Ulusal televizyonların, gazetelerin bölge temsilciliklerinin kapatıldığı, ana akım medyanın küçülmeye gittiği bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde Halk TV yeni bir temsilcilik kurma motivasyonunu nereden buldu?
Önder İnce: Türkiye’de ulusal yayın yapma iddiasındaysanız olmazsa olmaz temsilcilikleriniz vardır. İstanbul merkez ise Ankara, Diyarbakır ve İzmir’de mutlak suretle ofisiniz ve temsilciliğiniz olmalı. Halk TV de yeniden yapılanma döneminde önüne hedef olarak koyduğu, Diyarbakır, İzmir, Antalya, Berlin, Londra gibi ofis ve temsilciliklerinin ilkini İzmir’de açtı. İzmir’de konumlanarak tüm Ege’de habere daha yakın olacak.
Habere yakın olmak dediniz. Bunu biraz daha açıklar mısınız?
Önder İnce: Türkiye’de en çok izlenen programların başında ana haber bültenleri geliyor. Ama ne yazık ki habere ve haberciye ayrılan bütçeler de bir o kadar kısıtlı. Haliyle sahadan, yerinde haber yapmak yerine uzaktan bağlantılar ya da ajanslardan gelen haber metinleri üzerinden bir habercilik yapılıyor. Halk TV bu noktada önemli bir adım atıyor; yerinden haber ilkesini takip etmeye çalışıyor. Bizler haberin kaynağından, haberin merkezinden haberler yapmaya gayret gösteriyoruz. Sahaya, alana inip haberi yerinden takip ediyoruz.
Halk TV Ege Bölge Temsilciliği’nin açılma sürecinde ne gibi hedefleriniz vardı? Bu hedefleri gerçekleştirmeye başlayabildiniz mi?
Önder İnce: En temel hedefimiz yerelin sesini duyurmak. Bu sesi duyurmak isterken de sesin ahengiyle oynamamak. Kendimize göre, durduğumuz yerden bakarak sesin şiddetini yükseltmemek ya da azaltmamak. Olanı, olduğu gibi vermek. Bunu yaptığımızda zaten haberciliğin en temel ilkesini yerine getirmiş oluyoruz.
Ayrıca yerelin haberini yapmak istediğimi söyledim ama burada ki yerel haber tüm Türkiye’yi ilgilendiriyor. Buradan yaptığımız tarım haberi, turizm haberi, çevre haberi ya da sokak haberleri tüm ülkeyi yakından ilgilendiren haberler. Dolayısıyla biz Ankara ve İstanbul’dan sonra, habercilik tabiriyle, Ege’den “ses açmış” oluyoruz.
Size göre Ege halkının Halk TV’den beklentileri neler, sizler bu beklentileri karşılayabiliyor musunuz?
Önder İnce: Halk TV Ege’de çok güçlü. Çünkü en çok izlendiği bölgelerin başında geliyor. Buradaki en temel hareket noktamız; böylesine güçlü olduğumuz bir bölgenin sesini daha çok duyurmak. Çünkü halkın çok ciddi sorunları var. Sokağa indiğimizde, alana çıktığımızda görüyoruz ki konuşmak için adeta bizi bekliyorlarmış. “İyi ki geldiniz, sesimizi duyurabiliyoruz” cümlesini çok sık duyuyoruz. Zira halkın sesini duyabildiği bir kaç medya organdan biri, en güçlüsü Halk TV. Halk TV kamerasını, mikrofonunu gördüklerinde mutlu oluyorlar. Moralleri yükseliyor. Bunu çok net söyleyebilirim.
Halk TV Ege’de sadece haber mi yapacak, yoksa başka içerikler de üretecek misiniz?
Önder İnce: Önceliğimiz elbette haber. Haberden geri kalmamalıyız. Yetişebildiğimiz oranda, Ege’nin dört bir yanından haberleri ekrana taşıyacağız. Ancak haberin yanı sıra içerik üretmek de istiyoruz. Ege’den tarım programı, turizm programı, dosya haberler, küçük belgeseller de yapmaya çalışacağız. İzmir ofisi düzenli içerik üreten bir işleyişle ilerletmek, büyütmek istiyoruz.
Televizyonculuğun merkezi İstanbul. Ekip kurarken zorluk yaşadınız mı?
Önder İnce: Sanırım en çok zorlandığımız konuların başında bu geliyor; ekip kurmak. Bu zorluk sadece İzmir’e özgü değil elbette ama biz İzmir’de ayrıca zorlanıyoruz. Şunu biliyorum; televizyon haberciliği çok bir iş. Gazete, dergi ya da internet haberciliği gibi değil. Haberin içinde bir çok temel faktör var; görüntü, ses, metin, kurgu. İster muhabir olsun ister kurgucu tüm bu faktörleri, olmazsa olmazları düşünmek, hesaplamak ve ona göre habere gitmek, haberini yapmak zorunda. Ama ne yazık ki bunu yapabilen çok az sayıda televizyon habercisi var. Biz de zorluklardan ziyadesiyle nasibimizi aldık, alıyoruz. (Gülümsüyor.)
İzmir Ofisi’nden beklentiniz nedir?
Önder İnce: Ekranlarımız tamamen canlı yayın akışıyla gidiyor. Sabah 7, gece 12-1’e kadar canlı yayında, siyaset konuşuluyor. Konuşan kişiler değişse de içerik değişmiyor. Benim en büyük hedefim;
1- İstanbul’a nefes aldırmak. Canlı yayın dışında, banttan içerik yayınlamak.
2- Yayını stüdyodan sahaya, alana, sahile, sokağa taşımak. Bu haliyle de izleyiciye nefes aldırmak.
3- Hayatın diğer seslerine yer vermek. Siyasetin gölgesinde kalmış, çemberine hapsolmuş gündeme su sızdırmak. Belki çok büyük sözler gibi algılayabilirsiniz ama bu hedeflerden birini dahi gerçekleştirebilirsek büyük iş yapmak olacağız.