Türkiye Personel Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş, İstanbul’da partisinin Tuzla Personel Evi’nin açılışına katıldı.
‘ŞİRKET GENEL MERKEZİ ÜZERE BİNALARI VAR LAKİN ONLARIN RUHU YOK’
Açılışta konuşma yapan Erkan Baş, Tuzla Personel Evi’nin açılışında emeği geçen partililere teşekkür etti.
Baş “Arkadaşlarla birlikte yolda gelirken AKP’nin Tuzla İlçe Binası’nı gördük. Arkadaşlara latifeyle karışık bizim bina da mı bu türlü diye sordum. Bizimkisi biraz daha mütevazı, onlarınki üzere değil dediler. Katiyetle o denli olacağını biliyordum ve bize yakışan da bu. Benim çocukluğumda bir müzik vardı ‘Onun arabası var’ falan diye. Onların o denli şirket genel merkezi üzere binaları var lakin onların ruhu yok. Onların memleketle kurdukları bir bağ yok. Parasını vermeseler o binayı açtırabilecekleri bir tane gönülden o partiye bağlı insanları kalmamış durumda” dedi.
‘BÜTÜN REZİLLİKLERİ ORTADAN KALDIRABİLECEK BİR İRADEYİ ŞEKİLLENDİREBİLİRİZ’
“Bizde ise Türkiye’nin işçileri hangi zorlukları yaşıyorlarsa o işçilerin partisi de tıpkı zorlukları yaşıyor” diyen Baş, “Bizim çok hoş binalar tutacak paramız yok. Satın almayı boş verin, o binaların kiralarını ödeyebilecek durumumuz bile yok. Burada mütevazı bir mahallenin tahminen en mütevazı binalarından bir adedinden sesleniyorum. Şuradaki işçilerin birleşen gücü onların bütün saraylarını yıkacak. Bütün saraylarını yerle bir edecek” sözlerini kullandı.
Emekçilerin 5 yılda bir sandığa giderek önlerine konulan seçeneklerden birini tercih etmek zorunda bırakıldıkları bir nizam yaratıldığını belirten Baş, “Bir şey değişirse her şey değişir. Bu memlekette emeğiyle, alın teriyle yaşayan onurlu, namuslu beşerler siyasete yüklerini koyarlarsa, omuz omuza gelirlerse bu memleketteki bütün rezillikleri ortadan kaldırabilecek bir iradeyi şekillendirebiliriz” diye konuştu.
TİP Genel Lideri Erkan Baş’ın konuşmasında satır başları şu formda:
BECERİKSİZ DEĞİLLER HER ŞEYİ BİLEREK YAPIYORLAR: Türkiye’de büyük bir ekonomik krizden, büyük bir yoksulluktan bahsediliyor. Bazen ben de söylüyorum öteki arkadaşlar da söylüyor siz de söylüyor olabilirsiniz: ‘Bunlar maharetsiz, bunlar yeteneksiz.’ Hayır arkadaşlar. Bunlar çalmayı biliyorlar değil mi? Çalmaya geldiklerinde çok mahirler, yedi sülalelerini güçlü etmeye geldiğinde çok mahirler. Her hâl ve kaidede o koltuklarda oturmakta acayip yetenekliler. İş iktisada gelince mi yeteneksizler? Hayır. Bilerek ve isteyerek yapıyorlar. Ne yapıyorlarsa bilerek ve isteyerek yapıyorlar.
BUNLARDAN HESAP SORMAK İÇİN GELİYORUZ: İstedikleri şey, bu ülkenin yüzde 99’unu oluşturan bayanlar, gençler, çalışanlar, Kürtler, Aleviler, fakirler olarak biz çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız. Ölene kadar çalışacağız, ölene kadar bunlar için çalışmaya devam edeceğiz ve biz fakir kalacağız onlar zenginleşecekler. Kurdukları sistemin temel mantığı bu. O yüzden söylüyorum bunlar maharetsiz falan demeyelim. Beceriksizlik hata değil. Beceriksizse kızarsınız ancak yargılayamazsınız. Bunlar bilerek ve isteyerek bizi sömürecek bir sistem inşa ettiler ve bu yüzden bunlar hatalı. Yargılanacaklar ve bunlarla hesaplaşacağız. Biz bunlardan hesap sormak için geliyoruz.
KURDUKLARI SİSTEMİN SONU GELİYOR: Kurdukları zulüm sistemi, kurdukları saltanat sistemi artık sona gerçek geliyor. Emin olun bizden daha fazla farkındalar. Ne yaparız da kaybetmeyiz diye düşünüyorlar. Ne yaparız da biz bu halkın aklını bir kere daha çeleriz? Yıllardır bizim söylediğimiz bu memlekette personellere, işçilere, çalışanlara dönük uygulanan haksızlıkların hepsini artık gündemlerine almaya başladılar mı? Yıllardır EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) çabası veriliyor memlekette. Milyonlarca insan bas bas bağırıyordu. Yıllarca duymadılar, artık yavaş yavaş seçim vakti gelince merak etmeyin biz bu EYT’lilerin meselelerini çözeceğiz demeye başladılar.
