SÖZCÜ GAZETESİNDEN HÜRMET ÖZTÜRK: DEVLET BEYİN BİR BİLDİĞİ VAR
Öztürk DSP’nin Cumhur İttifakı’nı desteklemesi kararını ve MHP başkanı Bahçeli’nin liste stratejisini köşesine taşıdı. Devlet Beyin Bir Bildiği Var başlıklı yazıda Cumhur İttifakı içinde yaşanan liste krizine dikkat çekildi. Aday listelerini acelece YSK’ya teslim edilmesinde güdülen siyaset masaya yatırıldı.
‘Bahçeli yaptı yapacağını’ diyen Öztürk, 7 husus sıralayarak Bahçeli’nin oy toplama ve kendi kemik seçmenini geri çevirme siyasetini gözler önüne serdi.
HABERTURK MUHARRİRİ MUHARREM SARIKAYA: EN AZ 14 PARTİLİ PARLAMENTO
Sarıkaya bugünkü köşesinde 14 Mayıs seçimlerinin çok partili çok sesli ve çok renkli geçeceğini savundu.
Sarıkaya dikkat çeken noktanın ise Millet İttifakı’nın üzerinde dün akşam saatlerinde uzlaştığı 16 vilayette tek parti üzere gözükecek olması olduğunu savundu. .Sarıkaya “Çünkü kanun gereği 41 vilayet dışında kalan yerlerin rastgele birinde ÂLÂ Parti CHP’den, başkasında de CHP UYGUN Parti listesinden seçime girecek. YSK, 87 seçim bölgesinin her birinde oy pusulalarını başka bastığı için, iki partinin liste iştirakine gittikleri dün akşam prestijiyle 16 bölgede Millet İttifakı’nı tek başına CHP yahut UYGUN Parti temsil etmiş olacak.” diye yazdı.
Sarıkaya’nın ‘En az 14 partili parlamento…’ başlıklı yazısından notlar:
Listeler de gösterecek ki, 28’inci devir Meclis’i en az 14 partili olacak.
Bu kapsamda Cumhur İttifakı 2018 seçiminde AK Parti, MHP ve BBP ile çıktığı yolda YRP ve Hüda-Par’ın akabinde evvelki gün de DSP’nin iştirakiyle 6 partiye ulaştı.
Benzer durum Millet İttifakı için de kelam konusu; CHP, UYGUN Parti, SP ve DP ile çıkılan yolda DEVA ve Gelecek partilerinin de iştirakiyle sayı 6’lı Masa’ya dönüştü.
Buradan bakıldığında bugün için oy oranı en yüksek görünen iki ittifakın toplamı aslında 12 partiye denk geliyor.
Buna Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu seçime Yeşil Sol ile katılan, HDP ve TİP eklendiğinde ise sayı 14’e ulaşıyor.
ÇOK PARTİLİ, ÇOK SESLİ, ÇOK RENKLİ
Ayrıca Cumhur ve Millet İttifakı’na direkt değil lakin milletvekili listesinde yer alarak katılanlar da olabilir.
Örneğin şimdi uzlaşı sağlanmamış olmakla birlikte GÜZEL Parti ile görüşmesi devam eden BTP’nin başkanı Hüseyin Baş da bunlardan biri; misal halde TDP önderi Mustafa Sarıgül’ün de CHP listesinde olması ihtimalinden kelam ediliyor.
Bunlar da eklendiğinde sayı 16’ya çıkmış olacak…
Buna ek olarak dün kura çekiminde sandığa girme hakkı kazanan 32 parti içinde ittifaklar yahut başka partinin listesinde yer almamakla birlikte sürpriz yapıp %7 barajını aşma ihtimali olan partiler de mevcut.
Bütün bunlar da bize çok sesli, çok renkli ve çok partili bir Meclis’in gelmekte olduğunu gösteriyor; meğer sistem oluşturulurken evvel 2,5; en çok da 3,5 parti hesabı yapılıyordu.
