Çekingen insanlar da bir süre sonra konuşkan insanların yanında açılıyor ve konuşmaya başlıyor. Sınıf ortamından çok sohbet ortamı gibi” diye konuştu.

 ‘KARŞI TARAFLA KONUŞMA CESARETİNİ BULDUM’

Lise öğrencisi olan Yaren Ovat, kafenin en genci. Kafenin İngilizce konuşmasına çok büyük katkısı olduğunu söyleyen Ovat, “Karşı tarafla konuşma cesaretini buldum. Kendimi gösterebiliyorum. Bazen İngilizce konuşurken kelimeleri unutuyordum, cümleyi tamamen yanlış kuruyordum. Kafede konuşmam oturdu” diye konuştu.

‘ÇOK GÜZEL BİR DÜŞÜNCE FAKAT YÖNETMESİ ZOR’

‘İngilizce biliyorum ama konuşamıyorum’un çok yaygın bir sorun olduğunu dile getiren İngilizce Öğretmeni Elif Baba ise, “Genç yaş grubunun kafeye gidip İngilizce konuşması motivasyonlarını artırabilir. Aslında çok güzel bir düşünce fakat her öğrenci tipi için olumlu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bazı öğrencileri sınıfta bile tutamazsınız, amacı sadece dersi kaynatmaktır. Ortamın ciddiyetini bozabilir. O yüzden biraz da yönetmesi zor bir durum. İngilizce kafeden verim alınıp alınmaması söz konusu öğretmenin otoritesi ve o kafeyi nasıl yönettiğine de bağlı” diyerek konu ile ilgili görüşlerini paylaştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir