Marmaris’teki Kızılbük Koyu’nda yaklaşık 30 yıl önce başlatılan ve sonrasında Sinpaş GYO’ya satılan otel-devre mülk projesinin yapımı, kamuoyunun tepkisine rağmen devam ediyor. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Marmaris Kent Konseyi üyeleri ve çevreciler ile birlikte dün inşaat alanına gitti. İnşaat alanına bir kilometre uzaklıkta kurulan bariyer ile kamuya ait ormanlık alanın kapatıldığını belirten Çepni, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, engellemelere rağmen içeri girdiklerini söyledi. Çepni, çevreciler ile birlikte inşaat alanına doğru yürürken şu açıklamayı yaptı:
“Marmaris’teyiz. Sinpaş’ın işgal ettiği alandayız. Marmaris Kent Konseyi’nden arkadaşlarımızla buraya geldik. Bu hukuksuzluğu görmek, yerinde incelemek için geldik. Görüldüğü üzere burası, şantiye olmamasına rağmen bariyer ile kapatılmış durumda. Burası resmen işgal edilmiş durumda. Hala şantiyeye varmış durumda değiliz. Şirket tarafından şantiyenin en az bir kilometreye yakın uzağında, kamuya ait ormanlık alan kapatılmış. Resmen çökülmüş.
‘Burada devlet eli ile bir suç işleniyor’
Marmaris’te büyük bir doğa katliamı var. Bu, bütün devlet kurumlarının izni ile gerçekleşiyor. ÇED olmadan, olumlu karar olmadan, hiçbir hukuki dayanak olmadan bu inşaat başlamış durumda. En çok ormanın yandığı yerdeyiz biz. Şimdide bu şirketler, bu inşaatlarla burayı bir kez daha katlediyorlar. Şantiyenin girişi buranın çok ötesinde, bir kilometre ile kurulmuş. Bizi içeri sokmamaya çalıştılar. Valiliğin ve kaymakamlığın, emniyet güçlerinin gözü önünde yaşandı bunlar. Buradan, sadece 3-5 tane şirket, patron cebini dolduracak. Sinpaş denen şirket, sanki devletin sahibi gibi burada büyük bir özgüvenle, rahatlıkla bu inşaatı devam ettiriyor, denizi katlediyor, ekosistemi katlediyor ve burayı işgal ediyor.”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’na seslenen Çepni, “Burada devlet eli ile bir suç işleniyor. Şunu söylesinler; ‘Sinpaş devlettir’ desinler o zaman. Eğer devlet değilse hangi anayasaya bağlı bunlar? Bu suça ortak olan herkes, ama bugün, ama yarın mutlaka hesap verecek” dedi.
İmza kampanyası başlatıldı
Bu arada Marmaris Kent Konseyi tarafından, inşaatın durdurulması için imza kampanyası başlatıldı. İmza kampanyasına ilişkin yapılan ‘Yangından Koy Kaçırma’ başlıklı açıklamada şunlar kaydedildi:
“Marmaris orman yangınının hemen ardından, ağaçlar henüz tüterken Çevre Şehircilik Bakanlığı ve Muğla Valiliği’nin ‘Marmaris Kızılbük Resort Otel ve Devre mülk Projesi’ için verdiği ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptali zorunludur. Marmaris Milli Parkı içerisindeki proje, çevresel etki değerlendirmesine tabi olması gereken büyüklükte, entegre bir tesistir.
‘Yasalarla ve yüreğimizle savunuyoruz’
Projenin ‘çevresel etki değerlendirmesinin’ dışında bırakılması kararını kabul etmiyoruz. Doğayı, yasa tanımaz şekilde yok etmeye kararlı ‘güçlü’ firmalar bilsin ki baskı altına almaya çalıştığınız biz, firmanın Ticaret Mahkemesi’nde Kent Konseyi Çevre sözcüsünün şahsına manevi tazminat davası açmasını da tehdit olarak görüyor ve kabul etmiyoruz. İfade özgürlüğümüzü tazminat sopasıyla dövmek isterken çevre mücadelesinin bütüncül yapısını kişisel tazminat tehditleriyle bölmeye çalışmak, baskı kurma ortamını oluşturmak, gelecekteki benzer süreçlere de zemin hazırlama amaçlıdır.
‘Sesini kısma girişimlerine izin vermeyeceğiz’
Proje hakkında verilen karar kamusal niteliktedir; hepimizi, tüm yurttaşları, bütün kamuoyunu, ilgilendirmektedir. Çevre koruma hassasiyeti için açıklama yapılmasını haksız rekabet sayarak dava konusu etmek, kamusal alanın ve bu alandaki eleştirilerin özel hukuk alanındaki davalarla susturulmaya çalışılması anlamına gelmektedir. Bu tür davalarla her zaman amaçladıkları gibi, bütün bireylere ve çevre koruma örgütlerine gözdağı vererek kurumsal temsilin sesini kısma girişimlerine izin vermeyeceğiz. Yüksek tazminat talepli davalarından korkmuyoruz.
‘ÇED gerekli değildir kararından vazgeçilmesini bekliyoruz’
Sermayenizin medya gücüyle, göz alıcı reklamlarla kamuoyunu yanlış yönlendirmenize izin vermeyecek, gelecekte oluşabilecek benzer yaklaşımlarda böyle bir baskı ortamı oluşturulmasını alışkanlık haline getirmenize seyirci kalmayacağız. Davaya bakan sayın mahkemenin, haksız rekabet oluşturmadığı açık olan beyanlarımızı göz önüne alarak esasa girmeden davayı reddetmesini, ÇED gerekli değildir kararını veren Muğla Valiliği’nin de bu kararından acilen vazgeçmesini bekliyoruz.”