Fatih Dönmez: Bulduğumuz kaynaklar bölgenin arz güvenliğine katkı sağlayacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu Ortak Toplantısı’nda konuştu.

Dönmez, burada yaptığı konuşmada, 70’inci yılını geride bırakan NATO ittifakının yeni sınamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönemden geçtiğini söyledi.

Bakan Dönmez toplantıda; Türkiye’nin Karadeniz ve Akdeniz’de sismik araştırma ve sondaj çalışmalarına devam ettiğini belirterek, “Bulduğumuz ve bulacağımız kaynaklar Türkiye’nin ve bölgenin arz güvenliğine de ciddi oranda katkı sağlayacaktır.” mesajını verdi.

“Enerji piyasaları  arz güvenliğinin sağlanması ve maliyet artışlarıyla mücadele ediyor”

Son yıllarda enerji arzının kesintisiz sürdürülmesi, kritik altyapıların korunması, siber güvenlik, hibrit tehditler gibi enerji ile ilgili konuların NATO’nun gündeminin üst sıralarında yer aldığını kaydeden Dönmez, enerji piyasalarının arz güvenliğinin sağlanması ve maliyet artışlarıyla mücadele ettiğini anlattı.

“Jeopolitik riskler enerji piyasalarının sürdürülebilirliğini tehdit ediyor”

Dönmez, jeopolitik risklerin de enerji piyasalarının sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini dile getirerek, “Pandeminin yaraları henüz sarılmamışken, olağandışı hava koşulları ve özellikle içinde bulunduğumuz Rusya-Ukrayna Savaşı, türbülansın şiddetini daha da artırdı.” diye konuştu.

Önceki enerji krizlerinden daha ağır ve sonuçları uzun döneme yayılacak zorlu bir sürecin tecrübe edildiğine dikkati çeken Dönmez, “Bugün uzmanların da üzerinde ittifak ettiği üzere küresel enflasyonist baskıların en önemli sebebi artan enerji fiyatlarıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye, 2002’de 32 gigavat olan elektrik kurulu gücünü 3 kattan fazla artırdı”

Bakan Dönmez, Türkiye’nin enerji sektöründe 2001’de başlayan yeniden yapılanma ve liberalizasyon uygulamaları çerçevesinde, 2002’de yaklaşık 32 gigavat olan elektrik kurulu gücünün 3 kattan fazla artırılarak 100 gigavat seviyesinin üzerine çıkarıldığını ifade etti.

“Elektrik üretimindeki payı ise yüzde 84 seviyelerine ulaştı”

Bu kapasitenin yüzde 65’inin yerli ve yenilenebilir kaynakların, yüzde 54’lük kısmının ise yenilenebilir kaynakların oluşturduğunu aktaran Dönmez, “Son 20 yılda gerçekleştirilen yatırımlar kapsamında, özel sektörün toplam kurulu güç içerisindeki payı da yüzde 80 seviyelerine, elektrik üretimindeki payı ise yüzde 84 seviyelerine ulaşmıştır. Yani kamunun buradaki payı giderek azalmıştır. Bu rakamlar, yerli ve yabancı özel sektör firmalarının ülkemiz enerji sektörüne duyduğu güvenin bir göstergesidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Dönmez, enerji sektöründeki politika önceliklerinin, arz güvenliğinin sağlanması, piyasalarda öngörülebilirliğin artırılması ve yerli kaynakların azami ölçüde kullanımı ile yerli imalat kapasitesinin geliştirilmesi olduğunun altını çizdi.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları açısından büyük potansiyele sahip olduğuna işaret eden Dönmez, “Gerçekleştirilen yatırımlarla yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’nci sıraya geldik. Jeotermal kurulu gücünde ise Avrupa’da birinci, dünyada 4’üncü durumdayız.” ifadesini kullandı.

Ağustos 2020’de Ankara’da faaliyete geçen entegre güneş paneli fabrikasının Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük imalat tesisi haline geldiğini kaydeden Dönmez, “Mevcut aşamada, PV paneli üretim kapasitesi olarak Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıraya geldik.” bilgisini paylaştı.

“Türkiye doğalgaz sektöründe Avrupa’nın en büyük dördüncü piyasası”

Bakan Dönmez, Türkiye’nin doğal gaz sektöründe Avrupa’nın en büyük dördüncü piyasası olduğuna dikkati çekerek, “Son yıllarda doğal gaz altyapısına önemli yatırımlar yaptık ve bu yatırımlar sayesinde LNG tesislerimizin kapasitelerini artırdık. Bunlara ilaveten, FSRU tesisleri kurduk, doğal gaz depolama projelerini hayata geçirdik ve hala depolama kapasitelerini artırma çalışmalarımız devam ediyor. Doğalgaz giriş kapasitemizi 4 kattan fazla artırdık. Şu an yıllık 4,4 milyar metreküp olan doğal gaz depolama kapasitemizin 11 milyar metreküpe çıkarılmasına yönelik yatırımlarımız da bir yandan devam ediyor.” diye konuştu.

