Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde açıklamalarda bulunuyor. Burada yaptığı açıklamada, ekonomik krize ilişkin eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, “Şimdi birileri çıkıp ‘aç kaldık’ diyor. Ya vicdansızlık yapma, ne aç kaldın. Aç kalan falan yok!” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu da hedef alan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘kaçış planı’ açıklamalarını işaret etti, “Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyle de birileri yutsun, yutmazlar. Bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan kaçacak diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız, ama sen tankların arasından kaçtın” dedi.
Erdoğan’ın açıklamarını satır başları şöyle:
“Türkiye’nin hedef yükselterek dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hazırlığı yaptığı şu dönemde DEİK’e çok önemli görevler düşüyor.DEİK merkez ofisi ile iddialarına uygun bir altyapıya da kavuşmaktadır. Hayatını eser ve hizmet siyasetine adamış bir kişi olarak sizleri en iyi bizim anladığımızı herhalde kimse inkar edemez.
Yeni ekonomi programımızın en büyük güvencesi sizlerin azmi, gayretidir, çalışmalarıdır. 2001 krizlerinin ağır yükü altında ayakta durmakta zorlanıyordu. Altyapı eksikliklerimiz, darbenin etkisiyle sürekli tökezleyen yapısıyla geleceği kestiremiyorduk. Önce süratle güven ve istikrar iklimini tesis ettik.
İş dünyası bir anda adeta şaha kalktı. Marmaray’ın yapılışı herhalde rastgele bir olay değildir. Bütün engellemelere rağmen, bizim için olmaz denilen Marmaray’ı milletimizin hizmetine sunduk.
Birileri çıkıp aç kaldık diyor, vicdansızlık yapma ne aç kalması. Aç kalan filan yok yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol. Sürekli olarak yapmış olduğumuz zamlarla, parasal düzenlemelerle vatandaşın imkanlarını nereden nereye getirdiğimiz ortada.
Bu muhalefet muhalefet yapmak için değil akılları bulandırmak için ne yapabiliriz, bunun gayreti içerisinde. Bugün Demokrasi Özgürlükler Adası’nda da ifade ettim. 27 Mayıs’ta bu CHP ne dediyse, inanın bugün de aynı şeyi söylüyor. Ne diyorlardı o zaman, rahmetli Menderes ve arkadaşları için ‘uçaklarla dolu altın ve pırlanta kaçırdılar’. Şimdi aynı şeyi şu andaki Bay Kemal benim için söylüyor, eline diline dursun.
Tayyip Erdoğan için böyle bir şey söyle de birileri yutsun, yutmazlar. Bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan kaçacak diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız, ama sen tankların arasından kaçtın. Saat 23.00 tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde? O FETÖ’cü bazı güvenlikçiler sayesinde. Bakırköy Belediyesi’ne kaçtın, orada keyif kahvesi içmeye kalktın. Ben de Marmaris’ten çağrımı yaptım. 15 dakika eğer geç kalsaydım, bu gün belki karşınızda olmayacaktım. Rabbimin takdiri neyse o, bunu kimse değiştiremez.
Herkesi meydanlara çağırdığımda benim sevdalısı olduğum bu millet Atatürk Havalimanı’na yığıldı ve bizi beklemeye başladılar. Geldim, onlarla orada kucaklaştık ve birlikte yolumuza devam ettik.
Bütün bunlar ne içindi? Arkadaşlar bu bir sevdanın neticesidir. Eğer bu sevda varsa gerisi yalan. Bay Kemal ne derse desin, Erdoğan burada. Bütün dünya ile şu andaki alışverişlerimiz, irtibatlarımız nasıldır bunlar ortada. Bay Kemal sen hiç heveslenme. Erdoğan bu ülkede hizmet etmeye devam edecek.
Paralardan bahsediyor, Amerika’ya şuraya buraya. Evet 150 bin lira tazminat kazandım, bir 100 bin lira daha kazandım. Bu paraları o iftira attığı TÜRGEV ve Ensar vakıflarına Bay Kemal adına veriyorum. Hiç olmazsa hayra vesile olsun.
Bu anlattığı bahsettiği şeyler özellikle Amerika’da yapılan Türk Evi’nin iki cadde arkasında muhteşem bir yurt. Buna bu kadar yalan, yanlış şeyleri yapıştırmanın, iftira atmanın ne anlamı var? Akşam yalan, sabah yalan. Bütün başlattığımız altyapı seferberliği, genişlettiğimiz hak ve özgürlük iklimi iş dünyamızın gücünü ve cesaretini arttırdı.
Ülkemizi yılda ortalama yüzde 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Toplam yatırım miktarını 2 trilyon lira seviyesine yükselttik. Milli gelirimizi 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Esasen milli gelirimizin bugün 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri maruz kaldığımız saldırıların ayrılmaz boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerindeki dalgalanmalar sebebiyle 803 milyar dolarla kapattık. Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında ülkemizi dünyada 11.sıraya çıkarmayı başardık.
Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeden durmak bize haramdır. Küresel enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarında dengesiz artışların yaşandığı dönemden geçiyoruz. Bu artışlar fiyat dalgalanmaları, enflasyon, stok eğilimlerine yol açmaktadır. Türkiye bu etkileri geçmişindeki acı hatıraları hissetmektedir. Bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik. Ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edecek ya da kendi programımızla yürümüyi sürdürecektik. İsdihdamı ve büyümeyi koruyarak yürümeyi tercih ettik. Bu tercihin ağır bedelleri olduk. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıları görünce tercihimizin ne kadar doğru olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye parlayan yıldızıyla potansiyelini etkin şekilde kullanabilme imkanlarını hayata geçiriyor. Bir yandan insanlarımızı günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığın önüne geçecek tedbirleri alarak refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan destek bekliyoruz.
Kesinlikle akıl ve etik dışı fiyatlar yerine makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden çıkartabiliriz. Unutmayın, hepimiz aynı gemideyiz. Şayet Türkiye gemisi hasar görür, su alır, tehlike geçirirse bunun sonuçlarını hep beraber yaşayacak, görecek, ödeyeceğiz.
Kore’den Japonya ve AB’ye kadar normalde cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Tarımda bereketli yıl bekliyoruz. Enerjide gaza daha da basıyoruz. Sanayimiz dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda ilerliyor. Turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretleri gelmeye başladı.
İstihdamda küçük oynamalara rağmen hamdolsun sosyal kırılmalara sebep olacak riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi soyamayan küresel kuruluşların felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. İçimizdeki bazı kesimleri ruh hali de milli mücadelesi öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumuna benzemektedir. 1923’de başaramadılar, 2023’de de başaramayacaklar.
Siz dünyaya kendi ülkesinden değil Londra ve New York’tan bakmak dışında hiçbir vasıfta olmayanların hezeyanlarına aldırmayın. Uyguladığımız ekonomi programı tutarlı, ilmi ve dünya gerçeklerine uygundur. Gösterge faiz enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirenlerin bir kısmı zır cahil bir kısmı ise alenen haindir.
Biz ülkemizin gücünü ve imkanlarını biliyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı biliyoruz. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır. Aynı mandacı zihniyetin Suriye, Akdeniz Ege ihtilafları, Karabağ’dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmek mümkündür. Milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı siyaset sanan bu kişileri milletimizin ferasetine havale ediyorum”