CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; tutuklu Tayfun Kahraman’ın kızı Vera, tutuklu Mine Özerden’in annesi Halide Özerden ile tutuklu Çiğdem Mater’in doğum günü hasebiyle Seyahat tutuklularının aileleri ile bir ortaya geldi. Kılıçdaroğlu, “Aslında bizi bir aile yapan bizim niyetlerimiz, özgürlüğe duyduğumuz hasret; çocuklarımızın daha hoş bir ortamda büyümesi, yaşaması; hepimizin huzur içinde yaşaması… Bu maksat gerçekleşmek zorunda. Gerçekleştirmenin yolu da ortaklaşmadan geçiyor. Niyetlerimizi ortak, güçlü bir formda söz etmekten geçiyor. Bu fikirleri söz etmenin bir bedeli var. Tarih onları unutmayacaktır. Tahminen hepimiz unutulacağız, fakat içeride olanlar hiç unutulmayacak” dedi.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Seyahat tutuklularının alileri ile bir ortaya geldi. Kılıçdaroğlu, aileler ile birlikte Seyahat tutuklusu Tayfun Kahraman’ın kızı Vera, Seyahat tutuklusu Mine Özerden’in annesi Halide Özerden ve Seyahat tutuklusu Çiğdem Mater’in doğum gününü kutladı. Kılıçdaroğlu’na, CHP İstanbul Vilayet Lideri Canan Kaftancıoğlu da eşlik etti.
‘Onları unutmayacağız’
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Sevgili Vera yanımda oturduğu için son derece memnunum. Büyük bir aile olduğumuzdan kelam ettik. Aslında bizi bir aile yapan bizim kanılarımız, özgürlüğe duyduğumuz hasret; çocuklarımızın daha hoş bir ortamda büyümesi, hepimizin huzur içinde yaşaması… Bu amaç kesinlikle gerçekleşmek zorunda. Gerçekleştirmenin yolu da ortaklaşmadan geçiyor. Kanılarımızı güçlü bir halde söz etmekten geçiyor. Bu kanıları tabir etmenin bir bedeli var. O bedeli ödeyenler şu anda içeride; bir kısmı içeride, bir kısmı dışarıda. Ne olursa olsun, içeride olanlar bu bedelin onurlu bireyleri.
Tarih onları unutmayacaktır. Bizler onları unutmayacağız. Tahminen hepimiz unutulacağız, lakin içeride olanlar hiç unutulmayacak. Zira onların ödediği bedel, daha ağır bir bedel. Tahminen ileride Vera, anılarını anlatırken büyüdüğünde, tahminen büyük bir kısmımız hayatta olmayacağız. Fakat Vera anlatacak. Babalarının, annelerinin hangi bedelleri ödediğini anlatacak. Umarım içeridekiler dışarı çıktığında tekrar bir arada oluruz, birlikte oluruz; bu defa onların içerideki hapishanedeki dinlemiş oluruz. Emin olun gülerek, büyük bir zevkle o anıları anlatacaklardır. Zira ödedikleri bedel, kendilerinin bedeli değil, topluma karşı yüklendikleri sorumluluğun bedelidir.
Adaletin tecelli etmesi gerektiğini söylediniz. İnsanoğlunun hayatı adaleti aramakla geçmiştir, aslında. Adaleti, bundan sonra da arayacağız. Vera’nın jenerasyonu, ondan sonraki nesil da arayacaktır. Zira haksızlıkların olduğu yerde, kesinlikle adalet arayışı da bir biçimiyle vardır. Adaleti sağlamak için çaba edeceğiz lakin bu çaba sıradan bir gayret değil. İnsanlığın gayreti, esaslı bir uğraş. Bu gayrette değerli kademeleri aştığımızı düşünüyorum. Doğum gününüz kutlu olsun. Daha keyifli, huzurlu günlerde içeridekilerin de ortamızda olduğu günlerde umarım daha keyifli bir ortamda, daima birlikte oluruz. Kararlıyım, beyefendiyi mutlaka emekli edeceğim.”
