Gazeteci Bahadır Özgür, BirGün’deki köşesinde “Berat Albayrak’ın borsadaki A takımı” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Özgür yazısında kamuoyunda ‘Berat Box’ olarak anılan, ‘hackerlar’ın 2016 yılında internette yayınladığı Berat Albayrak’a ilişkin maillerin ortasında yer alan bir yazıya dikkat çekti.
Borsa İstanbul idaresinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yakın isimlerin yer aldığını anlatan Özgür, Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun’un da o isimler ortasında yer aldığını söyledi.
Borsa idaresinin ‘bir nevi Albayrak-Erdoğan kabinesi gibi’ olduğunu belirten Özgür, teknik işleri yürütenlerin Albayrak’a yakın olanlar olduğunu söz etti.
Borsadaki isimlerin ticari ilgilerini de anlatan Özgür’ün yazısı şöyle;
“İrfan kardeşimiz, taa 87’lerden beri tanıdığımız Ulusal Görüş’ün kökenlerinden gıdalanan, Ankara Siyasal’daki Hakyol tertiplerinde birlikte yetiştiğimiz can kardeşimizdir… Davamıza sadakatini 30 yıldır bildiğimiz İrfan kardeşimizi paralelin de içinde olduğu bir kumpasa kurban etmememiz lazımdır. Sizin isminizi kullanıyorlar. İrfan kardeşimizin duruşu şöyledir: ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi neyse uyarız.’ Özel ilgini istirham ediyorum… Kardeşin Şenol.”
4 Şubat 2016 günü gönderilmiş bu içten ileti, kamuoyunda ‘Berat Box’ olarak anılan, ‘hackerlar’ın internette yayınladığı Berat Albayrak’a ilişkin maillerin ortasında yer alıyordu. Sonraki günlerde gönderilen öteki bir bildiriye ise Necdet Kardan’ın CV’si eklenmişti.
O periyot daha çarpıcı mevzular gündemdeydi. Haliyle bu mesajlaşmalar pek dikkati çekmemişti. Ne var ki, borsadaki skandalları konuştuğumuz şu sıralar bu isimlerin ne derece kıymetli olduğunu anlıyoruz. “Kardeşin Şenol” imzasının sahibi Şenol Duman ve Necdet Kardan, bugün Borsa İstanbul’un genel müdür yardımcıları zira. Bildirideki “İrfan kardeş” kim pekala? Onun da sonuncu adresi, halka arzlardaki rüşvetin merkezi olduğu sav edilen Next Level’a çıkıyor.
Birazdan bu grubun borsaya uzanan kıssalarına bakacağız. Ancak evvel Borsa İstanbul idaresini kısaca hatırlayalım.
ERDOĞAN-ALBAYRAK KABİNESİ GİBİ
Vitrinde yer alanlar düzgün biliniyor. Başta Albayrak’ın tez hocası Prof. Erişah Arıcan bulunuyor. Yunus Arıcı, Albayrak’ın bakanlığı periyodunda Devlet Denetleme Şurası Başkanı’ydı. Son günlerde oğluna, kızına, damadına, gelinine yaptığı torpilli atamalarla gündem olan Metin Kıratlı, Saray takımından. Bir öbür Saraylı, propaganda vazifelisi Fahrettin Altun. Yani borsa idaresi bir nevi Albayrak-Erdoğan kabinesi üzere. Lakin teknik işleri yürütenler, Albayrak’a yakın olanlar.
2016’da CV’si gönderilen Necdet Kardan, Çalık Holding Bilgi Teknolojileri Müdürü’ydü. CV’yi Albayrak’a gönderen İzzet Serhat Demir de tıpkı holdingin hukuk departmanının başındaydı. Artık Turkcell idaresinde. Şenol Duman ve onun “İrfan kardeşimiz” diye andığı İrfan Güvendi ise Tarım Kredi Kooperatifleri kökenli. Konu Tarım Kredi’ye geldi mi bir soluklanmak lazım. Çünkü, içinden kolay çıkılamayacak tuhaf ticari bağlantılara dalıyoruz.
GÜBRETAŞ’TAN GELEN EKİP
Daha evvel birkaç defa Tarım Kredi’nin milyar dolar bedelindeki iştiraki Gübretaş ve 700 milyon dolara İran’da alınan Razi Petrokimya ile ilgili bilgileri ayrıntılarıyla aktarmıştım. Süratli bir fragman geçelim.
Razi’nin gübrelerinin dış pazarlara ihraç edilmesi için kurulan Raintrade isimli şirketin hiç iş yapmadan tasfiyesi; Suudi Arabistanlı Nesma Kümesi ile ortak kurulan Negmar denizcilik şirketi ve onun altında toplanan daha pek çok diğer denizcilik şirketleri; feribot ve Ro-Ro nakliyatı yapan İstanbul Lines vs. derken ucu Binali Yıldırım’ın İDO’nun başında olduğu günlere uzanan işler… ‘Gemicik merakı’nın birinci başladığı devirden bugüne gelene kadar Gübretaş merkezli sıkıntıları doruktan tırnağa incelerseniz neler çıkıyor neler.