Türkiye’nin hidrokarbon arama faaliyetlerine de değinen Dönmez, şöyle devam etti:

“Hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de sismik araştırma ve sondaj çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bulduğumuz ve bulacağımız kaynaklar Türkiye’nin ve bölgenin arz güvenliğine de ciddi oranda katkı sağlayacaktır. Halen filomuzda dört adet derin deniz sondaj gemimiz, iki adet sismik araştırma gemimiz ve altı adet destek gemimizle 24 saat çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımızın neticesi olarak 2020 yılının dünyadaki en büyük off-shore doğal gaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdik. İlk verilere göre bu keşfin miktarı 540 milyar metreküp olup, bu gazı önümüzdeki yıl ulusal iletim sistemimize bağlamak için çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Söz konusu proje kapsamında ilk boruların deniz tabanına döşenmesine ilişkin töreni de dün Sayın Cumhurbaşkanı’mızın katılımıyla alanda gerçekleştirdik.”


“Önümüzdeki yıl ilk reaktörü devreye alacağız”

AA’nın haberine göre, Türkiye’deki ilk nükleer güç santralinin kurulumu çalışmalarının Mersin Akkuyu’da devam ettiğini anımsatan Dönmez, “İnşallah önümüzdeki yıl ilk reaktörü devreye alacağız. Bunun yanında ikinci ve üçüncü santraller için de yer seçimi ve teknolojiye yönelik çalışmalarımız devam ediyor.” dedi.

Dönmez, enerji verimliliğinin önemine de vurgu yaparak, “Bu kapsamda 2017-2023 yıllarını kapsayan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planını hazırladık ve bu plan çerçevesinde önemli hedefleri de belirlemiş olduk. 2017-2021 yılları arasında enerji verimliliği projelerine 6,5 milyar dolar civarında yatırım yaptık. Bu sayede 15,6 milyon ton emisyon azaltımı gerçekleşti. Toplam emisyon azaltımının 43 milyon tona ulaşmasını da öngörüyoruz. 2030 yılına yönelik Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı hazırlıklarını da devam ettiriyoruz.” açıklamasında bulundu.

Geçen yıl Paris Anlaşması’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylandığını hatırlatan Dönmez, şöyle devam etti:

“Buna paralel olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mız tarafından 2053 net-sıfır hedefimiz kamuoyuyla paylaşıldı. Bu hedef çerçevesinde kapsamlı bir Yeşil Kalkınma Programı’nı başlattık. Belirlenen hedeflere ulaşmak için enerji sektörü olarak da elimizden geleni yapıyoruz. Bunda kararlıyız. Bu yılın İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP 27) öncesi enerji sektöründe yeni yol haritamızı da kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda 2053 net-sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için enerji sektörünün dönüşümünün planlamasını da ortaya koyacağız.”

“İş birliği çabalarını artırmalıyız”

Bakan Dönmez, bu planlamaları yaparken enerji sektöründe meydana gelen dalgalanmalar ve fiyat artışlarının oluşturduğu zorluklara da değinerek şunları kaydetti:

“Öyle bir dönemden geçiyoruz ki hem arz güvenliğini sağlayarak tüketicileri korumak hem iklim değişikliği ile mücadele ederek enerji dönüşümünü gerçekleştirmek hem de net-sıfır hedefine ulaşmak mecburiyetindeyiz. Yaşanan bu olağan dışı dönemi, olağan tedbirlerle yönetmek kolay olmayacak gözüküyor. Bu sebeple geçici de olsa olağan dışı tedbirleri almamız gerekiyor. Bu çerçevede, enerjinin ülkelerin politikalarındaki önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Enerji, ülkelerin politikalarını ve ekonomilerini şekillendiriyor ve etkiliyor. Ama yıkıcı olmadığını, aksine birleştirici olduğunu da ifade etmek isterim. İş birliği için bir inşa aracı olduğuna inanıyorum.”

Son birkaç yılda yaşanan gelişmelerin öz yeterliliğin ve iş birliğinin önemini bir kez daha gösterdiğinin altını çizen Dönmez, şöyle konuştu:

“Türkiye olarak, vatandaşlarımızın refahını artırmak ve ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için çok taraflı iş birlikleriyle karşılıklı yarar sağlayan ve kazan-kazan ilkesine dayalı yeni projelerin geliştirilmesi için tüm çabamızı ortaya koyduk. Bundan sonra da bu konuda iş birliğine açık olduğumuzu ifade etmek isterim. Bunu da yapmaya devam edeceğiz. Siyasi konuların enerji sektörüne olumsuz yansımasına izin vermeden, teknik açıdan yapılabilir projeler için hep beraber irademizi ortaya koymalı ve diyaloğu sürdürerek iş birliği çabalarını artırmalıyız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir