Seçimlere bir ay kala Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN TÜRK-Kanal D ortak yayınında, Fulya Kalfa moderatörlüğünde Ahmet Hakan, Hande Fırat, Abdulkadir Selvi ve Zafer Şahin’in sorularını yanıtladı.
IMF uyarısı yapan Erdoğan, Millet İttifakı’nı eleştirerek, “2013 bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile münasebetler tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Zira IMF’ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva” dedi.
Kendi iktidarlarının israftan uzak olduğunu argüman eden Cumhurbaşkanı, “İsraf diyorlar, asla! Bizim kitabımızda israf yok. Tam manasıyla finansın en ülkü formda yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Şayet bunun başarılı formunda örneklerini veremeseydik, zelzele felaketinin altından kalkamazdık” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Günümüzün en kıymetli başlığı; asrın felaketini yaşadığımız 6 Şubat afetler konusu bizim için bir milât. Bu vesile ile bir sefer daha zelzelelerde vefat eden vatandaşlarıma Allah’tan rahmet diliyorum. Çok canımız yandı. Yaralılarımız çok çok fazla. Onlara da Allah’tan şifalar diliyorum. Çok kararlı adımlar atmamız mutlaka kaide. Biz iktidara gelmeden evvel en kıymetli başlık olarak eğitim ve sıhhati art geriye koyduk. Sıhhatte dünyada herhalde en ileri ülkelerle yarışır durumdayız. Bilhassa kent hastanelerimizle örnek bir ülke hale geldik. Daha da kararlı adımlar atmamız gerekiyor. Öncelikle zelzele bölgesindeki vatandaşlarımızı sağlam konutlara yerleştirmemiz gerekiyor. Belediye başkanlığımdan bu yana daima dikey mimariye karşı çıktım. Toplamda 650 bin konut ve köy konutu inşa edeceğiz. 319 binini de inşallah 1 yıl içinde tamamlayıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Bir kısmı inşallah bayrama kadar köy konutlarından tamamlayıp teslim etme durumuna geleceğiz. Devletimiz 50-60 gün içerisinde bu konutları teslim eder noktaya gelme tezini Van, Bingöl, İzmir’de ispat etti. Kütahya, Malatya’daki afetlerde ispat etti. Antalya, Manavgat, Muğla, buralardaki afetlerde tıpkı formda Karadeniz’de ispat etti.
“HER BİRİNİ SAĞLAM, GÜÇLÜ KONUTLARA YERLEŞTİRECEĞİZ”
Deprem bölgesinde konutu yıkılan vatandaşlarım bize güvensinler. Her birini en kısa vakitte sağlam, güçlü konutlara yerleştireceğiz. Birinci toplantımızı İstanbul’da hocalarımızla 120 şahısla yaptık. İkinci ve üçüncüyü de Çevre-Şehircilik Bakanım yaptı. Bunu devam ettireceğiz. Taban +3, bilemedin 4. Bunlar en ülkü yapı çeşitleri. Bu konutlar bizi daha inançlı hale getirecektir. Özellikle 1999 öncesi yapılan binaların risk tahlilini yapmaya başladık. Bunları ağır formda çalışarak bitireceğiz. Hakkaniyete dayalı dönüşümle sıhhatsiz yapı stoku ortadan kaldırılacak. Yeni yerleşim alanları tespit edilecek. Bütün bu bahislerde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İstanbul burada farklı ehemmiyet taşıyor. 39 ilçesinde tüm risk ögelerini ele alacak biçimde harita çıkardık. 1.2 milyon bina ve 5.9 milyon konut bulunuyor. Gördük ki, toplam 220 bin bina yaklaşık 1,5 milyon bağımsız kısım risk altında. 300 bininin acil dönüşmesi gerekiyor. Bir de bugüne kadar yaptığımız var. Hepsinden öte vatandaşımın devletine inanması lazım. Muhalefetin bu kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm propagandalarına muhakkak aldanmaması lazım.
