ANKARA- HDP Halklar ve İnançlar Kurulu Eş Sözcüleri Tülay Hatimoğulları ve Turgut Öker, 6-7 Eylül Pogromu’nun 67’nci yılında yaşananlara reaksiyon göstererek açıklama yaptı.
İstanbul, İzmir ve birçok kentte yaşayan Rum, Ermeni başta olmak üzere Hıristiyan ve Yahudilere yönelik pogromu unutmadıklarını söz eden Hatimoğlulları ve Öker, “6-7 Eylül Pogromunda katledilen yurttaşlarımızı hürmet ve hüzünle anıyoruz. Bir daha misal acıların yaşanmaması için çabamızı kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.
‘KAYIPLARIN TAZMİN EDLİMESİ EŞİT YURTTAŞLIĞI SAĞLAMANIN OLMAZSA OLMAZIDIR’
6-7 Eylül 1955’te Hıristiyan ve Yahudilerin konut ve işyerleri talan edildiğini, yaşanan pogromun akabinde on binlerce kişinin baskılara, can güvenliği tehdidine karşı ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Hatimoğlulları ve Özer, “Siyasi tarihimizin kara sayfalarından biri olan 6-7 Eylül Pogromunun akabinde ‘Bir daha asla!’ demenin gerçek yolu, bu acı tarihle yüzleşmekten geçer. Halbuki 6-7 Eylül Pogromu şimdiye kadar resmi olarak kınanmadı ve tazminat yahut özür için rastgele bir adım atılmadı” dedi.
Eski Özel Harp Dairesi Lideri ve MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu’nun, “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Harika bir örgütlenmeydi. Gayesine da ulaştı” kelamlarının hatırlatıldığı açıklama, “Pogromun bir devlet siyaseti olarak hayata geçirildiğinin itirafı niteliğindeydi. Yirmibeşoğlu’nun terfilerinin de gösterdiği üzere faillerin cezalandırılmak yerine ödüllendirildiği bir Türkiye gerçeği maalesef hiç değişmedi” sözleriyle sürdü ve şöyle devam etti:
“19. yüzyılın son periyodundan itibaren devletin gadrine tekraren uğrayan; Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi halkları, 6-7 Eylül Pogromu ile bir yıkım daha yaşadılar. Bizler biliyoruz ki; siyasal, toplumsal ve ekonomik krizleri gölgelemek için iktidarlar bu akın prosedürünü kullanageldiler. Tıpkı bugün nefret söylemlerinin/suçlarının farklı halklar ve inançlar üzerinden yükseltilmesi üzere. Bu coğrafyanın kadim halklarına dönük hayata geçirilen bu utançla yüzleşilmesi, faillerin ortaya çıkarılması, yaşanan can ve mal kayıplarının tespit edilmesi, mağdur olan şahısların yahut ailelerinin maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi, bu ülkede birlikte hayatın ve eşit yurttaşlığı sağlamanın olmazsa olmazıdır.” (DUVAR)