BU ÇOK BÜYÜK BİR TEHLİKE: Diyorlar ki ‘Evet geride kalan yıllarda makus şeyler oldu. Biz de kimi yanılgılar yaptık. Ancak Allah affetsin millet affetsin.’ Dikkat edin biz nerede bir hesaplaşma daveti yapsak ‘Devr-i sabık yaratmayın’ diye bir laf buldular artık onu söylüyorlar. Yani şunu kabul ediyorlar. ‘Biz gidiyoruz fakat gittikten sonra bizden hesap sorulmasın. Biz gidiyoruz lakin bizi halk göndermesin. Biz Ankara’da saray içi entrikalarla gidelim. Biz Ankara’da siyasi partilerin genel merkezlerine meclise sıkışmış siyasetin istikrarı sonucu bu koltuğu devredelim.’ Arkadaşlar bu çok büyük bir tehlikedir.
‘MUHALİFLİK O DENLİ OLMAZ BU TÜRLÜ OLUR’ MUHABBETLERİNE GEÇİT VERİLMEMELİ: 20 yıldır bu iktidarın bütün siyasetlerinin bedelini kim ödedi? Biz ödedik. İşçiler, fakirler ödedi. 20 yıldır bu iktidara karşı kim direndi? Bakın bugün muhaliflik kolay. Bugün geldiğimiz yerde çöken bir iktidara karşı herkesin gözleri önünde yaşanan rezillikleri söz etmek kolay. Lakin unutmayın bizler bu memleketin devrimcileri, sosyalistleri, bu memleketin personelleri, bu memleketin Kürtleri, Alevileri bunların en güçlü oldukları vakitte da sayımızın azlığına düşmanın çokluğuna, bunların gücüne bakmadan dimdik formda karşılarında durduk. O yüzden bilhassa bu mahallelerde, bizim yaşadığımız mahallelerde o denli muhaliflik olmaz bu türlü muhaliflik olur muhabbetlerine asla geçit vermemek lazım.
HALKIN ZAFERİNİ ÇALMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI SİZİ UYARIYORUM: 20 yıldır iktidarın etrafına kümelenmiş birtakım ögeler, 20 yıldır bu iktidarın yamacında takılanlar, artık gelmişler bize nasıl muhalefet yapacağımızı öğretmeye kalkıyorlar. Bir dakika diyoruz bir dakika. Siz bu iktidarın nasıl halk düşmanı bir iktidar olduğunu daha yeni fark ediyorsunuz. Biz 20 yıldır buna karşı çaba ediyoruz. O yüzden kıymetli arkadaşlar artık 20 yıldır harcadığımız emeği 20 yıldır kararlı direnişimizin 20 yıllık çabamızın sonucunda geç de olsa bu iktidar yıkıma yanlışsız giderken halkın zaferini çalmaya çalışanlara karşı sizi uyarıyorum. Halkın zaferini çalmaya kalkanlara gerekli dersi de daima birlikte vermemiz lazım.
ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİME SEÇİM GÖZÜYLE BAKMIYORUZ: İş intikamcılık değil. İş, bu iktidarı vilayetle ben göndereceğim işi değil. Problem şu. Önümüzde bir seçim var. Biz önümüzdeki seçime, seçim gözüyle bakmıyoruz. Önümüzde Türkiye’nin yüz yılının nasıl şekilleneceğini belirleyeceğimiz bir uğraş periyodu var. Biz yalnızca Türkiye’yi bir saray iktidarından, bir diktatörden kurtarma hengamesi vermiyoruz. Bunu kesinlikle yapacağız. Bu saray iktidarına bu dikta rejimine son noktayı koyacağız fakat tıpkı vakitte önümüzdeki 10 yılı, 50 yılı, 100 yılı nasıl yaşayacağımıza da daima birlikte karar vereceğiz.
İKTİDARI KİM GÖNDERİRSE GELECEĞİ O BELİRLER: Türkiye Emekçi Partisi çok kolay bir şey söylüyor. Diyoruz ki bu iktidarı kim gönderirse geleceği o belirler. Ve bu iktidarı 20 yıldır kim gayret ettiyse bu iktidarı gönderme misyonu de sorumluluğu da kararlılığı da onun elindedir. Biz Türkiye’yi bu iktidardan kurtaracağız lakin çalışanlar kölece yaşamaya devam edecek o denli mi? Yok. Kimse bunu bize kabul ettiremez. Biz bu iktidarı göndereceğiz ancak Kürt halkının en temel talepleri en haklı talepleri hiç gündeme bile gelmeyecek. Bu türlü bir şeye müsaade veremeyiz. Bu iktidar gidecek ancak Aleviler ikinci sınıf yurttaş olmaya devam edecek. Bizim buna isteğimiz yoktur. Biz bunu kabul edemeyiz. Bu iktidar gidecek personeller açlık hududunda yoksulluk hududunda yaşamaya devam edecekler. Hayır biz bunları kabul edemeyiz.
MUHALEFETİ BİRBİRİNE DÜŞÜRÜCÜ TARTIŞMALARI KENARA İTMEMİZ LAZIM: Bizim şu an önümüzde tek bir gündem var. Önümüzde Türkiye’yi olabilecek en kısa müddette bu saray iktidarından kurtarma gündemi var. Onun dışındaki baş karıştırıcı, muhalefeti birbirine düşürücü bütün tartışmaları elimizin karşıtıyla bir kenara itmemiz lazım. Şayet bu hengamenin en önünde biz durursak bu iktidara karşı halkın zaferini daima birlikte sağlarız ve bu iktidarın, bugüne kadar işlediği bütün hatalardan yargılarız hepsinin hesabını sorarız. O yüzden sizden takviye istiyoruz. Bu hengamenin en önünde yer almanızı istiyoruz. Türkiye’yi bu faşist iktidardan kurtaralım, yeni bir Türkiye’yi daima bir arada kuralım. (HABER MERKEZİ)