CUMHUR’DA HERKES KENDİ LİSTESİYLE…
Üç gün evvel yürürlüğe giren yeni seçim sistemi kapsamında partiler dün geç saatlere kadar da milletvekili aday listeleri üzerinde çalıştı…
Cumhur İttifakı’nda dün akşam saatlerine kadar, Hüda-Par ve DSP’nin, AK Parti logosu altında girmesi kesinleşirken, MHP de zati evvelki gün listesini YSK’ya birinci teslim etti.
BBP ve YRP ise hal belirlemek için geç saatlere kadar uğraştı, farklı modeller arandı…
BBP başkanı Destici ile YRP başkanı Erbakan görüşmesi de dün akşam saatlerine kadar sonuç vermedi; fakat arayıştan da uzaklaşılmadı.
Bu derece uğraşın nedeni Milletvekili Seçimi Kanunu’nun, partilerin fakat seçime katılmaması halinde bir diğer partinin listesinden aday gösterebileceğine ait kararı.
Seçime amblemiyle katılması durumunda ise o partinin yöneticileri, istifa etmesi durumunda bir diğer partinin listesinden aday olabiliyor.
Genel Liderlerin istifa ederek ittifak halindeki parti listesinden seçime girmesi de Siyasi Partiler Yasası gereği 45 gün içinde büyük kurultayı zarurî kılıyor.
CHP-İYİ ORTASINDA 16 VİLAYETTE TAMAM…
Millet İttifakı’nda SP, DEVA, Gelecek ve DP’nin seçime katılmayıp, CHP listesinden aday göstermelerinin gerisindeki neden de parti yöneticilerini bu zaruretten kurtarmaya dayalı.
Bir de oy bütünleşmesiyle fakat azamî sayıya ulaşılmasının yeni sistemde muhtemel bulunması.
Millet İttifakı liste komitesi bu nedenle iki gündür ağır mesai harcıyor.
Gelinen son noktada iki farklı süreç işletilmesinde karar kılınmış…
İlki, CHP ile YETERLİ Parti’nin liste paydaşlığı, ikincisi ise CHP çatısı altındaki 4 partinin seçim bölgelerindeki sıra dağılımı…
Hemen belirteyim, bugün en geç saat 17.00’de YSK’ya sunulduğunda da görülecek ki bu dağılımlarda eski metotlarda olduğu üzere kontenjan modeli çalıştırılmadı.
Önce CHP ile UYGUN Parti’nin ortaklaştığı dün prestijiyle 16’ya çıkan ve 4 teşkilat idaresinin direnişinin kırılması halinde de 20’ye, hatta 22’ye ulaşması beklenen seçim bölgeleri baştan ayrıldı.
AYDINLIK GAZETESİNDEN İSMET ÖZÇELİK: LİSTELERDE İŞÇİNİN İSMİ YOK
İsmet Özçelik bugünkü köşesinde adaylar ortasında iş insanlarının mütehhitlerin çokluğuna dikkat çekti ve adaylar ortasında emekçi ve çiftçinin olmadığını söyleyerek “Emekçinin ismi yok” diye yazdı. İşçi isminin bir tek Vatan Partisi’nde geçtiğini vurguladı.
Emekçinin ismi yeniden yok!
Kulislere yansıyan aday bilgileri…
Yine müteahhitler, iş insanları, … önde.
Kimler, kimler var.
Bir tek personel, çiftçi bulunmuyor.
Şimdi tekrar seçim var.
14 Mayıs’ta sandık kurulacak.
Milletvekilleri belirlenecek.
Listeler YSK’ya verilmeye başladı.
Bugün son gün.
Kulislere yansıyan aday bilgileri…
Yine müteahhitler, iş insanları, … önde.
Kimler, kimler var.
Bir tek emekçi, çiftçi bulunmuyor.
Emekçinin ismi yeniden yok!
VATAN PARTİSİ
Bir tek Vatan Partisi farklı.
Adayları içinde işçiler birinci sıralarda.