“AYNI ŞEY KADIKÖY VE ÜSKÜDAR’DA DA GEÇERLİ OLMUŞTU”
Ben Burhaniye’de oturuyordum, Üsküdar. Orada hızla dönüşüme girdik. Çamlıca Camii’nin altındaki kısımlarda kentsel dönüşüme başladık. Davetimize icap edenler binalarını yıktırdılar. Onlara kiralarını verdik. Nereyi beğeniyorsanız oralara yerleşin ve biz konutlarınızı yaptıktan sonra buralara döneceksiniz dedik. Bize evet diyenler hallerinden çok mutlu. Teğe 5, teğe 10 fiyatları arttı. Yolumu kestiler ‘Başkanım yanlış yaptık’ dediler. Benim hemşehrilerim. Ne olur gelin bizimkileri de yıkın. Ben size dediğim vakit bunu yapsaydınız, binalarınız bitmiş olacaktı. Artık yanlış yaptık dediler. Belediye liderime gerekli talimatı verdik. Onlarda da birebir çalışmalar başladı. Orada yapılan binaları görseniz. Pekala Bay Bay Kemal ne diyordu? Benim için diyor ki, ‘Boğaza nazır binalarımızı yıktı’. Sorsan Küplüce neresi, Ferah Mahallesi neresi inanın buraları bilmez. Şu anda oradaki binalar, herkes halinden şad. Yer +3, yer + 4 binalar yaptık. Gören keşke ben de buradan yer alabilseydim der. Her geçen gün daha da hoş bir hal alıyor. İnanıyorum ki bitince harika olacak. Birebir durum Kadıköy ile Üsküdar ilçelerinin ortak bölgesi olan yerde oldu. O da çok çok enteresan yer. Kadıköy Belediyesi ile malesef ahenk sağlanamadığı için halledilemedi, sonunda kabul ettiler. Orayı da tekrar bizim Etraf Şehircilik Bakanlığımız üstlendi. Orası da hızla gelişti, inanıyorum ki, orası da mükemmel olacak.
“BU İŞİN AFFI MAFFI OLMAZ”
Kanalistanbul’la birlikte oralarda rezerv kentler ortaya çıkacak. Orada ağır inşaatlar başlayacak. Birebir biçimde İmar affı diyorsunuz. Bu mevzuyla ilgili parlamentoyla ilgili, Anayasa’nın aklımda kaldığı kadarıyla 50. hususu olsa gerek, bunların içerisinde katalog kabahatler var. O da yerini alacak. Biz onunla daha da köşeye sıkıştıracağız. Bu için affı maffı olmaz. Benim belediye başkanlığımda İstanbul’a girişte vize demiştik. Dediler ki, ‘siz kentten şehire gidişi vizeye mi bağlayacaksınız’. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Londra’da merkeze giremezsiniz. Belirli fiyata, vizeye tabi. İstanbul o vakit benim belediye başkanlığımda 8 milyondu. Artık yaklaşık 16 milyon oldu. O gün bunu söyleyenler şehircilik, göç nedir haberleri yoktu. O gün bizim tezlerimiz artık haklılığı getirdi. O zamanki dediklerimize hürmet duyulmuş olsaydı, o günkü planlamalarımız çok daha güçlü olacaktı. O planlamalar sonucunda İstanbul’a gelenler evvel iş buldu mu, muhakkak imkana sahip misin, akraban vesairen var mı? Bu halde sorarak gelecekti. Vizeye tabi oldukları için herkes gelemeyecekti.
“EN AZ ÜÇ DEVİR MİSYON YAPAN ARKADAŞLARIMIZDAN DÖNÜŞÜM OLDU”
Rezerv kent şudur. Mevcudu bir yerden bir yere naklederek, mevcudun da yer analizlerini yapıp oralara müdahale. İstanbul’u bilirsiniz. Avcılar aslında sağlam taban değildir, tehdit eden yerdir. Beylikdüzü’ne hakikat zahmetli yerlerdir. Denize yakın bölgeler her vakit için zahmetli bölgelerdir. Siz orada sahiden bütün yer etüdlerini yapmak suretiyle sağlam yerde yapılanmaya sarfiyat, orada kentsel dönüşümü yaparsınız. Seyreltme koşul. Onu yaparsak kendimizi sağlama alırız. AK Parti’yi kurduğumuzdan bu yana daima yenilikten ve gelişmeden yana olduk. Biz sıradan bir parti değiliz. Kongrelerimizde daima hücre yenilenmesi ismi altında değişimlere gittik. Bu yenilenmeyi Meclis’e de yansıtmak istedik. En az 3 devir vazife yapmış olan arkadaşlarımızdan bu türlü bir dönüşüm yapalım dedik.
