Gündem tekrar Diyanet’in fetvaları…
Sosyal medyadan fışkıran ithamlar, hakaretler, tehditler…
Peki, işin aslı ne?
Diyanet gerçekten de “çocuk evliliği” yasallaştırmak mı istiyor?
Kısa geçeyim…
“Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun sitesinde bir soruyla başladı:
“Koruyucu aile olmanın kararı nedir?”
Onlar da ellerinden geldiğince cevaplamaya çalışmışlar…
Ve… İşi batırmışlar!!!
Sonrası tufan…
Fatih Altaylı bir tweet attı: “Yahu siz sahiden sapıksınız anladık da Diyanet üzere bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno bölümüne girin. Atatürk’ün millete hakikat düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz ile kirletmeyin.”
İhsan Şenocak topa girdi: “Yetimlerimizin aile ortamında yetişmesi noktasında Kur’an’ın kararını beyan eden Diyanet’i pornocu olmakla itham eden Fatih Altaylı! Kur’an’a sövdüğüne nazaran İslam’ın çocuğu olamazsın! Kilisenin de aile hukuku var. O halde kilise çocuğu da olamazsın. Öyleyse söyle, sen kimin çocuğusun?”
Demet Evgar: “Diyanet işleri depremzede çocuklarımızla ilgili “evlenme mahzurunun olmadığı” açıklamasında bulundu. Ne yazsam hafif kalıyor. Yazıyorum siliyorum. Kanım donuk, beynim uyuştu, kalbim yanıyor… Bu cümlenin üstüne yatamayız. Bu vatanın çocuklarını koruyamazsak, ölsek de uyanamayız.”
Eser Yenenler: “Siz bizi çıldırtmak mı istiyorsunuz?
Fikri Sağlar: “Diyanet evlat edinilen sarsıntı mağduru çocukla evlenilebilir fetvasıyla resmen sapıklığı ve ensesti legalleştiriyor. Evlat edinilen çocuğa hallenmeyi akıllarına getirebiliyorlar. Siz ne biçim insansınız? Ya da, siz insan mısınız?”
Burcu Özberk: “Aklımızla oynamayın artık!”
Şebnem Dönmez: “Bi dakka! Konuşmam lazım. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın fetvasından haberiniz var; değil mi? Zelzelede evlat edinilen çocuklarla evlenilebileceğine dair olan hani! Evvel kısa müddetli bir şok yaşadım. Çok kısa sürdü. Çabucak sonra -2sn. sonra- öfkeden mecnuna döndüm. Hepiniz üzere.”
Murat Boz: “Akıl, mantık, vicdan dışı”
Ahmet Ümit: “Diyanet şöyle buyurmuş: “Evlat edinenle evlatlık ortasında evlenme pürüzü yok.” İnsan, evladıyla da evlatlığıyla da evlenmez. Çaresiz bir kızı evlat edinmek düzgünlük içindir şehvetinizi doyurmak için değil.”
Orhan Aydın : “‘Depremzede çocuklarla evlenebilir’ diyen din simsarı sapıklar sizi ülkenin tüm meydanlarında toplayıp yüzlerinize tükürecek milyonlarca faziletli insan var… Korkun!”
Levent Üzümcü: “Diyanetin kapatılmasını, okullardaki din derslerinin kaldırılmasını söylüyoruz yıllardır. Söyledikçe ‘din düşmanı’ diyorlar, din bu mu, dînin misyonu bu mu?”
Aleyna Tilki: “Bu akıl almaz zihniyete kardeşlerimizi harcatmayız…” diye racon kesti…
Ve… İş zıvanadan çıktı!
Sorunun ne olduğunu söyleyeyim; “kendini tabir edememek”.
Şimdi…
Bu soru birinci defa soruldu ve fetva bugün mü çıktı?
-Hayır…
Belki milyon sefer bin çeşit varyasyonlarıyla soruldu; cevaplandı…
Ama bu defa yeni… Husus hassas!
Onlar da kendilerince anlatmaya, açıklamaya çalışmışlar; becerememişler!
Ben size tane tane anlatayım!
İSLAM’DA EVLİLİK YAŞI KAÇ
Bakmayın bu türlü çakma pirlerin şıhların “uyduruk hadisler” üzerinden kendilerine hisse biçmelerine…
Mesela en afili palavradır; Hz. Muhammed’in bir kız çocuğuyla evlendiği!
Bilmezler mi ki Hz. Ayşe Hz. Muhammed ile evlendiğinde 21 yaşındaydı! Lakin işlerine gelmez…
Bugün bile kız çocuğu “buluğ çağı”na girdi mi evlendirme telaşına düşünlere ve utanmadan bunu “peygamber sünneti” diye yutturanlara berbat haberim var…
İslam’da kız çocukları “buluğ” çağında değil “rüşd” çağında evlendirilir…
Ve… Bu da devir koşulları prestijiyle 14-17’idi.
