UEFA Avrupa Ligi’nde heyecan başladı. B Kümesi birinci maçında temsilcimiz Fenerbahçe, Kadıköy’de Dinamo Kiev’i ağırladı. Sarı Lacivertliler, Michy Batshuayi’nin 90+2’inci dakikada bulduğu golle müsabakadan 2-1 galip ayrılarak kümeye 3 puanla başladı.
JOAO PEDRO AVRUPA’DA BİRİNCİ KEZ
Fenerbahçe’nin golcü oyuncusu Joao Pedro, Avrupa’da birinci defa sarı-lacivertli formayı giydi.
Transferinin akabinde yaşadığı sakatlık sebebiyle uzun müddet ekipten başka kalan deneyimli oyuncu, ligde ise Konyaspor ve Kayserispor’a karşı forma giymişti.
KADIKÖY KAPALI GİŞE
Fenerbahçe’nin Dinamo Kiev ile oynadığı müsabakada tribünlerin tamamı doldu.
Sarı-lacivertli taraftarlar, kendileri için ayrılan kısımların tamamını doldururken, maç öncesi ekiplerine tezahüratlarla dayanak verdi.
Spor müellifleri Sarı Lacivertlilerin Dinamo Kiev’i 2-1 mağlup ettiği müsabakayı yorumladı.
ŞANSAL BÜYÜKA – İKİ TURBO MOTOR
Fenerbahçe kendi alanında Dinamo Kiev‘e yenilip, Şampiyonlar Ligi’nin kapısından dönmüştü… Jorge Jesus günler sonra bu maç için ne kadar üzüldüğünü anlatırken “boğazımda bir düğüm üzere kaldı, onlarla tekrar oynamak isterim“ demişti…
Jesus‘un dileği, isteği tuttu… Baht kapıyı iki kez çalar misali karşısında bir daha Dinamo Kiev’i buldu… Bu sefer Avrupa kupası küme maçlarında…
JJ için boğazındaki düğümü çözüp çıkartmak, rahatlamak, derin bir soluk almak için bundan daha güzel bir fırsat olamazdı… Lakin kolunda büyük risk taşıyan fırsat da… Jesus bir daha kaybetse, boğazındaki düğüm, bu kez “kördüğüm“ olacak, evvel kendisi, sonra ekip kümenin sonraki maçlarında nefes darlığı çekecekti…
JJ kaybetmedi, Fenerbahçe kazandı, Jesus boğazındaki düğümü çözüp çıkarttı… Aslında Dinamo Kiev önünde sağlam başladı Fenerbahçe…
Arao – Crespo ikilisi, üç gün evvel Kayseri maçında her yerde, her rakibe çok uygun basmıştı…
Bu “turbo motorlu“ iki orta saha adamı, birebir baskıyı Dinamo Kiev‘e karşı da yaptılar… Hem de futbolu iki tarafıyla oynamaya çalışarak… Bu iki “turbo motor“un önünde Pedro‘ya, Rossi‘ye King’e konum hazırlayacak yaratıcı, şapkadan tavşan çıkartacak futbol zengini bir oyuncuya muhtaçlık vardı…
Yani adrese zarf göndereceğimize, ismini koyalım… Arao – Crespo ikilisinin önünde forvetin çabucak ardına Arda Güler ya da Zajc oynasa atak zenginliği ikiye – üçe katlar, Fenerbahçe gol için bu kadar sorun çekmezdi…
Ancak Fenerbahçe gol için yanıp tutuşurken, Jesus beş oyuncu değişikliğini kullanırken Arda Güler, kapıyı açacak “çilingir“ olmasına karşın kenarda bekledi… Arda bu maçta yedeğin yedeği olarak bile talih bulamıyorsa, söyler misiniz, hangi maçta talih bulacak, ne vakit oynayacak…
JJ grup içinde “10” numara gibisi, önder bir oyuncu istemiyor… Adeta “lider benim, ikinci öndere gerek yok“ diyor…
Ama bilhassa ikinci yarının her dakikası, futbolun her saniyesi Arda’yı oyuna çağırdı… JJ oralı bile olmadı…
JJ‘yi eleştirdiğimiz üzere hakkını da teslim edelim… İkinci yarıda öndeki üç oyuncu Rossi, Pedro ve King’i tıpkı anda oyundan alarak en radikal ve en faydalı atılımını yaptı… Böylelikle öndeki “yalan rüzgarını“, bu değişiklikle “Fenerbahçe rüzgarına” çevirdi…
Batshuayi, daha yastığa başını koymadan maça ve gole imzasını koydu… Golcü kaçırır… Batshuayi‘nin kaçırdıkları kadar, attıklarına da bakmak lazım… Hele Fenerbahçe‘de o denli bir başlangıç yaptı ki, bunun ekmeğini oldukça yer…
Kazanırken, eksiği görmek lazım… Fenerbahçe baskılı, iştahlı ve süratli oyununa karşın, son 10 dakika dışında pek durum bulamadı… Halbuki o durumları yaratacak adam kenarda oturdu; Arda Güler oturdu…
Kalecinin yazgısıdır; Kurtardıklarına bakılmaz, yedikleriyle eleştirilir… Altay‘ın yediği gol elbette bu düzeydeki bir kalecinin yiyeceği gol değildi… Esasen Kiev iki kez geldi… Birini Altay kurtardı, birini Altay yedi …
Şu unutulmasın ; Bilhassa 3 Temmuz kumpası ve ağır darbesinin akabinde Fenerbahçe için Avrupa kupaları epey geride kalmıştı… Birinci tiplerin sıradan figüranından farksızdı… Artık bakıyorum, güya Avrupa refleksini tekrar yakalıyor gibi… Bu refleksi yakalamak, herşeyden çok lakin çok daha önemli… Fenerbahçe ilişkin olduğu yerlere dönmeli …