Guillaume Perrier uzun yıllar Türkiye’de bulunan bir gazeteci. Türkiye konusunda Le Point mecmuasında yaptığı haberlerle biliniyor. Guillaume Perrier’in Fransa’da yayımladığı son kitabı Kurtlar Sisi Sever, Fransa’da en çok ilgi gören kitaplardan biri oldu. Guillaume Perrier bu kitabında Türk Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Avrupa’daki faaliyetlerini ele alıyor. Bu kitabı France 24 kanalına anlatan Guillaume Perrier MİT Türkiye’nin en stratejik kurumlarından biri ve ülkenin kalbinde yer aldığını söyledi.
Guillaume Perrier’in France 24’e verdiği röportajın tamamı:
Sunucu: Bu sabahki konuğumuz haftalık Le Point mecmuasının uluslar ortası servisinden gazeteci veTürkiye uzmanı Guillaume Perrier. Bu sabah davetimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Siziburada ağırlıyoruz zira Türkiye konusunda uzmanlaşmış öbür bir gazeteci olan Laure Marchandile bir kitaba imza attınız : “Kurtlar Sisi Sever”, Grasset yayınları tarafından şimdi piyasaya sürüldü.Kitap Paris, Berlin, Palermo, Brüksel üzerinden Türkiye ve onun sayısız kümenin yardım ettiğiistihbarat servisinin zımnî yeraltı aktivizmi hakkında uzun ve çok detaylı bir soruşturmaya dair birtarihçe içeriyor. Türk istihbarat teşkilatı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde, dahadoğrusu sis içerisinde, Avrupa’da maksatlı ataklar gerçekleştirmekten, suikastler yapmaktançekinmiyor. Evvel, kamuoyunun pek az bildiği Türk istihbarat teşkilatından kelam edelim. MİT nedir ?MİT ve kolları nelerdir?
“DÜNYANIN EN GÜÇLÜ İSTİHBARAT TEŞKİLATLARINDAN BİRİ”
Guillaume Perrier: Evet MİT, dünya çapında altı binden fazla çalışanı ile bugün dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatlarından biridir. Türkiye’nin son yıllardaki topyekün diplomatik konuşlandırması üzere MİT de beş kıtada faaliyetler
gösteriyor, varlık gösteriyor diyebilirim. MİT on iki yıldan fazla bir müddettir Recep Tayyip Erdoğan’a çok yakın bir Türk teknokratı olan Hakan Fidan tarafından yönetiliyor. Erdoğan ona kara kutum diyor, bu telaffuz, teşkilatın rolü hakkında size biraz fikir veriyor. Münasebetiyle o biraz rejimin sırlarının koruyucusu ve bugün yurt dışında Erdoğan diplomasisinin silahlı kanadı.
Sunucu: Islahata uğramış olan bir kurum ve temelde çok sağ Türk milliyetçilerinin içine sızdığı bir kurum…
Guillaume Perrier: Yani ıslahat yapıldı ve daha sonra Türk bürokrasisinin birkaç yıl boyunca kapsamlı bir formda tasfiye edilen tüm kilit idareleri üzere Recep Tayyip Erdoğan’a yakın olanlar tarafından devralındı. Nitekim de en milliyetçi kümelerin bugün üstünlüğü ele geçirdiği bir kurum. Bu yeni bir
şey değil. Zira MİT’in uzun tarihinde Türk milliyetçi çok sağıyla Bozkurtlar ile de çok güçlü bir tarihî bağ olduğu açıktır. Ayrıyeten bu operasyonlara her vakit direkt yahut dolaylı olarak yakından dahil olan mafya ile de. Aslında 80’li ve 90’lı yıllarda MİT, Paris’in göbeği, Fransa da dahil olmak üzere Avrupa’da Ermeni yahut Kürt militanlara yahut teröristlere yönelik amaçlı suikastlar gerçekleştirdi. Bugün görüyoruz ki bu ağlar, bu sistemler tekrar etkin hale geliyor. Neden? Epeyce kolay zira Erdoğan, 2016 yazındaki başarısız darbeden bu yana, tüm devlet aygıtını, tüm güvenlik aygıtını son derece sağlam bir formda ele almak zorunda kaldı…
Suncu: Evet, gerçek bir paranoya.