O periyot durumuna bakılırdı, “bu daha çocuk, aklı bir karış havada” dendiyse evlendirilmezdi…
Ha, bu suistimal edildi mi?
Hem de nasıl! Lakin o bahislere girmeyeyim şimdi…
İSLAM ÖNCESİ CAHİLİYE DÖNEMİ
Mirasçılık sorununa gelince… Devri size örneklerle anlatayım:
-Amr bin As…
Siyasal İslam’ın atalardan… Hani ‘Sıffin Savaşı’nda “mızrakların ucuna” taktırdığı mushaf sayfalarıyla Hz. Ali’ye meydan okuyan.
“Kur’an hakem olsun demişti” ya…
İşte onun babası As bin Veil aslında gerçek babası değildir; Amr’ın dört baba adayı vardı; ki bunlardan biri de Ebu Sufyan’dı.
Kadın beyanda bulundu: “Çocuğun babası As bin Veil” dedi. (As bin Veil de en büyük müşriklerden olup Hz. Muhammed’e ebter-soyu kesik lakabını takan kişidir)
Amr’ın babası o muydu? Bilemiyoruz, bildiğimiz Amr büyüdükçe simasının Ebu Sufyan’a benzediği…
Neyse Muaviye ile Amr in As kardeş miydi diye hiç kendinizi yormayın zira Hind’ in de baba adayları vardı ve ikisi dikkat cazipti: Bir baba-oğuldu.
Ebu Sufyan ve babası…
Bu arada… Şayet bayan bir isim vermezse de kura çekilirdi. Bu türlü bir devirden bahsediyoruz yani…
Ve İslam ile de evlilik, miras üzere bahislerde kararlar belirlendi…
Ki bugün çok yanlış kullanılan “şeriat” da ş”eri”, “şeriya” kökten “yol” demektir…
Hukuksal yasalardır…
Ayetleri var… Kimlerle evlenilebilir, kimler yasal mirasçıdır vs.
Neden?
Temiz bir toplum, anası babası muhakkak olan çocuklar! Bir kural daha koyar İslam… Der ki evlatlık da olsa kendi öz babasının ismini taşıyacak çocuk!
HZ. ALİ’NİN EVLATLIĞI: MUHAMMED
Bunun en hoş örneği Muhammed bin Ebu Bekr’dir…
Hz. Ali büyütmüştür, evlatlığıdır, lakin öz babasının ismini taşır: Ebu Bekir’in oğlu Muhammed.
Bir de Zeyd bin Harise sorunu vardır; Hz. Muhammed’in evlatlığı olarak nam saldı; lakin o Hz. Muhammed’in oğlu değildir…
Öyle sanıyorlardı zira, Cahiliye devrine bu türlü bir ayrım yoktu; kan/neseb olayı farklıydı; az sabredin daha ayrıntılı anlatacağım.
Ki ayeti var…
ÜMEYYEOĞULLARININ SOYU
Mesela… Ümeyyeoğulları, Emeviler yani!
Harb sandığınız kişi aslında Ebu Sufyan’dır, Ebu Sufyan’ın atası Ümeyye ise Zağvan isimli bir Ermeni köledir.
Şam’a yerleşen Abd al- Şems onu köle olarak aldı ve kendi çocuğu da olmadığı için evlat edindi ve ona yeni bir isim verdi: Ümeyye.
Ve… Yasal mirasçı oldu… Oğlunun ismi Sakhar’dır, Harb diye yutturdular…
Fakhta isminde bir bayanla evlendi ve iki çocukları oldu:
Harb ve Ümmü Cemil…
Peki, bunları niçin gizlediler? Bir kölenin soyundan geldikleri bilinmesin istediler… Ve Haşimoğulları ile “biz akrabayız” palavrası başladı.
Mesela “cariye”- “jariyah” genç kız demektir…
Ve… Kimsesi olmayan kızlar himaye edilirdi; suistimal edildi mi?
Hem de nasıl!
Toparlarsam…
Evet, İslam’da kimlerin kimlerle evlenebileceğinin kararları bellidir…
Ama… Ne Hz. Muhammed ne seçkin sahabeler evlatlık aldıkları kızlarla evlenmemiş onları büyütmüş, bakmış ve kızları üzere evlendirmiştir!
Gelin etmişlerdir yani…
Keşke mevzuları ayırabilecek, tahlil edebilecek ve insanları gerçek formda bilgilendirecek gerçek din bilgisine sahip bireyler olsa tabi Diyanet’te!
Hz. Ali’nin çok sevdiğim bir kelamı ile bitireyim, bir gün çok dalgın görünce bir sorunu olup olmadığını sorarlar, o da der ki:
“Sorun sandığımdan çok daha büyük…”
“Sorun sandığımdan çok daha büyük…”
“Sorun sandığımdan çok daha büyük…”
İlknur Altıntaş
Odatv.com