Son olayları hatırlatmak, toplu bir bilanço için kâfi olur. Gübretaş’ın 100 milyon dolar yatırımla Güney Kore’den 2015’te aldığı iki dev gemi elden ele dolaşıp 2021’de Burak Erdoğan’ın gemicilik şirketine katıldı. İran’daki Razi’nin lider yardımcılığına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden eski Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan getirildi. Bugünlerde ‘içerde’ kopan temel kıyamet ise Bilecik’teki Söğüt altın madeni üzerine. Bu altın madeninin Güvendi’nin Tarım Kredi’nin başında olduğu devirde yüzde 2 hisseyle Koza Altın’a devranı tartışma yaratmıştı. 15 Temmuz’da Koza’ya el konuldu ve maden Gübretaş’a geri döndü. 2020 sonunda burada 3.5 milyon onsluk rezerv bulunduğunun borsaya açıklanmasıyla Gübretaş payları rekor kırmıştı. Tesadüf bu ya, Bursa’da eğitim kurumları sahibi eski bir matematik öğretmeni olan Oğuzhan Şahinkaya, iki yıl evvel Gübretaş paylarını 3 lira ile dipteyken toplamaya başlamış, hissesi yüzde 8,7’ye ulaşmıştı. Rezerv açıklandığında pay fiyatı 76 liraya fırlarken, matematik öğretmeni de 2,2 milyar liralık bir servete kavuşuyordu. İşte AKP iktidarı bu türlü ‘küçük mucizeleri’ sık sık yaratıyor. Kimi öğretmenler Başkent’te dayak ve biber gazı yiyor, bazıları de bilgisini kullanarak varlıklı oluyor!
AKP-CEMAAT ÇEKİŞMESİ VE APARATLAR
Uzatmayalım. Gübretaş olayı yıllara yayılmış bir gayya kuyusu. Oranın en hareketli günlerinde şirketlerin üst idaresinde bulunanlar da Güvendi ve Duman. Albayrak’a, Duman tarafından gönderilen ‘Hakyolcudur koruyalım’ bildirisine karşın Güvendi, Faruk Çelik’in Tarım Bakanı olmasından sonra misyondan alındı. Kulislerde sebebin, AKP-Cemaat çekişmesi olduğu söyleniyordu. Çelik cephesi ise Albayrak’ın isteğiyle vazifeden alındığı bilgisini yayıyordu. Kimin hangi takımdan olduğu sorunu, günün sonunda kaybedenin halk olmasıyla değersizleşiyor aslında.
Nitekim Güvendi en son Peker’in dokümanıyla ifşa edip, halka arz kurullarının ödendiğini ileri sürdüğü Next Level AVM’nin müteahhidi Pasifik İnşaat’ın halka arzında uzunluk gösterdi. Ali Fuat Taşkesenlioğlu, SPK lideriyken borsaya açılan Pasifik GYO, 1,1 milyar lira fon toplayarak yılın en büyük 5’inci halka arzı oldu. Öncesinde de Erdoğan’ın mitinglerinde fırlattığı çayların üreticisi Orçay’ı halka arz etmişti. Borsaya açılırken ikisinin de idare heyetine Güvendi dahil edildi.
Borsa idaresindeki değişikliklerle son 3 yılda halka arzlardaki patlama ortasındaki paralellik ve yöneticilerin geçmiş becerileri dikkat cazip. Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu’na konuşan Hakan Atilla, Halkbank’ın akabinde geldiği Borsa İstanbul’da da emsal bir tezgâhı gördüğünü ve önüne konulan halka arzlara imza atmamak için mi istifa ettiğini, net cümlelerle anlatmasa bile “iş yapma usullerini gerçek bulmadım” diyerek, gereğince ima etti aslında.
Osmanlı’nın son devrine dair bir fıkra vardır ya hani. Abdülhamit’in doğan son torununun ismini Ertuğrul Osman koymuşlar. Halk “Eyvah” demiş; “Her şey bitti derken tekrar başlıyor.” Atilla da grubu görünce tıpkı şeyi söylemiş midir, bilmiyoruz. Lakin yeni skandalla bir arada beliren görünüm şöyle görünüyor: 21 yılda birebir habitatta hayat bulan farklı kliklerin çıkarları öylesine simbiyotik hale geldi ki, hep hayatlarını birlikte sürdürmeye mecburlar. Alttaki küçük çıkar birliktelikleri, tıpkı suya atılan bir taş üzere halka halka büyüyerek ilerliyor. Bazen arıza veren, yerinden çıkan çarklar olsa da her alanda zirveden aşağıya, muntazam işleyen bir para sayma makinesine bakıyoruz.