Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan B’ye indirdi, görünümünü ise “negatif” olarak teyit etti.
Fitch, aldığı bu karara yükselen enflasyonu ve iktisatla ilgili kaygıları münasebet olarak gösterdi.
Fitch’in iktisatla ilgili sorun teşkil ettiğini belirttiği bahisler ortasında büyüyen cari açık ve müdahaleci siyasetler yer alıyor.
Fitch karar metninde yükselen enflasyon, para ünitesindeki kıymet kaybı ve tüketici inancındaki düşüş yüzünden iç tüketimin azalmasını beklediklerini aktardı.
Kurumun bu yıl için öngördüğü yıllık ortalama enflasyon yüzde 71,4.
Bu öngörünün çok meçhul olduğunu da vurgulayan Fitch, 2023 yılında ise enflasyonun yüzde 57 düzeyinde olmasını beklediklerini belirtti.
Haziran ayında enflasyon 24 yılın en yüksek düzeyine çıkarak yüzde 78,62 olarak açıklanmıştı.
Türk Lirası dolara karşı geçen yıl yüzde 44 bedel kaybetmişti. Bu yıl ise bu oran yüzde 23 düzeyinde.
“Müdahaleci politikalar”
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) TL’nin paha kaybına karşı ihracatçı şirketlere kredi almakta getirdiği kısıtlama Fitch tarafından ‘öngörülemeyen ve müdahaleci politikalardan’ biri olarak tanımlamdı.
Hükümetin belirlediği iktisat siyasetine nazaran TL’deki paha kaybının ihracatı artırması ve cari açığı kapaması bekleniyordu; lakin cari açık Mayıs’ta 6,47 milyar dolar olarak açıklandı.
Fitch de raporunda, “Hükümetin büyümeyi yüksek tutmaktaki kararı TL üzerindeki baskıyı artırıyor, milletlerarası rezervlerin düşmesine yol açıyor, enflasyon sarmalını yaratıyor, sermaye akışını engelliyor ve daha yüksek cari açığa neden oluyor” dedi.
Kurum ayrıyeten TCMB’nin faizi tüm bu gelişmelere, yüksek enflasyona ve Ukrayna’daki savaşa karşın yüzde 14’te tutmakta ısrarcı olduğunu vurguladı.
Fitch, kredi notunu Şubat’ta düşürmüştü
Fitch, Türkiye’nin kredi notunu Şubat ayında düşürmüştü.
Fitch 12 Şubat’ta aldığı karar ile Türkiye’nin kredi notunu BB-‘den B+’ya indirdiğini, görünümünü ise “negatif” olarak teyit ettiğini açıklamıştı.
Fitch bu tarihte yayımladığı raporda, “daha sık ve ağır siyaset odaklı” finansal gerilim devirlerinin, Türkiye’de yüksek enflasyonu, düşük dış likiditeyi ve zayıf siyaset güvenilirliği açısından kırılganlıkları artırdığını belirtmişti.