Analiz haberde, Avrupa Birliği’nin (AB) Yolsuzlukla Gayret Ofisinin (OLAF), Birliğin dış hudutlarının korunmasından sorumlu kurumu Frontex’in, Yunan kıyı güvenliğinin göçmenleri Türk kara sularına yasa dışı olarak geri itmesini örtbas ettiğine ait raporunun çabucak akabinde Mitarakis’in Türkiye’yi suçlayan bir tweet atmasının kuşkuyla karşılandığına dikkat çekildi.
Analizde, bunun dikkatleri OLAF’ın raporundan diğer istikamete çekme gayreti olduğu kaydedildi.
Analizde, Frontex’in operasyonlarda yer almamasının “Yunan güvenlik ünitelerinin olası geri itmelerinin görülmemesi için” olabileceği iddiası paylaşıldı.
Analizde, Yunanistan’ın göçmenleri deniz sonundan geri itmesi ve hak ihlallerine göz yuman Frontex’in de sorumlu olduğu kaydedildi.
Yunanistan’ın tezleri teyit edilemiyor
Analizde, hududu askeri bölge ilan ederek gazeteci, STK gözlemcisi ve sivilleri almadığı için Yunanistan’ın tezlerini teyit etmenin çok güç olduğuna vurgu yapıldı.
Yunanistan’ı eleştiren gazetelerin çalışma müsaadelerini kaybetme tehlikesiyle karşılaştığına değinilen tahlilde, ülkedeki STK’lara hükümetin telaffuzlarını desteklemeleri istikametinde baskı yapıldığı vurgulandı.
Söz konusu olayla ilgili Hudut Şiddeti İzleme Ağı (BVMN) kuruluşu yetkilisi Hope Barker’ın “Yunanistan gözetleme kuleleriyle 3 mile kadar olan bölgeyi termal kameralarla izleyebildiğiyle ve bu sayede göçmen geçişlerini engellediğiyle övünüyor. Ancak sonda aç ve susuz bekleyen mülteciler sorulduğunda bunları göremediklerini, bulamadıklarını belirtiyorlar.” formundaki tenkitlerine de yer verildi.
Analizde, Barker’ın, Yunan makamlarının kız çocuğunun öldüğünü sav ettiğini ve sonrasında kızın ebeveynlerine de kızlarının olmadığı halinde beyanatta bulunması için baskıda bulunduğu formundaki tabirleri aktarıldı.