İşçiler, köylüler…
Eli nasırlılar…
STAR GAZETESİNDEN SELAHADDİN ÇAKIRGİL: OKUYUCULARLA PAZAR HASBİHALİ
Çakırgil “Okuyucularla Pazar Hasbihali… Birçok entrikacılar, o entrika çarkları ortasında yok olmuşlardır” başlıklı yazısında okuyularından aldığı Kılıçdaroğlu, Akşener, Altılı Masa tenkitleri ve yorumları onların ağzından paylaştı.
Çakıgil’in yazısına nazaran Dersim- Çemişgezek’ten Ahmet Yamanoğlu şu soruyu sordu:
Evet, herkesin de merak edeceği bir mevzu.. Sahi, artık bunlara ne diyeceksiniz KK Beyefendi? Hani C. Lideri Yardımcıları, ‘seçimsiz’ geldikleri için, ‘memur statüsündedirler, siyasî tartışmalara katılamazlar’ diyordunuz. Artık daha seçim olmadan peşinize taktığınız önderleri Lider Yard. yapacağınızı taahhüd ettiğinize nazaran, onlar seçilmezlerse o vakit ne olacak?
İstanbul’dan Kerime Akmanoğlu: Meral Hanım, konuşmalarında Erdoğan için kullandığın ve tenkit hudutlarından da öteye, edeb sonlarını bile zorlayan kelamları kullanmaktan çekinmezken.. Hattâ birtakım terslerini, ‘Mafya babalarına teslim olmak’la suçlarken, ‘kumar masası’ nitelemesini yaptığın o entrika tezgâhına, iki gün sonra seni kim tehdit etti de, utanmadan tükürdüğünü yalayıp geri döndün? Ve hani sen, kimseden korkmazdın! Hattâ İstanbul’daki bir parti binanızın camına çarpan bir polisiye hadisesindeki mermiyi bile kendinize sıkılmış üzere gösterip, Erdoğan’ı suçlayarak kahramanlık şov yaptınız. Hâlbuki asıl kahramanlığı Erdoğan’dan özür dileyerek gösterebilirdin..
EVRENSEL’DEN CEREN SÖZERİ: KIZILCIK ŞERBETİ ADALETİ AKP’NİN SEÇİM STRATEJİSİNİ BOZDU
Ceren Sözeri yazısında gündem olan Saray kolonyaları ile Kızılcık Şerbeti dizisindeki kararterleri ilişkilendirdi.
İzleyicinin, AKP İstanbul Bayan Kolları yöneticisi Elif Başgöze’nin şişelerin üzerinde Erdoğan’ın imzası ve Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu mum, oda kokusu ve kolonyalarını AKP’li belediyelere ve de Kızılay’a satmasının Abdullah Bey’in zenginleşmesiyle alakasını kurması çok mümkün.
Show TV ve Habertük’ün sahibi Ciner Kümesi bildiğiniz üzere, bilhassa sarsıntı devri yaptığı haberler nedeniyle, iktidarın gayesinde. Bu öfkeyi kenarda tutalım ve asıl hususa gelelim. Artık sizi biraz geriye götüreyim. 2003 yılında Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve Reyyan Uzuner’in düğün merasimine. Görücü metodu evlendirilmelerine karşın nasıl tanıştıkları, nelerden hoşlandıkları, birbirleriyle ne kadar uyumlu oldukları medyada günlerce konuşulmuştu. Hatta bugün Kızılcık Şerbeti’ne bayıldığını söyleyen Ayşe Arman o devir Hürriyet’te anne Reyhan Uzuner’le “yılın röportajını” yapmıştı. Dönüp bugün tekrar okuduğunuzda Kızılcık Şerbeti’nin bir sahnesi üzere. Artık ne oldu da ‘Müslümanlar o denli bildiğiniz üzere değil, çok bilgili, anlayışlı hoşsohbet insanlar’dan Nursema’nın cenazeden beter düğününe geldik?
