Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarikatlar raporu davası sonuçlandı. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde hazırlanan “Türkiye’deki Dini-Sosyal Teşekküller, Klasik Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Akımlar” raporu Kaynak yayınları tarafından yayınlanmıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı bu türlü bir raporlarının olmadığını sav ederek yayınevine açtığı davayı kaybetti.
Cumhuriyet müellifi Barış Pehlivan, tarikatların isim isim Türkiye’de nasıl örgütlendiğini anlatan raporun “tarikatların ‘içerideki’ mensupları tarafından ‘fişleniyoruz’ bildirisini vermek için” dışarıya sızdırıldığı tezlerini lisana getirdi, dava sürecini şöyle özetledi:
“Rapor Oktay Yıldırım tarafından Kaynak Yayınları etiketiyle okurla buluşunca da Diyanet İşleri Başkanlığı adliyenin yolunu tuttu.
Kitabın toplatılmasını istiyorlardı. Münasebetlerini ise ‘Başkanlığımızın dini oluşumlarla ilgili kurumsal olarak yayımlanmış ve yayıma hazırlanması tamamlanmış rastgele bir raporu bulunmamaktadır’ diye açıkladılar.
Aslına bakılırsa Din İşleri Yüksek Şurası Lider Vekili Prof. Dr. Cenksu Üçer’in ‘rapor hazırlandı’ itirafına karşın Diyanet lafı dolandırıyordu. ‘Kurumsal değil’ diyerek topu taca atıyordu.
Tarikatlar Raporu’nu hazırlattığı tez edilen periyodun Diyanet İşleri Lideri Mehmet Görmez ise ‘İstihbari bir lisanla yazılan raporun bizimle alakası yoktu. Biz o periyot cemaat/tarikatları anlamak, birebir kusurlara düşmemek için bir gayret içindeydik. O gayretleri birileri bir rapora dönüştürmüşse onu bilemem’ diyordu.
Neyse…
Gelmek istediğim mevzu şu:
Kitap olarak basılan raporun toplatılması mahkeme tarafından reddedildi. Lakin Diyanet bununla da kalmamış, tazminat davası da açmıştı.
Öğrendim ki işte üç yıl süren o dava da bir müddet evvel sonuçlandı.
Dava evrakı Ankara Asliye, Bölge Adliye ve Ticaret mahkemeleri ortasında gidip gelmişti…
Sonunda, 27 Haziran 2022 tarihinde Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararını verdi.
Ve özetle denildi ki:
‘Diyanet İşleri Başkanlığı dava açmadan evvel arabulucuya başvurmalıydı. Bunu yapmadığı için davayı tarzdan reddediyoruz.’
Demem o ki…
Diyanet kabul edemediği bilinmeyen raporun davasını bile kazanamadı.
Bize kalansa raporun sonuç kısmındaki şu cümleler oldu:
‘Eğer yasal kontrol sistemi kurulmazsa dinin kutsallarının ticaretini yapandan, din ismine şantaj üretene yahut negatif davranışlarını din ismine legalleştirmek isteyene kadar birçok kişi yahut kümelerin oluşması kaçınılmazdır. Bu durumda, asayiş sorunu olduktan sonra fark edilen yapılara karşı, bedenin kangren olmuş bir modülünün kesilip atılmasından farklı bir tahlil sunulamayacağı aşikârdır.’ (HABER MERKEZİ)