Milliyetçi Hareket Partisi Genel Lideri Devlet Bahçeli, Cemevi hücumları ve KPSS imtihanındaki sızıntı tezi hakkında yazılı açıklama yaptı.
Bahçeli’nin açıklamaları şu biçimde: Türkiye bölgesel liderlik durumunu tahkim ve destek ettikçe, global aktörlük mevkiinde sivrilip isminden ve müessir adımlarından bahsettirdikçe karanlık odaklar, kaotik oluşumlar, düzensizliğe bel bağlamış onursuzlar anında karşı harekete geçmektedir. Bu kapsamda karşımızda barizleşen sebep-sonuç zincirinin halkaları berrak bir biçimde ortadadır.
Her müstesna ilerleyiş gecikmeden menfur ve menhus bir tertiple baskı altına alınmaya, daha hakikat bir tabirle üzeri karalanmaya çalışılmaktadır. Ne vakit ülkemiz atağa ve ayağa kalksa, bunu hazmedemeyen çevreler farklı bir alanda kriz üretip toplumsal hassasiyetleri kaşıyarak devlet-millet dayanışmasını zedelemenin arayışına girmektedir.
Parlak gelişmeleri eşzamanlı takip eden müessif ve münasebetsiz olayların iç yüzüne ışıklar salındığında ortaya dökülen hiçbir sorunun zamanlama açısından rastlantısal olmadığı anlaşılacaktır. Türkiye’nin önünü kesmek için kuyruğa girenlerin birebir vakitte barış, huzur ve istikrar vasatını çökertmek için fırsat kollayan, hava koklayan, yer yoklayan iç ve dış mihraklardan teşekkül eden bir yıkım lobisi halinde devreye girdikleri son derece açıktır.
Özellikle son aylarda bölgesel ve global sorun başlıklarına olumlu ve yapan biçimde müdahalede bulunan, daha kıymetlisi kelamı dinlenen ve tesirli sonuçlar alan Türkiye’nin birbirine eklemlenmiş, kurgusu ve kumandası kuyumcu titizliğiyle yapılmış sabotajlara maruz kalması dikkatli hiçbir gözden kaçmamıştır. NATO Madrid Zirvesi’yle başlayan, Astana formatında gerçekleşen Tahran Zirvesi’yle pekişen, Tahıl Koridoru açılmasını temin eden mutabakatla derinleşen sağlam, sağlıklı ve sağduyulu atılımlar ülkemize yönelik hasımlığın dalga uzunluğunu da arttırmıştır.
Dar gelirli insanlarımızı rahatlatacak ucuz konut inşa kararı ile gelir arttırıcı atılımlar, enflasyona karşı tesirli gayretler; yatırım, ihracat ve üretim seferberliğindeki göz dolduran gelişmeler, bunun yanında bölücü terör örgütüne isabet kaydeden zincirleme operasyonlar elbette iç ve dış işgal cephesinin uykularını kaçırmış, telaşa kapılmalarına neden olmuştur. Sırtını dayadığı harika iradeyi, tarihî haklarını, egemenlik vasfını inancıyla, cüretiyle ve argümanlarıyla sergileyen bir ülke gerçeği tıpkı dev üzere doğrulmuştur.
30 Temmuz 2022 tarihinde Ankara’da; Türkmen-Alevi Bektaşi Vakfı’na, Şah-ı Merdan Kültür Konutları Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi’ne yapılan alçak taarruzlar Türkiye’nin hayat damarlarına neşter vurma uğraşından öbür bir şey değildir. Cemevi’ne ve Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimize yapılan hain ve hasmane aksiyonlar muhakkak merkezlerden provoke edilen Türk, Türkiye ve İslam düşmanlığıdır. İçinden geçtiğimiz vakit diliminin tüm optimist ve müspet ortamı dikkate alındığında Cemevi saldırganlığının bir meczubun, mendebur bir hatalının özensiz bir fiili olmayacağı bariz olarak görülecektir.
Ajanlarının tasmasını çıkarıp üzerimize salanlarla çetin bir hesaplaşma ulusal ve manevi bir sorumluluk olarak omuzlarımızdadır. Bununla da kalmayıp geçtiğimiz hafta sonu yapılan KPSS sınavıyla ilgili şaibelerin somutlaşması ve bir yayınevinin hazırladığı test kitapçığında bulunan 20 sorunun aynısıyla kelamı edilen KPSS imtihanında sorulması da pek çok tartışmaya yol açmıştır. İsimli ve idari tasarruflarla sorunun üzerine gidilmesi elbette yerindedir, lakin kâfi değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Türkiye’yi gaye alan kuşkulu olaylarla ilgili görüş ve teklifleri muhakkaktır, berraktır ve tutarlıdır. Birinci olarak, Cemevi atağıyla KPSS skandalının çok istikametli araştırılmasının yanında, Zeytinburnu Balıklı Rum Hastanesi’nde çıkan yangının kundaklama olup olmadığı mutlak surette açıklığa kavuşturulmalıdır. İkinci olarak, KPSS imtihanında çıkan ve bir yayınevinin test kitapçığında sorulduğu anlaşılan 20 soruya kimlerin tam ve eksiksiz gerçek karşılık verdiği tespit edilmeli, bu şahıslarla ilgili inceleme de ivedilikle yapılmalıdır.
Şayet ilgili yayıneviyle bahse mevzu soruların hepsine hakikat yanıtlar verenler ortasında makul bağ ve ilişki bulunursa, bunların alayı birden isim isim afişe edilmeli, en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Hiçbir evladımızın haklarının gaspına sessiz durmayacağımız, emeklerinin ve ümitlerinin heba edilmesine seyirci kalmayacağımız çok uygun bilinmelidir. Ukrayna’nın Odessa Liman’ından demir alan tahıl yüklü bir geminin Türkiye’ye intikalinin hitamında ülkemizden Lübnan’a hakikat hareket ettiği bir vakitte dikkatlerin öbür tarafa çekilme uğraşı ve ülkemizi karışıklığa sürükleme teşebbüsü iğrenç bir kumpastır.
Milli başarılarımızı gölgelemek ve zillet ittifakının eline istismar materyali vermek için planlı ve programlı zehirli bir süreç tedavüldedir. Üçüncü olarak, birtakım medya organlarında partimizi töhmet altında bırakmak, hatta itham ve iftirayla kendi tribünlerine sempatik görünmek için çırpınan artist bozuntularıyla ahlaksız yorumcuların haddini aştıkları da görülmektedir. Kimin taşeronu, kimlerin teşrifatçısı, kimlerin tandansı altında olduğu az çok belirli olan “Şimşek” soyisimli çakaralmaz ve ateşi sönmüş mahlukun aklını başına alması özellikle ikazımdır.
Böyle ucubeleri manidar bir devirde ekranlara çıkarıp partimize ve Cumhur İttifakı’na laf ettirenler de ağır sorumluluktan kurtulamayacaktır. Türkiye operasyon çekilecek, zillete düşenlerin elinde un ufak olacak bir ülke değildir. KPSS imtihanının iptali ve yine yapılması zarurî bir tercih olarak ele alınmış olsa bile, bu önlemin getireceği kimi açmazlarla muhatap kalınacağı da unutulmamalıdır. Türkiye kararlı ve kahramanca yürüyüşünden vazgeçmeyecektir. Cumhur İttifak’ını suçlama ve hatalı gösterme ayıbına ortak olanlar ahlaksızlığın köşe taşlarıdır ve bedelini ödeyeceklerdir. Aziz milletimizin huzuruyla ve umuduyla oynama cüretinde olanlar ise kesinlikle surette pişman edilecektir.