Anayasa Mahkemesi (AYM), Seyahat aksiyonlarında polisin biber gazıyla müdahalesi sonucu yaralanan kişinin açtığı davaların reddedilmesini hak ihlali saydı. AYM’nin kararına nazaran, Umut Can Bozgun 2 Haziran 2013’te, Ankara’daki Seyahat hareketlerine katıldı. Polisin müdahalesi sonucu yüzüne gaz fişeği isabet eden Bozgun, hastaneye kaldırıldı. Yüzünde kırıklar oluşan Bozgun, gaye alınarak yakın aralıktan ateş edildiğini belirterek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulundu.
‘Görevlinin kimliği tespit edilmese de yönetimin sorumluluğu var’
Ancak dava kapsamında Bozgun’u yaralayan polis memuru tespit edilemedi. Bozgun’un açtığı tazminat davası ise olaydan sorumlu kişinin kolluk vazifelisi olduğuna ait somut kanıt bulunmadığı gerekçesiyle reddedildi. İtirazların reddedilmesi üzerine Bozgun, avukatı Doğan Erkan aracılığıyla AYM’ye başvurdu. AYM, “adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Kolluk görevlisinin kimliğinin yahut sorumluluğunun tespit edilememiş olmasının, yönetimin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı vurgulanan kararda, “delillerin irdelenmeksizin bir sonuca ulaşıldığı, münasebetlerin kâfi olmadığı” aktarıldı.
Tazminat davası tekrar görülecek
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’a konuşan avukat Erkan, tazminat davasının reddedilmesiyle “kolluğun kanıt karartmasının yasallaştırıldığını ve ‘polis kabahatlerine cezasızlık’ kültürüne uyulduğunu” vurguladı. Dört yıl süren soruşturma sonucunda sorumlu polisin tespit edilemediğini, belgenin sürüncemede bırakıldığını aktaran Erkan, AYM kararı ile şu üç noktaya işaret edildiğini söyledi: “Polisin gaz fişeği ile yurttaşı yaralaması tazmini gerektirir. Gezi’de polis gaz fişeği ile yurttaş yaralamıştır. Gaz fişeği ile yaralamayı yapan polis tespit edilemese de bu, yönetimin tazmin sorumluluğunu kaldırmaz. Bu münasebetlerle reddedilen tazminat davamız tekrar görülecek.”