Bugün Türkiye’nin 2022 yılı 2. çeyrek büyüme datalar açıklandı. Türkiye iktisadı nisan-haziran devrinde yüzde 7,6 büyümüştü. Bilgilerde gelir dağılımında değişiklik ana odak noktası olurken, Hazine ve Maliye Bankanı Nureddin Nebati, istihdamda da her şeyin yolunda olduğunu bir paylaşımla duyurdu. Sonrasında Hazine Bakanlığı, Türkiye’nin büyüme bilgilerini dünyadaki başka ülkelerle karşılaştıran tablolar yayımladı. Büyümede ikinci kalmaya gönlümüz razı olmadı, 1. sırada yer aldığımız enflasyona baktık.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın “Yılın ikinci çeyreğinde Türkiye iktisadı, yüzde 7,6’lık büyüme performansı ile verisi açıklanan OECD ve G20 ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke olmuştur.” biçiminde paylaştığı tablo burada👇
twitter.com
Yakından bakmak isteyenler için OECD ülkelerinin büyüme bilgileri 👇
G20 ülkelerinin büyüme bilgileri 👇
Büyümenin içerisinde bugün ana odak noktası, açık mavi ile görülen “işgücü ödemeleri” yani maaşlar, maaşlarımız oldu.
Enflasyonsa bu dağılımdaki değişimde ana etken oldu. Büyüme sıralamasında biz geçen tek OECD ülkesi Slovenya, son olarak yüzde 11 enflasyon oranı açıklarken, Türkiye enflasyonda birinciliği kimselere kaptırmıyor. Farkı da açıyor.
G20 ülkeleri içinde de tabi biz birinciyiz! Bizi büyümede geçerek 1. olan Suudi Arabistan ise enflasyonda sondan 2. oluyor. Savaşta ola Rusya’nın enflasyonu yüzde 15,1 olurken, bizim gerimizden 2. sırada geliyor.
Bugün büyüme verisi sonrasında Moody’s tarafından gelen güncellemeler de dikkat çekiciydi
Moody’s, global ekonomik büyüme iddiasını mali şartların sıkılaşması nedeniyle düşürürken, 2022 için G-20 ülkelerinin büyüme kestirimini %3,1’den %2,5’e düşürürken, Türkiye’nin yüzde 4,5 büyümesi bekleniyor. 2023’teyse global büyüme beklentisi %2,9’dan %2,1’e gerilerken, Türkiye’nin de bunu altında kalarak yüzde 2 büyümesi bekleniyor.
Moody’s, Türkiye için 2022 enflasyon beklentisini %52,1’den %68,6’ya, 2023 için de %30’dan %40’a yükseltti.
Capital Economics ise yaptığı açıklamada Türkiye’nin enflasyonunda kemikleşme ve cari süreçler açığının yüksekliğinin sürmesini beklediklerini belirtti.
Capital Economics, Türk iktisadında ikinci çeyrekte güçlü biçimde büyüme görüldüğünü lakin bu devirde ülkenin dış kırılganlıklarının artarak TL’nin kayda kıymet kayıplara yatkın olmaya devam ettiğini bildirdi.
Capital Economics ekonomisti Jason Tuvey, ‘Bu yılın birinci yarısında Türk iktisadında güçlü bir büyüme görüldü, yüksek global güç fiyatları ve hane halkını enflasyondaki yükselişten müdafaaya yönelik siyasetler enflasyonun kemikleşeceği ve cari süreçler açığının geniş, yüksek olmaya devam edeceğine manasına geliyor’ değerlendirmesini yaparken, Türkiye iktisadı ikinci çeyrekte bir evvelki çeyreğe nazaran yüzde 2,1 büyüdü. Birinci çeyrekte büyüme yüzde 0,7 olmuştu.
Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez de “Yüksek Enflasyonlu Büyüme Sürdürülebilir mi?” sorusuna karşılık ararken, büyümenin nerelerden geldiğine baktı. Haydi biz de bakalım👇
İnşaat ve tarımdaki daralmaya rağmen, sanayi ve hizmetlere dikkat çeken Eğilmez, diğer yandan da büyümeyi sağlayan bölümlerde hane halkı ve ihracata dikkat çekiyor. Bunda da aşağıdaki tabloyu vererek şu formda özetliyor:
Enflasyon beklentileri hane halkını tüketime yöneltiyor. İhracatçıların içeride yaşadığı zorluklara bir de son devirde Avrupa’da beklenen resesyonun ekleniyor.
Bu iki hususun gelecek devir için umut vermediği görülüyor. O halde elimizde kalanları bakalım Eğilmez, nasıl anlatmış?
blogger.googleusercontent.com
Büyüme, düşük faiz ve krediyle desteklense de bu süratle devam etmesi pek mümkün olmadığından, sonuçta elimizde düşük büyüme ve yüksek enflasyon kalacak üzere görünüyor. Buna karşılık siyasal iktidar ne değerine olursa olsun büyümeyi önceliyor. Büyümenin enflasyona tercih edilmesi, Türk siyasetinin uzun yıllardır iktisatta uyguladığı temel yaklaşımdır. İktisat büyüyorsa iktidarın öbür alanlarda yaptığı yanlışlar ve kusurlar görmezden gelinebilir. Ki bu, geçmiş seçimlerdeki sonuçlarla büyük ölçüde doğrulanmıştır. Ne var ki enflasyonun bu kadar yükseldiği ve yükselmeye devam ettiği, hayat pahalılığının öne çıktığı bir ortamda, büyümenin bir kere daha yanlışları ve yanlışları sileceği yaklaşımı geçerli olmayabilir.