“BİZ DEVLET NASIL YÖNETİLİR BİLEN BİR HAREKETİZ”
Her seçim devrine has çalışmalarımız oldu. Bayan ve genç temsiline kadar bütün demografik yapıyı masaya yatırmak suretiyle tespitleri yaptık. Alt komite çalışmalarını üst kurulda değerlendirdik. Burada yaptığımız toplantılarımızda elemine edilerek önümüze gelen tabloyu orada da gözden geçirdik. Demografik yapı, nüfus, seçmen sayısını masaya yatırdık. Bir atlama olmuşsa gerekirse tekrar geri döndük. Hassasiyetle buna dikkat ettik. Tespitlerimizi de buna nazaran yapmış oldtuk. Bütün bunlara karşın çok da az olsa birtakım yanılgılarımız, birtakım vilayetlerimizde olmadı değil, oldu. Sistem bu türlü bir şeye gerek duyulursa esasen adım atmaya müsait. Kalkıp da alışılmış şu anda CHP zihniyetinin yaptığı uygulamayı asla yapamayız. Temel prensiplerimizle de karşıt. Şu anda diyor ya, ‘hepsine, bir tane sana, bir tane sana’ derken her birine Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı kelamı verdi. Biz devlet nasıl yönetilir bilen hareketiz. Bunu da muvaffakiyetle zati yaptık. Bir Cumhurbaşkanı yardımcısıyla bu iş yürütülüyor. Başbakanlığım periyodunda 36 bakanla devraldım. 15’e kadar düşürdük. Cumhurbaşkanlığımız periyodunda de en son 17 bakanla işleri tıkır tıkır yürütüyoruz. Bol bol devlet bakanlığı ihdas ettiler. Bir işe yaradığı yok. Bize teklifler yapıyorlar. Şu kurumu bakanlık yapsak. O kurum şu anda kurumsal olarak işçisiyle yürüyor mu? Yürüyor. Niçin kalkıp bakanlık haline getireceksin. Sıkıntı işin yürütülmesi değil mi?
“IMF’YE UÇKURU KAPTIRIRSANIZ YANDI GÜLÜM KETEN HELVA”
Bu ülkeye o karanlık koalisyon periyotlarını, kirli bakanlık modellerini, Güneş Motel sendromlarını yaşatmak istemiyoruz. Bunlar Güneş Motel yerine Ahlatlıbel’de yeni yerler ihdas ettiler. Oralarda pazarlık yaptılar. İsraf diyorlar, asla! Bizim kitabımızda israf yok. Tam manasıyla finansın en ülkü formda yönetilmesinin örneklerini biz verdik. Şayet bunun başarılı biçiminde örneklerini veremeseydik, sarsıntı felaketinin altından kalkamazdık. Finans idaresini muvaffakiyetle yürüttüğümüz için kalkıyoruz. Birilerinin o denli yahut bu türlü konuşması değil. Atılan adımlara bakalım. Misyona geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF’ye borcumuz vardı. IMF temsilcileriyle otellerde konuşan CHP’nin yöneticileriydi. Biz 23,5 milyar dolar devraldığımız IMF’Yİ 2013 yılında sıfırladık ve IMF’yi gönderdik. Şu anda o masanın etrafında olanlardan bir tanesi de, mâlum her yıl Davos’ta bir ortaya gelir. O vakit benim yanımda Davos’a gelmişti. IMF’nin başındaki zatla görüşme yaptık, ‘memurlarınız siyaseten akıl vermeye değil, gelir bütçe analizlerini yapar alacağı parayı, taksidini alır sarfiyat, lakin bize istikamet veremez, Türkiye’yi yöneten benim siz değilsiniz’ dedim. 2013 bunlarla işi bitirdik. Ondan sonra CHP meydanlarda IMF ile alakalar tekrar kurulmalı diye propaganda yaptı. Biz kurduk mu, kurmadık. Zira IMF’ye uçkuru kaptırırsanız yandı gülüm keten helva.
