Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) takmayan hakim olur mu?
Kanuna-kitaba bakarsanız olmaması gerekir.
En azından İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek‘e kadar yargının içtihadı böyleydi. Gürlek, AYM’nin CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki ihlal kararını tanımadı ve hukuk düzenine meydan okudu.
Gürlek’in cüreti, sırtını dayadığı iktidardan geliyor.
Çünkü Türk yargısı FETÖ’cü hakim ve savcıların tasfiye edildiği 15 Temmuz’dan bu yana Beştepe Hukuk Bürosu olarak hizmet veriyor. FETÖ’den boşaltılan kadrolara AK Partili avukatlar ve iktidara biat etmiş tarikat ve cemaatlerin üyeleri atandı. Partizanlar ve müritlerden oluşan yargı erki FETÖ’cü abileri gibi talimat doğrultusunda terör davaları açıp kararlar veriyor, siyasi hasımlarını tutuklayıp etkisiz hale getiriyor.
Bu mahkemeler kimi zaman kendini TBMM sanıyor.
Anayasanın ve yasaların yerini mahkeme kararları alıyor. Bu şekilde kamusal alanın sınırı çiziliyor. Hangi eylemin meşru ve yasal, hangisinin suç olduğu saptanıyor. Kimin makbul vatandaş, kimin terörist ve darbeci olduğu ‘tayin’ ediliyor.
Bazen pazarlık masasına dönüşüyor.
Yabancı din adamları ve gazeteciler köle pazarlığı için içeriye atılıp yargılanıyor.
Bazen tarih kürsüsü oluyor.
Kadir Mısıroğlu‘dan alıntılarla bugünden geriye doğru ‘yalan söyleyen tarih’ yazılıyor ve siyasal İslamcı hurafelere göre tarih inşa ediliyor. Başta Atatürk olmak üzere Kuvayi Milliye kahramanları hain, tescilli İngiliz işbirlikçileri kahraman ilan ediliyor.
Beştepe Hukuk Bürosu’nun çalışkan avukatları arasında Hakim Akın Gürlek, birinci sırada geliyor.
“Hakimler yorum yapmaz” denir ya hep.
Gürlek de kararlarıyla konuşuyor.
Hakim beyin bir kararı yoktur ki siyasi ihtiyaca denk düşmesin.
Hatalı bulunup bozulmasın.
Gürlek’in ‘ak’ sicili
Misal, ömürleri tarikat ve cemaatlerle mücadeleyle geçmiş Sözcü Gazetesi’nden Emin Çölaşan, Necati Doğru ve Metin Yılmaz‘ı bu örgüte yardımdan hapse mahkum etti.
Karara AK Partililer bile inanmadıkları için FETÖ-METÖ demeyip Sözcü’yü ziyaret ediyorlar. Sözde FETÖ’cü Çölaşan’la çay içip fotoğraf çektiriyorlar.
Keza eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş‘a örgüt propagandası suçundan dört yıl sekiz ay ceza verdi. Bu ceza, tahliyesi beklenen Demirtaş’ın serbest kalmasını engelledi. Demirtaş, o gün bugün içeride. Aynı davada mahkum edilen HDP’li Sırrı Süreyya Önder ise AYM’de haklı bulundu.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu‘na, tweetlerinden dolayı dokuz yıl sekiz ay ceza verdi. Yargıtay, cezayı yarı oranında indirse de Kaftancıoğlu, siyasi yasaklı hale geldi.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı‘yı mahkum eden…
Gazeteci Can Dündar’ın gayrımenkullerine el koyan…
Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlara ceza yağdıran da Gürlek’in mahkemesi.
Ancak kabul etmek gerekir ki, hukuk tanımazlıktaki zirvesi, CHP’li Enis Berberoğlu’nun davası oldu.
Aydınlık’a ayrı, Cumhuriyet’e ayrı hukuk
MİT’e ait olduğu iddia edilen TIR, 19 Ocak 2014’te Adana’da durduruldu. Mühimmat taşıdığı öne sürülen TIR’a dair haber iki gün sonra Aydınlık’ta yayınlandı.
Dava açılmadı.
Ta ki Cumhuriyet, 29 Mayıs 2015’te aynı haberin görüntüsünü yayınlayana kadar.
Erdoğan, o gün “Yanlarına bırakmayacağım” dedi.
AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu 1 Kasım 2015’teki seçimden sonra Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı.
Görüntüyü Dündar’a verdiği suçlamasıyla Berberoğlu’na 19 Ağustos 2016’da casusluk ve FETÖ’ye yardımdan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Aydınlık Davası’nda, dört ay içinde işlem yapılmadığı için davayı düşüren mahkeme, Berberoğlu’na 25 yıl hapis verdi! Dokunulmazlıklar kaldırıldığı için Berberoğlu tutuklandı. Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a yürüdü.
Öyle kindar ve insafsız bir karardı ki…
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, “Bu kadar olmaz” diyerek, yalnızca gizli bilgileri açıklamaktan 5 yıl 10 ay ceza verilmesini isteyerek, hükmü bozdu.
Berberoğlu, 2018’de bir daha milletvekili seçildi. Davanın durdurulması için Yargıtay’a başvurdu. Yeniden seçildiği için dokunulmazlık kazanmıştı. Yargılamaya devam edilmesi, dokunulmazlığın kaldırılması ile mümkün olabilirdi.
