Fes altındaki gerçek

Ah bu yaman çelişkiler:

Osmanlı’da Sultan İkinci Mahmut fesi resmi şapka yaptı.

Fes istemeyenler isyan etti. İkinci Mahmut’a “gavur padişah” adı verildi. Çünkü: Müslümanlar şapka kullanıyor ve başta Yunan olmak üzere gayrimüslimler fes takıyordu.

Aradan yüz yıl geçti.

Cumhuriyet, fes yerine şapka giyilmesini içeren kanun çıkardı. Bu kez şapka giymek istemeyenler, fesin Müslümanlığı simgesi olduğunu iddia ederek isyan etti. Şapkayı “gavur icadı” olarak nitelediler. Oysa Osmanlı’da gayrimüslimler sadece 1890 yılından itibaren şapka giymeye başlamıştır!

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e modernleşmenin simgesi fes ile şapkaya kimi muhafazakârların bakış açısı böylesine çelişkili oldu…

Kimse demedi ki, “İslam şekilcilik dini” değildir!

Fesin, Osmanlı Müslümanlığı ile özdeşleşmesinin sebebi; 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması ile ülkeye gelen yabancı sayısını ve itibariyle Osmanlı’ya dair yazının-çizinin artışıyla oldu. Batı karikatür ve parodilerinde fes tembelliğin, kurnazlığın, hırsızlığın sembolü olarak kullanıldı. Başta İngilizler olmak üzere Avrupa eğlencelerinde fes mizah unsuru olarak takıldı.

Fes aslında Batı’da, “hasta adam” Osmanlı’nın sembolüydü! Orta Asya’dan gelen Türkçüler bu sebeple fes yerine kalpak giydi. Ve yine bu nedenle Cumhuriyet’in hemen başında 1925 yılında Batı sömürüsünün simgesi görülen fes tarihe gömüldü.

Toplumsal kırılma yaratmak isteyen kimileri günümüzde fesi, “propaganda aracı” olarak kullanmayı sürdürüyor. Peki bu kimin neyin propagandası?

BATI’NIN UMURUNDA DEĞİL

Türkiye Cumhuriyeti/ Kemalist Devrim Müslüman ülkelere ulusalcılık konusunda öncü oldu.

Mısır, Suriye, Irak’taki BAAS gibi Arap milliyetçisi- bağımsızlıkçı siyasi hareketleri- iktidarları boğmak isteyen emperyalistler, -kıyafet gibi- çeşitli sembollerle İslam’ı bu laik-modernist ulusal hareketlerin karşısına çıkardı…

Böylece emperyalist oyun İslam’ın sömürü karşıtı muhalif kimliğini unutturdu ve İslam ülkelerini Batı sömürüsünün toprağı yaptı…

Aynı… Osmanlı yerli pazarının- toprağının 19’uncu yüzyıl boyunca sömürülmesini seyreden Müslümanların, fes ya da İstanbulin gibi kıyafetlerin İslam’a uygun olup olmamasını tek gündem yapmaları gibi!

Günümüzde bu değişti mi? Kıyafet gibi kültürel tartışmalar hiç hız kesmiyor.

Oysa:

Bugün AKP/Erdoğan iktidarının tek gündemi ekonomik buhran! Peki, onca yıl –başörtüsü gibi- salt dini kültürel talepleri gündem yapmanın bunda etkisi olmadı mı? Kafayı bu gündemden kaldıramadılar; sanki tek sorun buydu…

Ilımlı İslam’a, BOP‘a bu nedenle kanmadılar mı?

CIA pojesi FETÖ’ye de bu nedenle kanmadılar mı?

Suriye, Libya saldırılarına bu nedenle kanmadılar mı? Ya açılım? Vs.

Ne zaman ki: -Örneğin- Annan Planı’ndan Denktaşçı milli çizgiyi benimseme gibi politikaları savunmaya başladılar hemen Batı medyası tarafından “diktatör” ilan edildiler.

Türkiye’de insanların fes ya da şapka giymeleri –Suudilerde olduğu gibi- Batı’nın umurunda mı; o nasıl sömüreceğine bakıyor!

Batı Atatürk’ün kaldırıp attığı kapitülasyonları bugün hâlâ yeniden pürüzsüz inşa etme peşinde!

Neoliberalizmin tahrip ettiği ülkelerinin ağır ekonomik sorunlarını Türkiye gibi ülkelerin sırtına yükleme peşinde!

YURTSEVER ÇİZGİ

Ütopik “İslamcılık” emperyalist Batı projesini mi?

“İslamcılık”, sistemli ideoloji – siyasal teori olarak –başta İngiliz- emperyalizmi tarafından dizayn ve manipüle mi edilmiştir? Tutucu ve bağnazlıkta “dış etkinin” payı nedir?

Tarih içinde anti-emperyalist sol hareketlere karşı -Komünizmle Mücadele Derneği gibi- dış odaklı örgütlenmelerini nasıl değerlendirmek gerekiyor? Soğuk Savaş’ta İslami hareketlerin yeri hep Batı ekonomi politiğinin ekseni oldu…

Bu saflaşmanın kutbu; sistemi sorgulayan ve feodal sistemde köklü değişiklikler öngören her seçeneğe şiddetle karşı çıkmak, onu bastırmaktı…

Bu nedenle, -CIA projesi- 12 Eylül 1980 askeri darbesi, sola karşı dalgakıran olması ve, Sovyetler Birliği’ni kuşatan Yeşil Kuşak projesi için İslamcı hareketlerin önündeki engelleri kaldırdı.

Evet, 12 Eylül bir İslamizasyon/ İslamileştirme projesiydi. Fethullah Gülen‘in o günlerde söylediği, “Kenan Evren cennetliktir” sözü bunun özüdür…

Nihayetinde… Batı’ya boyun eğmeyen Milli Görüş parçalanarak AKP “doğumu” gerçekleştirildi.

Demem şu ki:

Batı sömürüsünün simgesi fes -görünmez halde- hâlâ bazı kafalardadır! Fesi kaldırıp “keli”/Batı‘nın emperyalist yüzünü görmek şarttır.

Doğru politika ancak bunun üzerine inşa edilir.

Müslümanların yurtsever hattı bu olmalıdır.

Soner Yalçın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir