Diyarbakır’da emniyet müdürlüğü binasının altına bitişikteki binanın bodrumundan tünel kazarak 3 ton patlayıcı yerleştirip 2’si polis 3 kişinin mevti, 25’i polis 140 kişinin yaralanıp 561 kişinin de mesken ve işyerlerinin ağır hasar görmesiyle sonuçlanan taarruzla ilgili dava karara bağlandı. Tutuklu iki sanık 4’er kere ağırlaştırılmış müebbet ve 1391’er yıl mahpusla cezalandırıldı.
Bağlar ilçesinde emniyet müdürlüğü binasının altına tünel kazarak bombalı akın düzenleyen Mehmet Onur ile Mehmet Hüseyin Maral’ın yargılanmaları ağır ceza mahkemesinde görüldü.
Olayın faillerinden Mehmet Onur, pişman olduğunu belirterek olay öncesi ve sonrasını şöyle anlattı:
ÖRGÜTTEN KORKTUĞU İÇİN KATLİAMI KABUL ETMİŞ!
“Emniyetin altına tünel kazdığımız binanın altındaki bodrumu kiraladıktan sonra Lice kırsalına gittik. Bizi Murat Üçer, Mehmet Barkın, Veli Taşkıran isimli teröristler karşıladı. Bana, kendilerine yardım etmemi, gerekirse beni ve ailemi Irak’a göndereceklerini, aksi halde yüzümü bile değiştirsem beni bulup öldüreceklerini söylediler.
Bodrumu kiralayan terörist Hiva Yüksekbağ’a bu işlere girmek istemediğimi söylediğimde, ‘Artık çok geç. Geldin buraları gördün, yerlerini öğrendin, seni yaşatmazlar. Davaya ihanet edenlerden birini Suudi Arabistan’da bulup estetik ameliyatla yüzünü değiştirmesine karşın ailesiyle birlikte infaz ettiler’ dedi.
Sonra terörist Veli Taşkıran Diyarbakır’a geldi. Onu tren garında elinde valizle karşıladık. Birlikte tünelin kazıldığı bodruma geldik. Akabinde Harun kod isimli Ayhan Küçükçelebi gelerek hafriyata katıldı.
Şino kod isimli Mehmet Hüseyin Maral ile inşaat gereçleri satan işyerlerinden kırıcı, delici aletler, tulum, eldiven, çekiç, hafriyatta su çıkarsa tahliye etmek için su motoru ve yüklü ölçüde besin satın aldık.”
40 GÜN BOYUNCA HAFRİYAT YAPMIŞLAR POLİS FARK ETMEMİŞ
Devamında, tulum giyip hafriyata başladıklarını anlatan sanık kelamlarını şöyle sürdürdü:
“30 metre derine inince su çıktı. Suyu dalgıç motor ve hortum yardımıyla tahliye ediyorduk. Çıkan molozu pikapla boş yerlere atıyorduk. 40 gün hafriyat yaptık.
Ben garsonluk yaparken boynumdan yaralandım ve çalışamadım. 3 çocuğum ve birikmiş kira borcum nedeniyle bunalımdaydım. Çocukluk arkadaşım Hiva bana 2 bin 500 lira para verince kiramı ödeyip çocuklarıma elbise aldım.
Sonra bana ‘Sana verdiğim para benim değil, bunların hepsi kanlı para, örgütün parası fakat bana bir yardımcı lazım, ben dükkân açtım ve bu dükkânda mermer materyali satacağım. Yardım edersen sana para vermeye devam ederim’ dedi. Ben de kabul ettim.
Sonra tünel kazılan bodrumu satın aldığını ve buraya mermer atölyesi açacağını söyledi. Benim de uyuşturucu kabahatinden aldığım cezalar nedeniyle hakkımda arama kararı çıkmıştı.” diye konuştu.
