Dünya muharriri Talip Aktaş, yazısında şunları belirtti:
“Mevduatta yüzde 95, kredilerde de yüzde 68 artış yaşanırken, menkul değer tesis zorunluluğunun artırılmasıyla birlikte bankaların, tartıyla Hazine tahvillerinden oluşan menkul değerler stoku son 12 aylık devirde yüzde 80 yükselişle 1,17 trilyon liradan 2,2 trilyon liralık büyüklüğe ulaştı.
Banka faizlerine müdahale özel bölümün krediye erişimini giderek daha da baskılarken, faiz indirimleri de Hazine’nin borçlanma maliyetini aşağı çekiyor. Hazine, rekor negatif faizle tahvil borçlanmasında ise zorlanmıyor. Çünkü, faizler piyasanın olağan arz-talep şartlarına nazaran oluşmuyor. Bilakis, mecburî karşılıklar ve TL mevduata dönüşüm için belirlenen amacı tutturmaya çalışan bankalar, beklenen enflasyon civarında faiz getirisi yerine, Hazine’nin “uygun gördüğü” faiz oranıyla ihraç edilen tahvilin mecburi alıcısı konumda…
Nihayetinde finansman gereksinimi artan kamu, yurtiçi tasarrufların büyük bir kısmına el koyuyor ve özel kısmın kullanabileceği kaynağı sınırlıyor. -Görünen o ki, “liralaşma stratetjisi” siyaset metinlerinde lisana getirildiği üzere “büyüme”yi öncelemekten çok, öngörülen rekor bütçe açıklarını (bu yıl 461 milyar, gelecek yıl 660 milyar lira) rekor negatif faizle finanse etmeyi amaçlıyor.
Hazine’yi negatif faizle fonlamanın yükünün ise bankalar aracılığıyla tasarruf sahiplerine, yanı sıra bankada parası bulunmayan vergi mükelleflerine yüklendiği görülüyor.”
Yazının tamamı için