Nuray Pehlivan
İZMİR- Redfotoğraf kümesi ve Görülmüştür takımının “Özgürlüğün Sesi” proje çalışmalarının üçüncü etabı İzmir Sanat Stant Salonunda yapılan açılışla ziyaretçilerle buluştu. 50 tutuklu ve 50 fotoğrafçının kolektif çalışmasıyla oluşturulan stant açılışına fotoğrafçılar, tutuklu yakınları ve çok sayıda ziyaretçi katıldı. Stant, 30 Temmuz tarihine kadar ziyaretçilere açık olacak.
Uzun yıllardır tutuklu ve mahkumlarla dayanışan, onların içeride sıkıntı şartlarda ürettikleri yapıtları görünür kılmaya çalışan Görülmüştür Kolektifi ve objektiflerini toplumsal problemlere çevirmeleriyle tanınan fotoğrafçılardan oluşan Redfotoğraf Kümesi “Özgürlüğün Sesi” isimli yeni bir proje hazırladı. Bu proje kapsamında içlerinde muharrir ve şairlerin de yer aldığı 50 Mahpus ile farklı coğrafyalarda yaşayan 50 fotoğrafçının özgürlük imgelerinin buluşması sağlandı.
Tutuklu ve mahkumların Özgürlük kavramını yeni boyutlara taşıyan özgün imgelerle taçlandıran şiir ve metinler Redfotoğraf kümesinden fotoğrafçılar tarafından hazırlandı. Kolektif bir efor sonucu hazırlanan standa katılan fotoğrafçılar ortasında Yeşim Ağaoğlu, Ümit Kıvanç, Sedat Suna, Yücel Tunca, Özcan Yaman, Özcan Yurdalan, Dora Günel, Mehmet Özer, Sultan Esen üzere birçok sanatçı bulunuyor.
Görülmüştür Takımı ismine konuşan Gamze Yentür, “RedFotoğraf Kümesi ve Görülmüştür Grubu olarak birlikte çalıştığımız üçüncü stant. Daha önce “İçeriden dışarıya Fotoğraf Köprüsü” ve “Düşler Tutsak Edilemez” stantlarını birlikte yapmıştık. Bu iki stant kamuoyu tarafından hayli ilgi ve beğeni ile karşılanmıştı” dedi.
“MAHPUSLAR CEZA İÇİNDE CEZA ÇEKER OLDU”
Serginin yurtiçi ve yurtdışında birçok yerde sergilendiğini söyleyen Yentür, projenin başlangıcından bu yana geçirdiği süreci anlatarak, “İsviçre’den Diyarbakır’a, Almanya’dan Urfa’ya kadar birçok yerde mahpusların sesini dışardakilere taşıdık. Mahpusların hak ihlallerini duyurmanın yanında bizim temel gayemiz onların üretebilmelerini sağlamak ve ürettiklerini pek tabi ki beşerlerle paylaşmalarına vesile olmak. Özellikle son periyotlarda artan baskılar, yaşanan salgın hastalıklar derken mahpuslar ceza içinde ceza çeker oldu. Böylesi periyotlarda mahpusların tutunduğu en kıymetli şey zihinsel olarak kendilerini canlı tutabildikleri üretimler oluyor. Bizler de elimizden geldiğince içeriden dışarı, dışarıdan içeri bir köprü oluyoruz” diye konuştu.
“PANDEMİNİN GERİ ÇEKİLMESİYLE TEKRAR YOLLARA DÜŞTÜK”
“Görülmüştür takımı olarak emelimiz tutsakların sesine ses olabilmek” diyen Yentür, bu standın de “özgürlük” temalı olduğunu belirterek İzmir ve yakınlarında yaşayan izleyici ve sanatkarlara davet yaptı. Yentür, şunları söyledi:
“Mahpuslara özgürlüğü sorduk onlar yanıtladı, fotoğrafçı dostlarımız çekti. Büyük bir emekle hazırlandı. Mektupların ulaşması problem oldu, kiminin ailesine ulaştık derken oldukça bir mesai ile standımız hazırlandı. Pandemiden önce hazırlanan standımız maalesef iki sene boyunca insanlara ulaşamadı. Pandeminin biraz geri çekilmesi ile biz yeniden yollara düştük. Bu sefer adresimiz İzmir oldu. Tecritin, baskının bu kadar ağır olduğu bir periyotta mahpuslarla dayanışmak en ivedilikli misyonlarımızdan birisi. Hapishanesiz bir toplum oluşturana kadar gayretimiz devam edecek.”
“SERGİLERLE İÇERİDEKİ MAHPUSLARA MORAL VERİYORUZ”
Cezaevleri idarelerinin engellemelerine karşın aylar süren gayretler sonucunda sergiyi yapmayı başardıklarını söz eden Adil Okay ise şöyle konuştu:
“Sergi hazırlık sürecinde mahpuslara ulaşmakta zorluk yaşadık. Hazırlık sürecimiz bu manasıyla uzun vakte yayıldı. Sergilerle içerideki mahpuslara moral veriyoruz. O denli ki standa katılan bir mahpus, “önceden yazdıklarımız suya yazılmış üzere oluyordu, artık sizinle birlikte insanlara ulaşıyor” dedi. Tekrar mahpuslardan Aynur Epli’nin çizimlerini beğenen bir dostumuz onun fotoğraf gereçlerini karşıladı. Bunun üzere yaşanan birçok hoş şey bizlere de mahpuslara da moral veriyor. Bu manada elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.”