“MİT TÜRKİYE’NİN KALBİNDE YER ALAN BİR KURUM”
Guillaume Perrier: İşte, gerçek bir paranoya ve birçok vakit haklı bir paranoya. Sahiden de silahlı kuvvetler içinde ve muhtemelen bilinmeyen servisler içinde ona karşı komplolar vardı. Böylelikle MİT’i bir bakıma yakın muhafızı yaptı. Bugün MİT, Türkiye’nin stratejik konuşlandırmasının kalbinde yer alan kurumdur.
Sunucu: Yani seçilmiş gayeler var. Özellikle dünya çapında bir ağa sahip olan ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından kendisini devirmeye çalışan darbenin gerisinde olmakla suçlanan vaiz Fethullah Gülen’in yakınları var. Bir de Kürtler var ve Avrupa’da maksatlı hücumlar denildiğinde, bilhassa epeyce fazla kelamını ettiğiniz Paris saldırısını, 2013’te Paris’in ortasında öldürülen üç Kürt eylemciyi düşünüyorum. Soruşturma tuzaklarla doluydu, bilhassa savunma kapalılığı nedeniyle engellenmişti. Bugün Paris’in ortasında bu üç bayanın öldürülmesi hakkında ne biliyoruz?
Guillaume Perrier: Oldukça kolay. Bu üç bayan PKK’nin üç militanıydı. Sakine Cansız asıl amaçtı, nitekim çok kıymetli bir şahsiyetti.
Sunucu: Kürdistan Personel Partisinin (PKK) kurucularından biriydi. Abdullah Öcalan’la birlikteydi ona çok lakin çok yakındı.
Guillaume Perrier: Bu hakikat, 1978’den beri PKK içindeki bayan kolunun kurucusudur. Bu Kürt hareketi içinde, belli bir cinsiyet eşitliği vizyonu olduğunu ve bu nedenle gerillaların bayan kolunun yaratılmasının
kökeninde onun olduğunu biliyoruz. Yani o bir auraya sahip, harekette son derece değerli bir karizmaya sahip biriydi, yazdığı metinler okutuluyordu. Hasebiyle bu suikast son derece değerli bir şok yarattı bu sebeple de bilhassa bağlam içine oturtulması gerekiyor. Ocak 2013’te meydana geldi.
Yakında on yıl olacak. O sırada Türkiye, PKK ile pazarlık yapıyordu. MİT’in de dahil olduğu kapalı müzakerelerle mutabakata çalışıyordu. Kırk binden fazla insanın hayatına mal olan 40 yıllık bir çatışma idi münasebetiyle bu sorunu diyalog yoluyla çözmek için siyasi bir irade vardı. Bugün farkına vardığımız şey, bu taarruzun istihbarat servislerindeki beşerler tarafından talimatının verildiğidir.
Soruşturma yavaş yavaş bu gerçeği ortaya çıkardı…
Sunucu: Her halükarda yargılanmadan çabucak evvel hatalının öldüğünü öğrendik.
Guillaume Perrier: Katil, delillerle yakalandı. Susturuculu bir tabanca, her kurban için üç mermi kullanmıştı, son derece profesyonel bir şeydi. Tutuklandı, birkaç ay mahpus yattı. İsimli kovuşturma açıldı ve bu genç adamın, beyninde tedavi edilemez bir tümör vardı ve yargılanamadan hapishanede öldü. Bu profilin rastgele seçilmediğini ve bu cürmü işlemek için bilhassa seçildiğini sonradan anlıyoruz. Türk istihbarat servisleri onun sıhhat durumunun nasıl olduğunu çok düzgün biliyordu ve bu onlar için bir avantaj idi.
“DOSYALARA ERİŞİMİZ OLDU”
Sunucu: Ancak dava devam etti. Son olarak bir sulh hakimi davayı devraldı.
