Elektrikli araçlar çözüm değil

Karayolu taşımacılığı ise küresel ticaretle ilgili taşımacılıkta karbon emisyonlarının yüzde 53’ünü oluşturuyor ve mevcut eğilimler devam ederse bu payın 2050 yılına kadar yüzde 56’ya çıkması bekleniyor.

Zaten ulaşım faaliyetlerinden kaynaklanan seragazı emisyonları, enerji kaynaklı emisyonların yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. Bu oranları aşağı çekmenin yolu ise ulaşım isteminde elektrifikasyonun sağlanması ve mobilitenin artırılması. Ancak bu çözüm tek başına işe yaramayabilir. Çünkü elektrikli araçların kullanacağı elektriğin de aynı oranda karbondan arındırılmış şekilde üretilmesi gerekiyor.

Otomotiv Sanayii Derneği tarafından hazırlanan “Türkiye Otomotiv Ana Sanayii Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi Raporu” da tam bu gerçeğe işaret ediyor. Raporda, “Her ne kadar elektrikli araçlar karbon emisyonu sıfır olarak lanse edilseler de, batarya şarjı için gerekli olan elektriğin karbon yoğunluğu burada belirleyici olmaktadır” görüşüne yer verilerek ülkelerin elektrik karışımlarının aynı model elektrikli bir araç üzerinden emisyon farklılıkları değerlendirilmiş. Buna göre Yunanistan, Kıbrıs, Polonya ve Estonya gibi elektrik şebekesi karbon yoğunun yüksek olduğu ülkelerde elektrikli araç kullanmak yerine içten yanmalı araç kullanımı, elektrikli araç kullanımına göre daha pozitif bir etkiye sahip. Türkiye’de ise elektrikli araç kullanımı ile içten yanmalı petrol araç kullanımı emisyon sınır değerleri birbirine çok yakın…

OSD raporuna göre “elektrikli araçların kullanımı ve bu sayede sağlanacak düşük emisyon hedefleri ancak şebekelerdeki elektriğin karbonsuzlaşma hedefleri ve stratejileri ile mümkün hale gelebilecek.”

OSD ayrıca elektrikli araçlardaki menzil değerlerinin bataryaların şarj kapasitelerine ve motorun çektiği akıma bağlı olduğuna işaret ederek enerji depolama maliyetlerinin henüz fosil yakıt motorlu araçların seviyelerine düşmediğine dikkat çekiyor.

ARAÇ BAŞINA EMİSYON

OSD raporuna göre otomotiv ana sanayi tesislerinde araç üretimi kaynaklı iklim değişikliği etkisinin yaklaşık yüzde 1-5’lik kısma karşılık geldiği tahmin ediliyor. Ayrıca yaşam sonu ürün bertarafı kaynaklı karbon ayak izi ise toplam araç emisyonunun yüzde 5’ine denk düşüyor.

OSD üyelerinden alınan veriler doğrultusunda ton ağırlık başına hafif araçlar için karbon ayak izi değeri 4 bin 669 kg CO2 olarak bulunmuş. OSD üreticilerinin hafif araçların ortalama ağırlığı 1,2 ton olduğu düşünülürse, bir adet hafif araç için fabrika çıkışı ve dağıtım dahil karbon ayak izi 5 bin 603 kg CO2.

Diğer taraftan üretimde kullanılan malzemeler toplam emisyonun yüzde 88,6 gibi büyük bir kısmını oluşturuyor. Raporlar, araç üretiminde kullanılan malzemeler kaynaklı karbon ayak izi değeri ton hafif araç başına 4 bin 136 kg CO2 olarak hesaplanmış. Bu emisyonda araç başına karbon ayak izi hammadde bazında değerlendirildiğinde çelik ürünlerinin en fazla paya sahip. Türkiye’de üretilen hafif araçların üretim öncesi lojistiği payı ise yüzde 2,7, üretim sonrası lojistiği de yüzde 1,5 olarak hesaplanmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir