23 antik kent ve ören yeri ile ülkenin en varlıklı arkeolojik pahaya sahip vilayetlerinden olan Aydın’da yüzey araştırmaları ve hafriyat çalışmaları aralıksız devam ediyor. Aydın’ın tarihinin gün yüzüne çıkarılması için yürütülen arkeolojik hafriyat çalışmalarında arkeologlar da titiz çalışmaları ile her geçen gün değerli keşiflere imza atmaya devam ederken 2 bin 600 yıldır ayakta duran Apollon Tapınağı ise hem kıssası hem de görkemli yapısı ile ziyaretçilerini selamlıyor.
Günümüze kadar korunarak gelen Apollon Tapınağı, her yıl binlerce yerli yabancı turiste kapılarını açarken, Aydın’ın tanıtımına da değerli katkı sağlıyor.
“KUTSAL SUYUN YERİ TESPİT EDİLEMEDİ”
Efes’teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adası’ndaki Heraion Tapınağı’ndan sonra dünyanın en büyük üçüncü tapınağı olma özelliğine de sahip olan Apollon Tapınağı, antik bir kehanet merkezi olarak da biliniyor. Milattan Evvel (M.Ö.) 8. yüzyılda İyonyalılar tarafından inşa edilen tapınağın, Yunan mitolojisindeki İlah Kral Zeus’un oğlu Apollon’a adandığı düşünülüyor.
Antik çağın en düzgün korunmuş tapınaklarından Didyma Apollon Tapınağı, 1906-1913 yılları ortasında büsbütün gün ışığına çıkarılmasının akabinde kısmen ayağa kaldırılarak ziyarete açılırken, tapınağın kehanet merkezi olarak kıymetlendirilmesi merkezi avlu içinde bulunan ve yeri tespit edilemeyen kutsal su kaynağı ile naiskos ismindeki küçük bir tapınağın bulunmasına dayandırılıyor.
“TAPINAĞIN KORUYUCUSU MEDUSA”
Doğal hoşluğunun yanı sıra öyküsüyle de dikkatleri üzerine çeken Apollon Tapınağı’nın ise Yunan mitolojisinde yılan saçları olan, müthiş yüzlü ve kendisine bakanları taşa çeviren Medusa tarafından korunduğuna inanılmaktadır.