Guillaume Perrier: Dava baş hatalının vefatıyla sona erdi. Ancak aslında, birkaç ay evvel, yeni bir sulh hakimi, hamileri bulmaya çalışmak için edinilen yeni bilgilere dayanarak bir soruşturma açtı ve hami Türk istihbarat servisinden çok uzak değil. Bunu soruşturmamız ile ve çeşitli dokümanlarla kanıtladık zira hem Fransız, hem Belçika hem de Türk servislerine yahut yasal belgelere erişimimiz oldu. Aslında farklı adalet sistemleri ortasındaki alışverişi yahut iş birliği eksikliğini açık bir biçimde gösteren evraklara erişimimiz oldu. Fransız sulh hakimi ile gördüğümüz üzere soruşturmayla çok az iş birliği yapan Fransız istihbarat servisleri ortasında gitgide gerginlik ortaya çıktı.
Sunucu: Evet, zira aslında belgeyi devralacak olan sorgu hakimi, savunma sırrı olarak sınıflandırılan, saklanan yani büyük kısmı silinmiş dokümanlarla karşı karşıya kalacak. Fakat yeniden de şahsen gördüğünüz evraklar sayesinde Fransız istihbaratının bu suikastın ana gaye bireyi hakkında iki gün evvel bir not kaleme aldığını öğreniyoruz.
Guillaume Perrier: İşte, Sakine Cansız ile ilgili çok ayrıntılı bir not iki gün evvel kaleme alınıyor. Size daha evvel bahsettiğim bu kişi hakkında. Yani bu bir delil teşkil etmez. Fakat bu, beşere Fransız servislerinin bir şeylerin hazırlığının yapılmakta olduğunun farkında olabileceğini düşündürüyor.
Sunucu: Ya da en azından görmezden gelindiğinin.
Guillaume Perrier: Görmezden gelinmiş olunabilir. Bu kişinin takip altında olduğunu biliyoruz. Suikast yeri de Fransız servislerinin takibindeydi. Bunu biliyoruz zira bu ofislerdeki geliş gidişler büyük ölçüde evvelki aylarda çeşitli raporlarda belgelendi. Yani hakikaten büyük bir kuşku var. Pekala o vakit Sakine Cansız hakkındaki not istihbarat servisleri açısından dert verici ögeler içermiyorsa neden büsbütün sansürlendi? Şayet bu soruşturmanın bir kısmını çözebilecektiyse bugüne kadar neden bu kanıtlar sorgu yargıcından saklandı?
“ERDOĞAN ZAYIFLADI”
Sunucu: Bu kitapta, Kürt davasının militanı, Kürt kökenli Avusturyalı bir parlamentere yönelik suikast planına da değiniyorsunuz. Onu öldürecek kişi bunu gerçekleştirmedi. Bizatihi polise teslim oldu. O tarihten beri Sicilya’da mahpusta ve Mafya’nın nüfuzu sayesinde korunuyor. Bu adamla orada mı tanıştınız? Kendisi tanıklık ediyor ve tüm bunların nasıl işlediğini, MİT’in perde ardında nasıl çalıştığını biraz anlatıyor.
Guillaume Perrier: Kolay olmadı açıkçası. Eylül ayında bu dava ortaya çıktığında ben bu davayı aylarca araştırmıştım zira eşsiz bir davaydı esasen uzun vakittir üzerinde çalıştığımı anlatabilmek için bunu söylüyorum. Birkaç ay sonra bu kişinin izini buldum. Sonunda beni görmesi için onu ikna ettim.
Palermo’ya gittim, birkaç gün boyunca onunla 16 saatlik görüşmeler yaptım. Açıkçası bu tıp bir şahidin kelamları her vakit mümkün olduğunca ihtiyatlı biçimde ele alınmalıdır. Lakin araştırmaya çalıştım bana verebileceği her ayrıntıyı denetim etmeye çalıştım. Kimi şeylerin doğrulanamaz olduğu ortaya çıktı ve bunlar kitapta yok zira anlatılan çok fazla şey var. Lakin bir dizi şey bizi yola koydu. MİT’in yürütme usulleri, yapısı, MİT içindeki güç münasebetleri üzere, değişik olan da bu zati. MİT tüm Türk kurumları üzere, savaş halindeki farklı kümeler ortasındaki rekabetlerin de kesiştiği bir kurumdur. Dağıtmaya çalıştığımız bu sisi biraz da bu durum göstermiyor mu? Tıpkı vakitte bu, Türk kurumları içinde katiyen şiddetli bir güç gayretinin sözüdür ve Erdoğan’ın tüm bunlar sonucu zayıfladığının bir işaretidir. Darbe teşebbüsünden bu yana gücü değerli ölçüde zayıfladı. Tıpkı vakitte ordu içindeki uyuşmazlık yüzünden de zayıfladığını hissetti. Sokakta protesto var. Türkiye’yi vuran ekonomik kriz var. Popülaritesi her yıl erozyona uğruyor.