Popüler kültür tabiatı gereği şimdiki olandan besleniyor, hangi çatışmayı soluyorsa yapıtına de onu çatıyor. Bu vesileyle 2003’teki kıssanın bittiğini bize gösteriyor. Dizilerde bir kısmı ne iş yaptığını öğrenemediğimiz holdinglerde, villalarda geçen ayak oyunlarına alışmıştık da güçlü Müslüman bir ailedeki din, ticaret ve aile alakalarının dokunduğu aktüel bir hudut ağı var. İzleyicinin, AKP İstanbul Bayan Kolları yöneticisi Elif Başgöze’nin şişelerin üzerinde Erdoğan’ın imzası ve Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu mum, oda kokusu ve kolonyalarını AKP’li belediyelere ve de Kızılay’a satmasının Abdullah Bey’in zenginleşmesiyle alakasını kurması pek mümkün. Bir bayanın gelinlikle kaldırıldığı devlet hastanesinin kapısına, polisin bile -giremediği, özel muhafaza dikebilmesiyle de…
MİLLİYET GAZETESİNDEN BERNA AKÇURA: HER SİYASI SEÇİM BİR ‘FİLM’DEN İBARETTİR
Yazısına Süleyman Demirel’in unutulmaz bir kelamı ile giriş yapan Akçura seçim devri verilen abartılı vaadlerin yerine getirilmediğine değindi.
1991’de Türk siyasi tarihinin en sürrealist seçim kampanyasında verdiği vaatlerle iktidar olan Süleyman Demirel kürsüde. Çalışanlar, Demirel’e seçim öncesi verdiği lakin yerine getirmediği kelamları hatırlatarak sataşıyorlar. Demirel, bir sessizlik anını bekliyor ve emekçilere dönerek şöyle diyor: “Yapmadım. Bu benim kabahatimdir. Ancak sizin hiç mi kabahatiniz yoktur? Bunların yapılacak işler olmadığını, yerine getirilemeyecek kelamlar olduğunu, seçimden evvel neden söylemediniz?” Demirel, konuşmasının akabinde salondan yükselen kahkaha ve alkışlarla kürsüden iniyor!
Akçura yazısının devamındA seçimleri husus edinen sinemalardan örnekler verdi.
TÜRKİYE GAZETESİNDEN MEHMET ŞAHİN: SEÇİMLERDE MATEMATİK Mİ SOSYOLOJİ Mİ BELİRLEYİCİ OLACAK
Prof. Mehmet Şahin 14 Mayıs seçimleri öncesi yapılan oy oranı, milletvekili sayıları pazarlıklarına farklı bir açıdan bakarak “Ama gözden kaçırılan değerli bir husus var; matematikle toplumun mobilizasyonu tıpkı oranda değişmez. Siz sayıyı artırmaya çalışırsınız ancak toplum farklı hareket edebilir.” dedi.
Son hız seçime yanlışsız ilerliyoruz. Öne çıkan Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı son kozlarını oynuyorlar. Her iki ittifakta mümkün olduğu kadar yeni üyeler peşinde. O denli anlaşılıyor ki son ana kadar ne imkân varsa kullanılıyor. Bütün uğraş cumhurbaşkanlığında en az 50+1’i yakalamak ve parlamentoda çoğunluğu almak.
Partiler ziyaret ediliyor, muahedeler yapılıyor, kelamlar veriliyor ittifaklar genişletiliyor. Tüm bunlar yapılırken matematik hesabıyla hareket ediliyor havası hâkim. Parti sayısı artınca tıpkı derecede oyların da artacağı hesaplanıyor. Lakin gözden kaçırılan kıymetli bir husus var; matematikle toplumun mobilizasyonu tıpkı oranda değişmez. Siz sayıyı artırmaya çalışırsınız ancak toplum farklı hareket edebilir.
İki bölümü bir ortaya getirdiğinizde hem taşımak/mobilize etmek istediğiniz kesitten hem de katılmak istediğiniz kitleden kaçışın olabileceğini hesaba katmak gerekir. Burada matematik birebir işlemiyor, sosyoloji devreye giriyor.