İçimdeki Buhranlar adlı kitabında içimizdeki buhranların gönüllü sözcülüğünü üstlenen Gökçe Yavaş Önal, Anne Bak! ile bu kez hamilelik ile çocuk sahibi olma sürecinde bir kadın olarak neler yaşayıp hissettiğini mizahi bir dille çizgilerine taşıyor.
Annelik kimliğiyle birlikte hızla değişen hayatından renkli kesitler paylaşan sanatçı, toplumun kadına yüklediği rollerin yanı sıra hurafe, dedikodu ve önyargıların, üzerinde yarattığı baskıyı ve dayatılan mükemmellik algısını da komik bir perspektiften ele alarak anlatıyor.
Anneliğin halleri
Anne Bak, zaten yeterince kirlenen dünyaya masum bir bebek getirme ikileminden hem fiziksel hem de duygusal anlamda anneliğe hazır olup olmama sorunsalına; hamileliğin yorucu ama bir o kadar da tatlı sürecinden bebeğin ilk kez kucağa alındığı o unutulmaz anlara; lohusa sendromundan babalık müessesesi ve diğer aile büyükleri ile ilişkilerdeki gelgitlere; bebeğin, dünya için küçük ama ebeveyn için büyük önem taşıyan ilklerinden bebeğin göz açıp kapayıncaya kadar çocukluğa terfi etmesine kadar pek çok şeyi; kısaca anneliğin binbir hâlini sayfalarına taşıyor.
Zihinleri meşgul eden sorular
Anne adaylarının ve elbette müstakbel babaların zihinlerini meşgul eden pek çok sorunun yanıtını kahkahalar eşliğinde veren bu matrak kitap, yıllar önce benzer deneyimleri yaşayan kıdemli anne-babalara da anılarını neşeyle yad etme fırsatı sunuyor.
Anne çocuk ilişkileri
Anneliği, kimilerinin ısrarla savunduğu gibi kutsal bir görev gibi görmeyip, tamamen içgüdüleriyle hareket etmeyi tercih ettiğini söyleyen Gökçe Yavaş Önal; anneliğin biraz da yolda öğrenilen bir şey olduğunu ve anne-çocuk ilişkisinde yaşanan her şeyin aslında kendiliğinden geliştiğini ifade ediyor.