Dünya Çevre Günü: Tabiat koruma alanları 64 bin hektardan 46 bine düştü

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD), 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Türkiye Ormancılığı: 2022, Türkiye’de ormansızlaşma ve orman bozulması” kitabını yayımladı.

Kitaba göre, Türkiye’de ormanlar küçük parçalara bölünüyor. 2008-2019 yıllara arası 12 yıllık dönemde 10 hektardan küçük orman alanlarının sayısı yüzde 118 arttı. Katı şekilde korunan tabiatı koruma alanları ise 64 bin hektardan 46 bin hektara düştü, çoğu tabiat parkına dönüştürüldü. Bu duruma ilişkin TOD Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, “Tabiat parkları, ‘orman alanını nasıl yok ederim’ alanına döndü” dedi.

Kitap 13 bilim insanının yazılarından oluşuyor. Kitaba göre dünya genelinde 1990-2020 yılları arasındaki 30 yıllık dönemde 178 milyon hektarlık net orman azalması yaşandı. Türkiye’de ise 2020 yılı sonu itibariyle toplam 748 bin hektar orman alanı madencilikten enerjiye, turizmden ulaştırmaya uzanan geniş bir yelpazedeki uygulamalara tahsis edildi.

‘ORMANLAR KAĞIT ÜZERİNDE KALDI’

TOD Başkanı Ahmet Hüsrev Özkara

Kadıköy’deki TOD İstanbul şubesinde kitabın yazarlarının katıldığı bir basın toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan dernek başkanı Ahmet Hüsrev Özkara, ormanlık alanların kağıt üzerinde arttığını belirterek, “Rakamlarla oynamayı bir başarı gibi gören, bunu topluma anlatırken sahte bir haz duyan anlayış var” dedi. Orman yangınlarına da değinen Özkara, “İklim krizinin büyük bir etkisi var, bu yadsınamaz. 28 Temmuz ve 13 Ağustos 2021 tarihleri arasında 140 bin hektar alan yandı. 15 yıllık yanan saha toplamı kadar orman 15 günde yandı” dedi ve alınan önlemlerin yetersizliğini anlattı.

Özkara, hava araçlarının çok konuşulduğunu ancak yangını söndürecek olanın kara kuvvetleri olduğunu belirterek, “Sahalarla ilgili hava araçlarını arttırdılar. 20 uçak 5 helikopter alındı. 5 bin personel alınacaktı ancak yangın sezonu başladı, hâlâ o personel alınmadı. Alım sürüyor” diye konuştu.

‘ORMANLAR ARTIYOR SÖYLEMİ YALAN’

“Bu gidişle orman kalmayacak” diyerek söze başlayan Prof. Dr. Erdoğan Atmiş, dünyada da ormanların madencilik, enerji ve gıda üretimi için yok edildiğini belirtti ve “Türkiye’deki olay da onun şiddetli bir yansıması” dedi. Atmiş özetle şöyle konuştu:

“İktidar ne kadar ormanlar artıyor dese de bu yalan. Aslında artmıyor. Geriye gidiyor. Buralar fiili olarak orman değil. Nitelik olarak da azalıyor. Sadece 11 yıl içerisinde ormanların içindeki parça sayısı yüzde 56 arttı. Her şeyin ormanlarda yapılmasına izin verilmesiyle arttı. Ormanlar parçalandı. İktidar ormanları kalkınma için bir kaynak olarak görüyor ve ekonomiye kurban ediyorlar. Orman yangınlarının asıl nedeni de bu tablo. Çünkü ormanları parçaladınız, villalar yaptınız, yollar geçirdiniz. Orman içindeki insan geçişini artırdınız.”

‘ÇÖLLEŞME OLUR’

Prof. Dr. Ünal Akkemik ise yangınlara önlem için ormanlarda alanlar açılması kararına değinerek, “Geçen seneki orman yangınlarından sonra önlem alınmaya çalışılıyor. Özellikle hassas alanlarda sağlı sollu yollarda ağaçlar kesilecek, kapalılık azalacaktı. Bu uygulama bütün ormanlarda yapılırsa binlerce hektar alanın bozulmasıyla bitki kaybından kaynaklanan çölleşme olur” dedi.

‘ADI TABİAT PARKI AMA…’

Doç. Dr. Cihan Ersönmez ise korunan alanlara değinerek, “Korunan alanlar kavramsal olarak ufuk açıyor, iç rahatlatıyor gibi görünse de içine girince öyle değil. Korunan alanların bütünüyle yüzde yüz korunduğunu ve buralarda hiçbir şeye izin verilmediğini düşünmeyelim. Bunlar kategori kategori. Bizde de tabiatı koruma alanları en sert korunanlardır. Mesela bizde tabiat parkları var adı öyle sadece. Tabiatı koruma alanları 64 bin hektardan 46 bin hektara düştü. Sınırları sürekli daraltılıp, tabiat parkına dönüştürülüyor. Gerçekten korunan alan miktarında azaltma oluyor” diye konuştu.

‘ÇEVRE GÜNÜNÜ KUTLAYAMIYORUZ’

Prof. Dr. Hüseyin Emrullah Çelik ise seller ve taşkınlara ilişkin konuşarak, “Ormanlar ortalama yağışlarda selleri kontrol eder. Aşırı yağışları kontrol edemez. Ormanların azalması daha çok sellere maruz kalmamıza neden olacak” dedi.

Doç. Dr. Seçil Yurdakul Erol ise çevre günü gibi günleri Türkiye’de kutlayamadığımızı belirterek ormancılık örgüt yapısının sürekli değiştiğini anlattı. Erol özetle, “Ormancılık teşkilatı, günübirlik yaklaşımlarla örgüt yapısı bir yapboz gibi değişiyor. Bizde yetkiler hep tepede toplanıyor. Ormancılık en çok desteklenmesi gereken bakanlıklardan bir tanesi. Ormancılık teşkilatının yetki ve sorumluluk alanı sürekli değişiyor” dedi.

Öğretim üyesi Hikmet Batuhan Günşen de ormansızlaşmaya karşı sürdürülen halk mücadelelerini anlattı. Günşen, insanların en çok orman alanlarının ormancılık dışında tahsislerine, kesilen ağaçlara ve av turizmine tepki gösterdiğini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir