Beş yıl önce İzmir-Aydın otoyolunda, alkollü araç kullanırken çarptığı otomobilde aynı aileden üç kişinin ölümüne yol açan yazar Emrah Serbes’in son kitabı “Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi-Çekiç ve Gül”ün İletişim Yayınları tarafından basılması tartışma yarattı.
EMRAH SERBES, SONUNDA “T” YOK
Emrah Serbes’in yaşanan olay sonrası suçu bir arkadaşının üstüne yıkması, bir süre sonra ise “Kendimi kaybettim ve bu şok nedeniyle olay anında kazayı üstlenemedim” diyerek teslim olması, “Yere batsın Emrah Serbes. Benim adım Emrah Serbes, sonunda ‘T’ yok” demesi hâlâ hafızalarda…
Emrah Serbes, 13 yıl 4 ay ceza aldı, kazayı üstlenen arkadaşı ise Kenan Doğru‘ya ise 1 yıl hapis cezası verildi. Serbes, 3 yıl 8 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
Yazarın son kitabının basılması sonrası sosyal medyada bir kısım “Alkollü araç kullanıp bir aileyi yok etti, suçu başkasının üzerine attı, sonra teslim olup şov yaptı” diye tepki gösterdi, bir kısım ise “Türk Ceza Kanunu kapsamında cezasını çekti, mesleği yazarlık, bu adam taş mı yiyecek” diyerek savunmaya geçti.
Sözcü’den Taşkın Su’nun haberine göre Emrah Serbes, Türk ve dünya edebiyatında “katil yazar” olarak kayıtlara geçen ilk isim değil…
KARISIYLA YASAK AŞK YAŞAYAN BABASINI ÖLDÜRDÜ
Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı): Romanları ve öyküleriyle Türk Edebiyatı’na çok büyük katkılar vermiş Cevat Şakir Kabaağaçlı, 1914 yılında, 24 yaşındayken, babası Mehmed Şakir Paşa’yı öldürdü. Cinayetin sebebinin; Paşa’nın İtalyan gelini, yani Kabaağaçlı’nın karısı Aniesi’yle yasadığı yasak aşk olduğu rivayet edilir.
14 yıl hüküm giyen Kabaağaçlı, 7 yıl hapis yattıktan sonra yakalandığı verem yüzünden tahliye edildi ve Bodrum’a sürgüne gönderildi. Bu sürgün, Türkiye’nin en popüler tatil beldesi Bodrum‘u, Mavi Yolculuk‘u ve Halikarnas Balıkçısı‘nı yarattı.
1971 yılında Devlet Kültür Armağanı‘na layık görülen yazar iki yıl sonra öldü. Kitaplarını Sertel, AKBA, Doğanlar, Yeditepe, Varlık, Remzi, Altın Kitaplar, Hürriyet, Milliyet gibi yayınevleri bastı. Eserleri son 40 yıldır Bilgi Yayınevi tarafından okurla buluşturuluyor.
‘ÇİRKİN KRAL’IN ELİNE KAN BULAŞTI
Yılmaz Güney: Türk Sineması’nın ‘Çirkin Kral’ı Yılmaz Güney, 108 filmde oynadı, 14 film yönetti, 51 filmin senaryosuna imza attı. 1974 yılında film çekimi için gittiği Adana’da tartıştığı Yumurtalık Savcısı Sefa Mutlu‘yu ölürdü.
19 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 1981 yılında izinli olarak çıktığı cezaevine dönmedi. Yunanistan üzerinden İsviçre’ye oradan da Fransa’ya gitti. 1983 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı, bir yıl sonra Paris’te öldü.
Anılarını, görüşlerini, film öykülerini ve senaryolarını içeren kitapları Anadolu, Dost, Can, YABA, Güney, Ağaoğlu, Ekim Birlik, İthaki gibi yayınevleri tarafından basıldı.
UYUŞTURUCU BAĞIMLISI KATİL
William S. Burroughs: Yeraltı dünyası ve uyuşturucu gibi ‘hard’ konulardan beslenen Amerikalı romancı William S. Burroughs, 1951 yılında karısıyla birlikte Meksika gezisine çıktı.
Uyuşturucu etkisi altında olan çift, İsviçreli halk kahramanı William Tell‘in, oğlunun başına koyduğu elmayı okla vurmasını canlandırmak istedi. Burroughs’ın elinde ok yoktu, tabanca vardı. O tarihte 37 yaşında ve kafası da hayli dumanlı olan yazar, karısı Joan’ın kaşından vurarak öldürdü. Olay kayıtlara kaza olarak geçti, 13 gün hapis yattıktan sonra serbest kaldı.
Öldüğü 1997 yılına kadar uyuşturucu bağımlısı olarak yaşadı. “Belki iğrenç ama Joan’ın ölümü olmasa asla yazar olmayacağım kanaatine vardım” dedi.
Yazarın Türkçeye çevrilen ve İletişim, Altıkırkbeş, Ayrıntı, Sel, Sub gibi yayınevleri tarafından basılan kitapları şunlar: Canki, İçerdeki Kedi, Şans Hayaleti, Top, Ara Bölge, Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar, Çıplak Şölen, Nova Ekspresi, Patlamış Bilet, Benim Eğitimim, Yumuşak Makine, Yok Edici, Vahşi Oğlanlar, Son Sözler, Yage Mektupları, Elektro Devrim, İzcinin Gözden Geçirilmiş Elkitabı, Queer.
YAMYAM VE TECAVÜZCÜ
Issei Sagawa: Japonya’nın varlıklı ailelerinden Sagawa‘nın bir mensubu olan Issei, sık sık başına derde sokan biriydi. Gençliğinde bir köpeğe tecavüz etti, bir kadının evine gizlice girerek, uykusunda kalçasından bir parça kesip yedi ve sonra da ona tecavüz etmeye çalıştı. Babası kesenin ağzını açınca dosya kapandı.
Fransa’ya gidip Sorbonne’da edebiyat okudu. Alman şiiri hakkında konuşmak için evine davet ettiği Hollandalı Renée Hartevelt’i av tüfeğiyle ensesinden vurdu, cesedine tecavüz etti, vücudunun bazı parçalarını yedikten sonra göle attı.
Hâkim tarafından ‘deli’ olduğuna kanaat getirilen Issei Sagawa cezaevi yerine hastaneye gönderildi. “Beyninde iltihap var, çok yaşamaz” denilerek, Japonya’ya iade edildi. Ailesinin nüfuzu sayesinde bir psikiyatri kliniğinde tedavi gördükten sonra taburcu edildi. Şu an 73 yaşında olan yamyam yazar bugüne dek 20 kitap yayınladı.
KARISINI BOĞDU
Louis Althusser: II. Dünya Savaşı’nda Almanlara esir düşen, hayatının hiçbir döneminde depresyondan çıkamayan Fransız Marksist filozof Louis Althusser, 1980 yılında karısını boğarak öldürdü. 1990 yılında 72 yaşında hayata veda eden Althusser’in eserleri, bu tarihten sonra V, Belge, Can, İthaki, Epos, Nora, Alfa, Sel yayınevleri tarafından Türkçeye çevrildi.
ÖLDÜRDÜĞÜ ARKADAŞININ İSMİNİ ALDI
Hans Fallada: Rudolf Wilhelm Friedrich Ditzen… Sonradan “Hans Fallada” olarak tanınan Alman yazar…
1900’lerin ilk yıllarında eşcinsel eğilimler gösterdiği için bir kliniğe yatırıldı. Arkadaşı Hans Dietrich‘le birlikte intihar etmeye, bunu da düello olarak göstermeye karar verdi. Hans, Rudolf’u vuramadı; Rudolf ona sıktı ve öldürdü! İşi tamamlamak için Hans’ın silahını alıp kendisini göğsünden vurdu ama yine beceremedi ve yaşadı.
“Küçük Adam Ne Oldu Sana”, “Ayyaş”, “Herkes Tek Başına Ölür”, “Kurtlar Sofrasında”, “Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar”, “Neden Ucuz Saat Takıyorsun?”, “Kambur” kitapları 1940 yılından günümüze Türkçeye çevrilen Alman yazar Rudolf Wilhelm Friedrich Ditzen, hayatına Hans Fallada olarak devam etti.
1944 yılında üç çocuğunun annesi Anna‘yı kafasından vurdu, kadın ölmedi, boşandılar, kendisi ise sadece dört ay hapis yaptı. Üç yıl sonra aşırı uyuşturucu kullanımının yol açtığı kalp yetmezliği nedeniyle öldü.
ANNESİNİ TUĞLAYLA DÖVE DÖVE ÖLDÜRDÜ
Anne Perry: İngiliz asıllı Anne Hulme, kız arkadaşı Pauline’yle birlikte, annesini, naylon çoraba koyduğu tuğlayla döve döve öldürdüğünde 15 yaşındaydı. Islahevinde geçen beş yılın ardından serbest kaldı. Soyadını “Perry” olarak değiştirdi. İlk romanı “The Cater Street Hangman” 1979 yılında yayınlandı. Romanları bestseller olan polisiye yazarı şu an 84 yaşında ve şimdiye kadar hiçbir kitabı Türkçeye çevrilmedi.
ESKİ KARISININ SEVGİLİSİNİ ÖLDÜRDÜ, ROMANINI YAZDI
Krystian Bala: Polonyalı yazar Krystian Bala, 2003 yılında yayınlanan “Amok” adlı ilk romanıyla büyük bir başarı kazandı. Romanın konusu bir cinayet, ağır işkenceler de detaylı bir şekilde sayfaları süslüyor; aç bırakılan kurbanın elleri arkadan boynuna bağlı şekilde nehre atılmasıyla son buluyor.
Kitap yayınlanmadan üç yıl önce iş insanı Dariusz Janiszewski’nin cesedi nehirden çıktı. Janiszewski’ye yapılan otopsiye göre elleri arkadan boynuna bağlı olarak suya atıldığında henüz yaşıyordu, boğularak ölmüştü.
Bala’nın çok satan kitabıyla caka sattığı günlerde polise bir ihbar geldi: Dariusz Janiszewski cinayetini çözmek istiyorsanız, “Amok”u okuyun…
Cinayet Masası dedektiflerine romanın kopyaları dağıtıldı, soruşturma derinleştirildi. Romanda anlatılan cinayetle Janiszewski’nin öldürülmesi örtüşüyordu. Bala, eski karısının sevgilisi olan Dariusz Janiszewski’yi öldürmekten 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. “Amok” 2017 yılında sinema filmine uyarlandı, kitap ise birçok ülkede yayınlanmaya devam ediyor.