“PATLAMADAN SONRA OLAY YERİNİ GEZDİK”
Sanık, “Hiva bana, ‘Biraz sabret seni ve aileni Irak’a gönderip size orada konut kuracağım’ dedi. Hafriyat yaptığımız bodrumda Hiva ile alkol aldık. Patlamadan iki gün evvel Diskoda tanıştığım Ceren isimli kızla bodruma gelip eğlendik, sonrasında patlama oldu.
Patlama yerine Hiva ile birlikte gittik. Bölgeyi gezdik, ne olup bittiğine baktık. Sonra Lice’den Hiva’nın telefonuna şifreli bildiri geldi. Bizi merak etmişler. Ben Irak’a kaçmak için hazırlık yaparken Cizre’de yakalandım. Çok pişmanım.” Sanık Mehmet Hüseyin Maral da örgüt baskısı ve tehditle kullanıldığını belirtti.
KAZI ÖNCESİ KAMERA SİSTEMİ KURDULAR
Mahkeme, terörist Hiva Yüksekbağ’ın kendini mermer ustası tanıtarak buraya atölye açacağını söyleyip Emniyetin çabucak yanındaki Ecrin Apartmanı altındaki bodrumu kiraladığını belirtti.
Mahkeme, teröristlerin kiraladıkları bodrumdan emniyet binasına tünel kazımına başlamadan evvel emniyet caddesini ve bodrumun giriş kapısını görecek formda kamera sistemiyle donattıklarını, akabinde kayıt aygıtı taktırıp muhtemel gelişmeleri internet üzerinden bilgisayar ortamında izlediklerini kaydetti.
Teröristlerin daha sonra nalburca giderek kaya ve asfalt kırma işlerinde kullanılan aletleri satın alıp hafriyata başladıklarını, kazma sürecini nöbetleşe dışarı çıkmadan yaptıkları için bodrum katına ranza ve yatak getirdiklerini tabir etti.
Tünel kazımıyla ilgili görüntü çekimi de yapan teröristlerin, bu imajları örgütün dağ takımına da aktarıp buradan gelen talimatlara nazaran hareket ettikleri kaydedildi.
Mahkeme Irak’a kaçmak isterken yakalanan sanık Mehmet Onur’dan alınan kan örneğinden elde edilen genotipin, hafriyat yapılan bodrumda ele geçen havlu üzerindeki genotipin farklı olduğunu vurguladı.
Kazı yapılan bodrumda, teröristlerin alışveriş yaptıkları market poşetleri üzerinde yapılan incelemede de sanık Mehmet Onur’a ilişkin 13 farklı parmak izi çıktığı bildirildi. Sanık Mehmet Hüseyin Maral’ın da örgütün faal bir işbirlikçisi olduğu, Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinin araç tamir ve bakım tamirat binasının orta kısmına kadar tünel kazarak 3 ton patlayıcıyı infilak ettirdikleri bildirildi.
İKİSİNE DE REKOR CEZA
Mahkeme iki sanığı da devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, polis Burhan Mercan ile teknisyenler Cengiz Tekin ile Yunus Elaltunterin’i şehit etmek kabahatlerinden farklı başka 4’er kere ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırdı.
Mahkeme sanıkları patlama sonrasında yaralanan, konut ve araçları hasar gören vatandaşlar ile çöken emniyet binasında hasar gören kamu araçları nedeniyle de ayrıyeten 1391 yıl 7’şer ay mahpusla cezalandırılmalarına oy birliğiyle karar verdi.
HEPSİ ÖLDÜRÜLDÜ
Tünel patlamasının faillerinden Eylül kod isimli Murat Üçer, Dijwar kod isimli Mehmet Barkın, Harun kod isimli Ayhan Küçükçelebi, Botan kod isimli Veli Taşkıran ile Zınar kod isimli Hiva Yüksekbağ Diyarbakır kırsalında sonraki tarihlerde çıkan çatışmalarda Kulp, Lice, Hazro kırsalında meyyit ele geçirildi. Çiyager kod isimli Berşan Ölmez ise örgütten firar etti.