İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, Tuzla Su Eserleri Federasyonu’nun bugün av yasağının bitişi nedeniyle düzenlediği programa katıldı.
Tuzlalı balıkçılarla buluşan İmamoğlu, folklor takımıyla horon tepti, balık tezgahında vatandaşlara balık ekmek ikram etti. Aktiflikte konuşma yapan İmamoğlu, denizleri müdafaa sıkıntısının bütüncül bir halde ele alınması gerektiğini belirtti.
İmamoğlu’nun konuşması şöyle:
- Marmara Denizi ve boğazların disiplininde, Karadeniz’den Marmara’ya ve Ege’ye akıp giden su serisi var. İnanılmaz bir disiplin içerisinde yürüyor. Hani Allah’ın takdiri muazzam bir tertip. Ancak birebir vakitte üstüne titizlenmemiz gereken, çok düşünmemiz gereken bir ortamdayız. Marmara Denizi, içine her şeyi dolduracağımız bir deniz değil. Ya da boğazlar, o manada hani başıboş bırakılacak alanlar değil. Hassas davranılacak noktalar.
“MARMARA DENİZİ’NİN KIYISINDA YAŞAYAN TAM 28 MİLYON NÜFUSA SAHİBİZ. BU, YÖNETİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL”
- Marmara Denizi niçin zorda biliyor musunuz? Marmara Denizi’nin kıyısında yaşayan tam 28 milyon nüfusa sahibiz. Bursa’sından İstanbul’una, Kocaeli’sinden Tekirdağ’ına, hatta havza olarak baktığınızda Balıkesir’e varıncaya kadar 28 milyon… Hâlâ da göç alıyor. Bunun manası; neredeyse her üç bireyden birisi Marmara Denizi’nin etrafında yaşıyor. Bu, çok ürkütücü. Bu, yönetilebilir bir şey değil. Bu türlü devam edersek yüz yıl sonra torunlarımız bize beddua eder. Şehircilikten çevreyi hami sisteme varıncaya kadar, kentin içerisindeki ömürden Türkiye’nin nizamında insanların Marmara’ya bu kadar göç etmesinin önüne, nasıl uygulamalarla insanları kendi hayat alanlarında yaşayabilir hale getiririz, bunu bile düşünmek lazım.
“İSTANBUL’UN BİYOLOJİK VE İLERİ BİYOLOJİK ARITMA TESİSLERİNE KAVUŞMA KONUSUNDA GAYRETLERİMİZ VAR”
- Boğazlara, Marmara’ya, Karadeniz’e ne kadar cömert davranırsak inanın onlar da bize o kadar cömert davranacak. Bu bahiste hepimizin sorumluluğu olduğu üzere endüstriden tutun derelerimize, ırmaklarımıza, İstanbul’da geçmişten bugüne yapılan birçok hizmet var lakin bir an evvel İstanbul’un biyolojik ve ileri biyolojik arıtma tesislerine kavuşma konusunda gayretlerimiz var. En büyüklerinden birini yaklaşık bir buçuk ay sonrasında Tuzla’da hizmete geçireceğiz. Baltalimanı’ndan Yenikapı’ya öteki yapılarımız da var. Bu manadaki çalışmanın kesintisiz devam ediyor olması koşul. Bu noktada, önümüzdeki günlerde yeni temelini atacağımız projelerle bir arada İstanbul’un bilhassa atık su konusundaki bütün eksiklerini gidermekle ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu, denizlerimizin su kalitesini artırmanın bir yolu. Fakat bir diğer yolu daha var. Tarım alanlarındaki disiplinler -ki bu manada hem Ergene Vadisi ve hem Balıkesir’den gelen akarsular- bilhassa Bursa bölgesinden gelen, sanayi bölgelerinden gelen akarsuların kontrolünün de çok değerli olduğunun altını çizmek isterim.
“YAKLAŞIK BİN 300 BALIKÇIMIZA KATKILARIMIZI SUNDUK”
- Özellikle küçük ölçekli balıkçılık yapan esnafımıza 2020, 2021 ve 2022’de takviyelerimizi artırarak sürdürdük. Yaklaşık bin 300 balıkçımıza hem birebir hem bir kısım nakdi, ayrıyeten tekne bakımları ve farklı gereksinimlerine kadar katkılarımızı sunduk ve sunmaya devam edeceğiz.
Etkinlikte konuşan Tuzla Su Eserleri Federasyonu Lideri Taner Çakıroğlu da yeni av dönemine ait, “Yönetim olarak balıkçılarımızın her vakit yanındayız. Her daim balıkçılarımızla birlikte yan yana, kol kola, omuz omuza yürüyeceğiz. Tüm balıkçı ailemize büyük Allah’tan kazasız, belasız, sağlıklı, bereketli, çok başarılı ve bol balıklı bir dönem diliyorum” diye konuştu.