ERDOĞAN PRAGMATİST BİR LİDER
Sunucu: Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yaklaşmışken. İlkbaharda yapılacak.
Guillaume Perrier: Aslında önümüzdeki yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında seçimlerin yapılması gerekiyordu yani Erdoğan’ın çok beklediği bir şey bu. Tüm bunlar, nihayet gücünü güçlendirmek için MİT üzere kurumların denetimini sıkılaştırmak zorunda olduğunu gösteriyor. Bu da söz edilen rekabetlerin olduğunu ve çok sağa yakın kümelere güvenmek zorunda kaldığını gösteriyor. Bugün iktidardaki ana müttefiki. Bu çok sağcı parti, çok milliyetçi MHP partisinin, yani bozkurtların partisinin saklı servisler bünyesinde son derece güçlü olduğu ortaya çıkıyor.
Sunucu: Recep Tayyip Erdoğan, memleketler arası alanda da müttefik arıyor. Bazen onu takip etmek biraz güç. Avrupalılara ittifak teklif ediyor, sonra Suriyeli göçmenlerle tehdit ediyor, sonra geri dönüş yaparak Rusya’ya yakınlaşıyor, sonra Suriye’ye savaş açıyor akabinde dönüş yapıyor. Cemal Kaşıkçı sıkıntısında Suudi Arabistan’la da keza o denli. Recep Tayyip Erdoğan’ın rüzgargülü stili diyeceğim yaklaşımı neden kaynaklanıyor, bugün milletlerarası alanda gerçek müttefikleri kimlerdir?
Guillaume Perrier: Müttefiki yok. İnanıyorum ki onun rüzgargülü olarak isimlendirdiğiniz yanı, pragmatizmi,uzun vakittir bu nedenle övülüyordu ve bugün bunun bizi şaşırtan bir tabirini görüyoruz. Lakin Erdoğan daima böyleydi. Hem içeride hem de milletlerarası olarak her vakit bu türlü yönetti. Gerçek müttefikleri gelecekteki düşmanlarıdır yahut bunun aksisi. Bu her vakit onun çalışma formu olmuştur. Daha evvel vaiz Fethullah Gülen’den bahsediyorduk, güçlerini birleştirip, onu iktidara taşıyan oydu.
Bugün devletin mutlak düşmanı, terörist başkan… Münasebetiyle tüm hususlarda Avrupa, İsrail, Suriye konusunda da tıpkı müşahedesi yapabiliriz. Nitekim de Esad savaştan evvel kardeşiydi sonra en büyük düşmanı oldu ve bugün uzlaşma sürecindeler. Üstelik Suriye güvenlik servislerinin başındaki Ali Memlük ile bu uzlaşıdan mesul olan da MİT lideridir. İşte burada da yeniden bu diplomasinin merkezinde yer alan Türk istihbarat servislerini görüyoruz. Pekala, tüm bunların mantığı nedir?
Erdoğan’ı pragmatist, Avrupalılara kalıcı bir güç istikrarını dayatan biri olarak görmeniz gerektiğini söyleyebilirim. Göçmen sorunundan bahsettiniz. Yaptığımız araştırma bunu da gösteriyor. Yani diasporanın takibi, Avrupa topraklarında tesis edilecek nüfuz da Avrupa Birliği ile bu güç bağını tesis etmenin bir yolu. Bunu İsveç’in NATO’ya girişi konusundaki tartışmalarda da gördük.
Odatv.com