“KAMU DİSİPLİNİNDEN TAVİZ VERMEDİK”
Şu anda Merkez Bankamız hamdolsun muhtaç değil, finansı yönetebilir durumda. Bundan sonraki süreçte çok daha güçlü formda yolumuza devam edeceğiz. İsrafın değil randıman iktisadının hayatta olduğu kabinenin, idarenin icraatıdır. Bizim tezimiz de randıman iktisadı. Her bakan şu anda çok çok verimli çalışmaların içerisinde. Ticaret Bakanlığı’nda ihracatı aldığımızda, ihracatta hamdolsun patlamamız var. Şu anda 240 milyar doların üzerine çıktık. Daha da tırmanıyor. Bütün bu güç koşullara karşın. Kamu mali disiplininden taviz vermedik. Türkiye bu formda büyüdü, zenginleşti. Bizim tezimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şu zelzelede arkadaşlarımızı gönderdiğim bölgelerde bütün bakan arkadaşlarım ağır çalışma içerisinde oldular. Meskenlerini falan unuttuklar. Artık de kendilerine ikinci bir talimat. Her bir arkadaşıma seçim bölgelerinde misyonlar verdim. Onlar da inanıyorum ki o bölgeleri hallaç pamuğu üzere atıp, oralardan gümbür gümbür gelecekler.
“CUMHUR İTTİFAKI BUNLARA AHLAK DERSİ VERECEKTİR”
Düşünün, bir ana muhalefet partisi, yavrucuklarla bir ortaya geliyor. Oturup pazarlık yapıyor. Sen ne kadar istersin 5 tane, sen 10, sen daha fazla. Bunların hepsine yer bulacaksın, kolay değil, yer beğendireceksin. Artık bu çalışmalarla seçime gidiliyor. 14 Mayıs’ta bütün tabloyu göreceğiz. Bu bir kez siyasi ahlakın iflasıdır. Bırakın herkes rüştünü ispat etsin. Bu tıp yolla siyasi çaba verilemez. Şu andaki durumlarda hengameler, gürültüler herşey ortaya çıkıyor. Temenni ederiz ki, inşallah 14 Mayıs’ta da herkes buradan o denli yahut bu türlü nasibini alacaktır. Cumhur İttifakı bunlara en hoş siyasi ahlak dersini verecektir.
“KENDİ LOGOLARIYLA GİRMELERİ KENDİ TAKDİRLERİDİR”
Onun takdirini biz yaparsak bu kez biz Cumhur İttifakı içinde yer alan arkadaşlarımıza, önderlere müdahil olmuş oluruz. Arkadaşlarımızın kendi takdiridir. Kendi logosuyla girmek, Cumhur İttifakı içerisinde bizim logomuzun altında girmek kendi takdirleridir. Cumhur İttifakı’nın ortakları herkes takdirini kullanmıştır. Bu bakımdan başkalarıyla yani Millet İttifakı ile emsal yanımız çabucak hemen hiç yok. Mâlum HÜDA PAR bizim logomuzla giriyor. İletiler bakımından öbür partilerle de bu ittifakımızı koruyacağız.
“MEYDANLARIN LİSANI BİZE ‘YÜRÜYÜN’ DİYOR”
Seçimi yaparsın, sahiden kabinede o denli ya da bu türlü birilerine başkalarından yer vermek, bu alibilir. Lakin bir şeye dikkat etmek lazım. Parlamentoya girebilmişse, parlamentodan seçeceğiniz bir kişi milletvekili olamıyor. Bakanlıktan öte, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı diyorlar, bu daha da öte. Artık bunlar parlamentoya da giremeyecekler. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı veriyor ya. Partilerin genel liderleri parlamentoya girme talihleri olmuyor. Şu anda bizim bütün yaptığımız ki bu periyotlarda anketlere şu zelzele sebebiyle itimat de olmaz ancak bizim bütün anketlerimizin dışında, yaptığımız açılış merasimleri vesaire. Meydanların lisanını herhalde mevcutların içinde herhalde bu yoksul anlar. Açılışlar bizim doğal mitinglerimizdir. Meydanların lisanı bize yürüyün diyor, yürüyeceksin, millet yürüyecek gerinden diyor.
“MİLLETİMİZ BU İŞİ ZORA SOKMAYACAKTIR”
Milletimizin işi zora sokmadan bitireceğini düşünüyorrum. Zelzele bölgesinde Bağcılar’da gördük. İnşallah milletim hiç işi zora sokmayacaktır diye inanıyorum. Bir taraftan mitingleri yapacağız, bir taraftan ben açılışları yapacağım. Süreci son ana kadar devam ettireceğiz.