Yargıtay itiraz reddetti.
Berberoğlu’nun milletvekilliği 2020’de düşürüldü.
AYM’den isyan
AYM, dokunulmazlığa rağmen tutuklu yargılandığı için kişi güvenliği ve hürriyeti ile siyasi faaliyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’yi tanımadı.
Berberoğlu’nun ikinci başvurusu üzerine AYM, hukukun siyasallaşmış yargı tarafından çiğnendiğini kayda geçirdi.
Kararda yazılanlar çok ağırdı:
“Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.”
“Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmemesi hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir” denildi.
Kim ihlal etti?
Gürlek’in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi.
AYM, kararın örneğini TBMM, HSK ve Adalet Bakanlığı’na gönderdi.
Gürlek’in mahkemesi, 8 Şubat 2021’de Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kaldırılıncaya kadar yargılamanın durmasına karar verdi. Vermek zorunda kaldı, daha doğrusu.
Gürlek, davayı husumete çevirdi.
Berberoğlu’na gizli bilgileri açıklamaktan fezleke düzenlenmesi gerekirken Gürlek ve mahkemesi, tek eylemden üç suç birden türetip 60 yıl ceza istedi.
Çabası boşa düştü ve Berberoğlu, TBMM’ye döndü.
Yılmaz, Fidan ve Gürlek
Gürlek, Beştepe Hukuk Bürosu’nun en çalışkanı olmasının ödülünü AYM tarafından şikayet edildiği Adalet Bakanlığı’na atanarak aldı.
Artık Adalet Bakan Yardımcısı.
Tıpkı Gezi Parkı Davası’nda tahliye edilen Osman Kavala‘yı içeride alıkoymak için uyduruk bir 15 Temmuz Davası’ndan tutuklarken, karapara’cı Sezgin Baran Korkmaz‘ın yurtdışına çıkış yasağını kaldırıp kaçmasına imkan veren eski İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz gibi…
Adalet Bakan Yardımcısı Yılmaz, İstanbul’da birlikte çalıştığı Gürlek’e kuşkusuz yol gösterecektir. Belki Berberoğlu’nun iddianamesini yazan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan gibi AYM’ye atanırlar kim bilir.
AYM’nin “Türlü bahanelerle, hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde” davranmakla ve “Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara” imza atmakla suçladığı Gürlek, el çektirilmiyor da ödüllendirilerek yargının tepesine atanıyorsa iktidar tarafından sahiplenildiği anlamına gelir.
Demek ki Beştepe Hukuk Bürosu öyle emrettiği için…
Sözcü’ye FETÖ çamuru atıldı.
Kavala dava açılarak, Demirtaş ceza verilerek, içeride tutuldu.
Kaftancıoğlu’na tweetlerden ceza verilip yasak getirildi.
Berberoğlu dokunulmazlığına rağmen alıkondu.
AYM kararı uygulanmayarak, hukuk düzenine meydan okundu.
Bakmayın siz, Gürlek’in hakim kürsüsünde oturduğuna.
Gerçekte bu mahkemede, dikte edilmiş bir kararı tutanağa geçiren bir katipten fazlası değildir.
Berberoğlu: Gürlek, ödülünü aldı
Hakim Akın Gürlek’in Adalet Bakan Yardımcısı olmasını CHP’li Enis Berberoğlu‘na sordum.
“Hiç şaşırmadım” diye yanıt verdi.
“Neden?” dedim.
Şöyle dedi:
“Gürlek, Adalet Bakanı’nın, ‘AYM kararı uygulamayan hakime terfi yok’ demesinden birkaç hafta sonra terfi etti. Yetmedi, HSK’ya Gürlek için şikâyet başvurum gerekçesiz reddedildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, ‘HSK neden Gürlek şikâyetimi geri çevirdi?’ diye soru önergesi verdim. Cevap gelmedi ama Gürlek’in bakan yardımcılığına atanması tam kapsamlı siyasi himayeye yeterli kanıt!”
Berberoğlu, Gürlek’i önemsemediğini söyledi.
“Bu tavrıma kızabilir, tepki gösterebilir, kınayabilirsiniz. Ama önce gerekçelerimi dinleyin” dedi.
Şu sözlerle devam etti:
“Yargılama sürecim iki yıla yakın sürdü. Üç birinci derece, üç istinaf ve beş Yargıtay hakimi ile yargılanmam yeterliydi. Oysa dosyama bakan hakim sayısı 24. Sadece karar duruşmamda gördüğüm ve müebbet cezama imza atıp kaybolan da var, cezamı bozduğu için yılbaşı gecesi sürülen de. Tahliye etmese de cezamı indirdiği için görevden alınan da oldu, iddianamemi yazıp AYM üyesi seçilen de. Gürlek bu hakim ve savcı ordusunun 25. neferi. Diğerlerinin izinden gitti, ödülünü aldı. Mağdurları sayesinde ismi duyulmuş olabilir. Ama bu ülkeye hak-hukuk-adalet geldiğinde yargılanmasını isteyeceğim isimler arasında kesinlikle birinci değil 25. sıradadır, yeri budur!”