‘Ata’mızın bahsettiği en ağır durumu, bu yıllarda yaşıyoruz’
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından evvel Seyahat tutuklularının yakınları konuştu. Tutuklu Mine Özerden’in annesi Halide Özerden şunları söyledi:
“Ben, dünyayı sarsan, Hiroşima’nın bombalandığı gün ve tıpkı saatte dünyaya gelmişim. Seyahat tutsaklarından Mine Özerden’in annesiyim. Emekli Almanca öğretmeniyim, devlet okullarında vazife yaptım. Biz öğretmenler vazifeye başlarken, Atatürk unsur ve inkılaplarına bağlı kalacağımıza dair namus ve erdemimiz üzerine yemin ederiz. Başımız dik, onurlu mesleğe başlarız. Sonra yıllar içerisinde uygulama alanımızın nasıl daraltıldığını yaşayarak öğreniriz. Uçmaya çalışan yavru kuşlar üzere çırpınırken kanatlarımız kırılır. Güya tutsak üzere, sınıflarımızın duvarlarını basamaktan emekli oluruz. Sanırım bizleri yetiştiren öğretmenlerimiz bizlerden daha şanslıydılar. Benim neslim, Ata’mızın emanetini sahiplenmiş ve kaldığı yerden vasiyeti doğrultusunda ilerletmek için vücutlarını ortaya kolmuş 68’lilerdi. Partimizin altı oku, düşünerek çizilmiştir. Cumhuriyetimizin temel taşı olan devrimlerimizin görsel özetidir. Ata’mız kendisinden sonraki yıllarda başımıza gelecekleri, Gençliğe Hitabesi’nde hissederek ihtarda bulunmuştur. Bahsettiği en ağır durumu, artık bu yıllarda yaşıyoruz. Ne kaldı, daha ne olacak ki? Kelamda değil özde Atatürkçüler, halkımızın makus talihini değiştirecektir. Önümüzdeki seçime tüm gücümüzle hazırlanalım. Altı okumuz; Vera ve Ege bebeklerin yolunu aydınlatsın. Torunlarımız altı okun gösterdiği ışıklı yolda, cennet vatanımızda, başları dik yarınlara itimat içinde yürüsünler.”
‘Bir şeylerin değişmesi gerekiyor’
Tutuklu Çiğdem Mater’in eşi gazeteci Murat Utku ise şöyle konuştu:
“Biz 20 yıldır birlikteyiz Çiğdem’le. Ve bu 20 yıl içinde birinci sefer farklı bir doğum günü kutluyoruz. Bundan sonraki sene, daha sonraki yıllarda; bu ülkede adaletin hakikaten tecelli edeceğine çok inanıyorum. Bir şeylerin değişmesi gerektiğine çok inanıyorum. Ve kaç doğum günlerini birbirimizin gözlerinin içine bakarak kutlayabileceğimizi düşünüyorum. Bunun gerçekleşmesi uğraş sarf etmemiz gerekiyor. Bu ülkede bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Bu ülkede adaletin tecelli edebilmesi için ne yapmak gerekiyorsa, üstümüze düşen her şeyi yapmamız gerekiyor.”
‘Tayfun’suz kutlayacağımız son doğum günü’
Tutuklu Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, şunları söyledi:
“Bu Tayfun’suz kutlayacağımız son doğum günü. Dün tesadüfen, 5 Ağustos’ta, Silivri’de açık görüş günü olduğu için iki gün üst üste görüştük. Bu arkadaşlarımızın orada, bizim burada kutladığımız son doğum günüdür.”
‘Dik duracağız ve kazanacağız’
Tutuklu Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay, şöyle konuştu:
“Ben gençliğimde Halide Hanım’ın eşini, Amasya’da gazetelerde okuyordum. Bir minibüs sürücüsü, minibüsün gerisine ‘proleter’ yazmış ve baskı görüyor. Orada hayranlığımız başladı, ben ve kardeşlerimle birlikte. Artık burada birlikteyiz. Çocuklarımız tıpkı davada. Değişik kanallarda uğraş içinde olsanız, o denli bir aksiyonda birleştiriyor ki… Sonra tıpkı yerde yürümeye başlıyorsunuz. Biz bugüne kadar Gezi’nin ne kadar antidemokratik, ısmarlama bir ceza olduğunu anlattık. Lakin artık bunu bir adım ileri götürerek; hak, hukuk, demokrasi, insan hakları, toplumsal haklar gayretinde nelerin olması gerektiğini lisana getirmemiz gerekiyor. Evvel arkadaşlarımız çok canlı durdular, kararın açıklanmasının dakikasından itibaren. Biz gittiğimizde onlar bize moral veriyorlar. Yürüyeceğiz ve kazanacağız. Ben bıkmadan, usanmadan şunu söylüyorum. Dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız ve kazanacağız.”