“BİNALİ BEY’E ‘BİZ OTELDE GÖRÜŞMEYİZ’ DEDİM”
AKPM’den bir küme gelmiş. Bugün ben onları Binali Bey’e havale ettim. Binali Bey’le görüşsünler dedim. Bizim mâlum öbür programımız vardı. Binali Beyefendi ‘Bunlar bizimle otelde görüşmek istiyorlar’ dedi. ‘Binali Beyefendi biz CHP değiliz, bunlar şayet bizimle görüşmek istiyorlarsa, daha evvel geldiler, biz seçim karargahında görüştük, sen bunları partiye davet et, gelsinler partide görüş’ dedim. otelde ne işimiz var bizim? Bizim yerimiz var, partimiz var. Batının bizimle ilgili hesabı var. Macron niye Çin’e gitti? Çok mu muhabbeti vardı? Şu anda La Pen, Macron’un önüne geçmiş. Türkiye bu seçimle bir arada Batı’ya bildiri verecek. Bu ülke terörle gayret ederken, iktisat siyasetlerini belirlerken Batı ne der diye bakmıyor. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Savunma endüstrinde yüzde 20’den yüzde 80 yerliliğe çıktıysak muvaffakiyetin adımıdır. Batı Erdoğan’a karşı olduğunu söylüyor. Erdoğan’a karşı aldıkları bu cephe benim milletime karşı aldıkları cephedir. Benim milletim bu oyunu 14 Mayıs’ta bozacaktır.
“ÖZBEKİSTAN TOGG’DAN O DENLİ MEMNUN Kİ”
14 Mayıs adeta kırılma noktası olacaktır. Türkiye’yi kendi alanlarına kim çekecekse onlara mavi boncuk dağıtıyorlar. İslam aleminden görüştüklerim, Afrika’dan görüştüklerim hepsi bize ’14 Mayıs ne alemde’ diye soruyor. Bugün Özbekistan’la görüşmem oldu. Azerbaycan’dan sonra bir Togg da Özbekistan’a gönderdik. O denli keyifli ki. ‘Siz bizim yolumuzu açıyorsunuz. Bize İHA, SİHA gönderdiniz, artık Togg bunun kullanımı çok çok rahat’ diyorlar.
“MİRZAYEV RENGİNİ BİLE KENDİSİ SEÇTİ”
Beyefendiye dedim ki, ben orada olmayacağım, Togg’a gel, benim Sanayi Bakanım seni ağırlasın dedim. Gelemedi. Rifat Bey’le gezerse olurmuş. Fabrikanın yerini bilmiyor. Üretim inanmıyor. Kime satacaksınız diyor. Millet sırada, şu anda herkes sırada. Dünyadan önderler, mesela Mirzayev, rengini bile kendisi seçti. Gemlik mavisini istedi. Aliyev kardeşim de Togg seçti. O da Anadolu kırmızısını seçmişti. Kemal Beyefendi parasını verir, Togg’u satın alır. Biz nasıl verip aldıysak.
“TOGG KREDİSİ İÇİN KAMU BANKALARI İLE GÖRÜŞEBİLİRİM”
Öncelikle kamu bankalarımız niçin var? Elbette Togg ile kampanya yapma noktasında kamu bankaları için de bu âlâ bir fırsat olacaktır. Buradan kendilerine davette bulunuyorum. Gerekirse kendileriyle ortak toplantı yapıp, bu türlü bir yeri oluşturmaları konusunda inşallah bu adımı atmayı ben de düşünüyorum. Nasıl konutta bu türlü bir imkan hazırladıysalar, Togg’a yönelik bu türlü adım atılabilir. Bütün kaygım, Togg’un araç yetiştirme noktasında durumu ne olur? Talep çok fazla. O denli de bu türlü de olsa Togg’un tüm idaresiyle başta Sanayi ve Teknoloji Bakanım olmak üzere görüşmeleri yapıp kamu bankalarımızı hızla bir ortaya getirip. Önümüzdeki 7 yılda 1 milyon Togg inşallah yollarda olacak. Sanki Togg için zırhlı yapılabilir mi? Bunun çalışmasını Gürcan Beyefendi mesai arkadaşlarıyla yapabilecektir diye düşünüyorum.
Girdiğimiz seçimleri kritik ve kıymetli gördük. Şu anda beyefendi girdiği seçimlerin hepsinde mağlup oldu. Bütün mağlubiyetlere karşın doymadı. Şu anda yapılanları yok etmek isteyen bir güruh var. Bu güruhun tek vaadi Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmemize mani olmak. Önümüzdeki seçimin farkı ve kıymeti buradan geliyor.